Kellim kellim layenfa
Ne demiştik: Bu memlekette birçok kişi bilmez, bilmediğini de bilmez, öğrenmeyi reddeder, öğretene de kızar...
Gezmeden geldik, gazete yığınları dağ gibi birikmiş, hepsini okumak mümkün değil, üstünkörü karıştırıp atmak zorundayız. (Hangi hanımın selülit sorunu ne düzeyde, necip Türk basınından izleyemedik yani, geri kaldık.)
Karıştıra karıştıra giderken gözüme çarptı. Bakın bir kadıncağız geçen gün ne yazmış: "Kim ne yaparsa yapsın, bu ülkeyi her köşesi işgal altında iken bile gözünü kırpmadan, benzersiz bir kahraman olarak kurtaran, adeta bir sihirbaz hüneri ve zekâsıyla onu özgür, demokratik bir ülke haline getiren, dünyayı önünde eğilmek zorunda bırakan Atatürk'ü unutturamaz, bunun zerresini bile başaramaz."
Hanımefendi, lisenin kompozisyon dersinde çakarsınız, haberiniz olsun!...
En azgın düşmanı bile Atatürk'ün vatanı kurtardığını inkâr edemez, etmiyor da. Bunu geçiyorum. Burada haklısınız. Kimsenin "unutturmaya" çalıştığını da sanmam. Lakin, vatanın "her köşesi" düşman işgali altında değildi, sizi men ederim.
Trakya'nın tamamı ve de Batı Anadolu'nun "bir kısmı" işgal altındaydı. Önceleri de Antep ve Maraş tarafları. O kadar. İtalyanlar Antalya'da fazla kalmadan çekildiler. Doğu Anadolu'da Kazım Karabekir'in bastırdığı Ermeni çete faaliyetine de işgal demek zorlama olacaktır.
Bu çok mu önemli? Hanımın dili sürçmüş olamaz mı?
"Klişeleri papağan gibi tekrarlayanlara örnek" olarak önemli. (Tansu Çiller de "Ankara'nın Yunan ordusu tarafından yakılıp yıkıldığını" söylemişti hani... Bunu söylediği tarihte başbakandı. O da ayrı bir çeşit.)
Türkiye'yi "özgür" bir ülke haline getirmek ise... Yoruma bağlıdır. Söylenmek istenen "yabancı orduların" işgalinden kurtarmaksa, evet doğrudur.
Ama ülkenin kendi içinde "siyasal özgürlük" falan kastediliyorsa, böyle bir şey yoktur. Örgütlenme özgürlüğü, düşünce serbestliği, basın hürriyeti, sendikal faaliyet, grev hakkı falan kastediliyorsa, böyle bir şey namevcut.
Hanım, Atatürk'ün ülkeye "demokrasi getirdiğini" de söylüyor.
Eskiden kapının önüne koyarlardı, şimdi alıp nikâhlıyorlar ve köşe yazarı yapıyorlar.
Atatürk ülkeye demokrasi getirmiş... Acaba İsmet Paşa'nın her türlü özgürlüğü ortadan kaldıran Takrir-i Sükûn Kanunu'nun altına cumhurbaşkanı sıfatıyla imza atarak mı getirmiş?
Yoksa, Serbest Fırka'nın kendi kendini feshetmeye zorlanmasını onaylayarak mı getirmiş? Devletle tek partinin içiçe geçmesini, parti ilkelerinin ve programının anayasaya girmesini destekleyerek mi getirmiş?
"Şartlar öyleydi, mecburdu" falan diye mugalata yapmayınız, hanım "demokratik bir ülke haline getirdi" diyor.
Bilmiyorlar mı, kafaları mı çalışmıyor, yoksa gözümüzün içine baka baka yalan söylemeye tenezzül mü ediyorlar, kestiremiyorum.
Bu tipleri iyi tanırım. Bunlardan bir tanesi, "otuzlu yılların sonlarında çok partili sisteme geçmek için her türlü tedbir alındı, her türlü hazırlık yapıldı" yazmıştı...
Kendisinden bir örnek, bir tek örnek, ama bir tek örnek göstermesini istedim. Gösteremedi.
Sonra ne oldu, biliyor musunuz? Kovuldu.
Üzüldüm diyecektim, diyemedim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.