Ali Bulaçın İrana endeksli Suriye reçeteleri
Suriyede aylardır Baas-Esed rejimi tarafından tırmandırılan katliamların bünyemizde oluşturmuş olduğu tahribatlar kadar kısmi de olsa bize birtakım faydaları olmuştur. Bu kısmi faydaların başında İslamcı aydın-entelektüellerin analiz yetenekleri ve adalet duygularının ne durumda olduğunun tespiti geliyor sanırım.
Yaşanan büyük sıkıntılara çözüm üreten değil de her değişme alâmeti üzerinden daha çok tedirginlik ve korku üreten böylece despotik iktidarların tasallutu altında yaşayan Müslüman halklara ataletten başka bir şey önermeyen tezler için en bereketli dönemdeyiz. Yüzyılın en büyük tehdidi ilan edilen neo-liberal saldırılara karşı en güvenli yol olarak mevcut statükonun devamı gösterilir oldu.
İrana Göre Perspektif Dizaynı
Ali Bulaç son onsekiz aylık zaman dilimi içinde, Tunusta başlayan ve Mısır, Libya, Yemen ve Suriyeyi konu edinen epeyce makale yayınladı. Suriye için yazdıkları diğerlerine oranla karamsarlık oranı giderek artan bir seyir izledi. Suriyedeki katil Esed-Baas rejimine başkaldıran halkın arkasında kim olduğu, kimin adına isyan edildiği bağlamında kaleme aldığı yazıları önce yoğun şüpheleri sonrasında ise açık ithamları içerir oldu.
Suriye analizlerinde Ali Bulaç için çıkış noktası hemen her zaman İrana yönelik emperyalist planlardı. Muhalefeti destekleyen Suudi Arabistan, Katar ve AK Parti hükümetini ABD planları çerçevesinde Suriye rejimi üzerinden İrana karşı açık-gizli savaş yürütmekle suçladı. Madem Suriye içindeki muhalifler ve destekçileri ABDnin hesabına göre konum almıştı, o halde karşı tarafın da İrana göre konumlanması kaçınılamaz bir pozisyon olarak belirecektir.
Mesela Ali Bulaç, son iki yazısında tam da yukarıda anlatmak istediğimiz yanlış tutumu takınmaktadır. Şu sorular üzerine biraz düşünelim: Suriye İhvan-ı Müslimin hareketi adına basına yansıyan beyanlar üzerine mi İran ve Hizbullah Esed-Baas cuntasına tam destek vermektedir? Suriyede süregiden katliam ve tecavüzler için Rehber Hamaneyin herhangi bir itirazını bilen-duyan var mı? Hizbullah lideri Nasrallah, Esed rejimini yıkma girişimlerine karşı Ortadoğuyu ateş topuna çevirme tehditleri karşısında Suriye halkı şükran mı duymalıydı?
Esed: Rehbere Can Feda!
Suriye halkı mı İran ve Hizbullaha ihanet ediyor, yoksa İran ve Hizbullah mı Suriye halkına ihanet ediyor? Tağuti bir cinayet şebekesini muhafaza ve müdafaa etmek üzere seferberlik ilan etmiş İslâmî İran ve Hizbullahın stratejik çıkarlarına göre konumlanmadığı için bir halk suçlanıp zalimlerin zulmüne terk ediliyor. 50 yıllık NusayriBaas cuntasının cinayet ve tecavüzlerine çoluk çocuğunun da ölümünü göze alarak başkaldıran Suriye halkını ABD, Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve son olarak da İsrailin kuklası gibi gösterenler ne analiz yapıyor ne de adaleti gözetiyorlar.
Tankların kuşattığı şehirlerde Esed sultasına karşı direnen Suriye halkı, Baas cuntasını desteklediği için İran ve Hizbullaha şükran borçlu olduğunu mu ilan etmeli?
Ali Bulaç, Suriye halkına ne öneriyor? Ölmeye, işkence görmeye, çoluk çocuğunun tecavüze uğramasına sessiz kalmasını mı öneriyor? Savaş olmasın, ama Esed-Baas cuntasının cinayetlerini, yıkımlarını, tecavüzlerini kim nasıl durduracak? İran ve Hizbullahı hiç adres göstermeyin sakın, çünkü onlar Suriyedeki muhaberat rejiminin bekası için Rusya ve Çinle bitişik nizam durmakta ısrarlılar. Suriyeye ABD veya Türkiyenin müdahale edeceği ve dolayısıyla da ileride maliyeti çok büyük bedeller ödeneceği filan da yok. Toplumu bu tür muhayyel korkularla kilitlemenin esasen İran ve Rusyanın desteğinde Suriyede sürüp giden Baas-Esed katliamlarına razı etmekten başka manası da yoktur. Üstelik harika bir zamanlamayla yani Dumada 190 kişinin, Zemalkada bir cenaze merasiminde 55 kişinin öldürüldüğü gün yazıyorsunuz bunları.
Sizin stratejik analiz dediğiniz, emperyalist oyunları deşifre etmek dediğiniz şey tam da budur işte. ABDnin psikolojik savaş enstrümanlarına karşı İran ve Rusyanın psikolojik savaş enstrümanlarına sarılmayı bir maharet ve çözüm yolu sanmak. Dış müdahalenin maliyeti üzerinde dururken İran ve Rusyanın müdahalesini dış müdahaleden saymamak ve bunların maliyetini hesaplayamamak Ali Bulaç gibi bir Müslüman aydına yakışır mı? Öldürülenlerin, tecavüze maruz kalanların, evleri yıkılıp ülkelerini terk edenlerin, hapsedilip işkenceye maruz kalanların acısını Ali Hamaney ve Hasan Nasrallah stratejik çıkarlar adına duymuyor ve görmüyorlar. Peki, size ne oluyor? Bu mudur İslâm kardeşliği, bu mudur hakkı ayakta tutacak adil şahitlerden olmak?
Esedi mazur ve masum kılan reçete İrana sadakatle bağlıyım sözünde saklı. Bünyemiz savaşı değil, ama daha çok katliamlar kaldırır nitelikte olduğundandır herhalde uzmanlarımız bu reçeteye devamı öngörüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.