Erdoğan'ın kurgusu ne?
Eylül'de son kez AK Parti Genel Başkanlığı...
Sonra Çankaya. Yani cumhurbaşkanlığı.
Halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanı...
Acaba başkanlık, yarı başkanlık sistemi istikametinde bir anayasa değişikliği gerçekleşebilecek mi?
Gerçekleşemeyecekse, halk tarafından seçilmiş ve icranın içinde olmak isteyen bir cumhurbaşkanı olarak Tayyip Erdoğan nasıl yapacak?
Bunlar önümüzdeki dönemin siyaset soruları.
Bu sorular, AK Parti Genel Başkanı'nın kim olacağı, başbakanlığa kimin geleceği, onun "etkin olmak isteyen" ve AK Parti liderliğinden Çankaya'ya çıkan Tayyip Erdoğan'la nasıl uyum içinde çalışacağı sorularını da getiriyor.
İsimlendirmeler yapılıyor.
Numan Kurtulmuş ismi bu arada devreye giriyor.
Siyasette bir hafta uzun bir zamandır, denir.
Yani önümüzdeki en azından iki yılın meselelerini konuşmuş oluyoruz.
Düşünün ki Numan Kurtulmuş hadisesi henüz sımsıcak. Yani devreye her gün yeni bir etkin madde giriyor.
Tayyip Erdoğan'ın oyun stratejisi
Belki okunması gereken şey, Tayyip Erdoğan'ın oyun stratejisi.
Çin gezisinde onu sormuştum: "Yoksa Fatih Sultan Mehmet gibi, gideceğim yeri sakalımın teli bilse koparıp atarım" diye mi düşünüyorsunuz?" Gülmüştü.
Bilmiyorum AK Parti'nin kurucu babaları, bu oyun stratejisini oturup istişare etmişler midir?
Hani bu arada Abdullah Gül'ün ne yapacağı da hesaba dahil ediliyor.
Şunda herkes müttefik:
-Tayyip Erdoğan aday olursa, Abdullah Gül ikinci defa seçilmek hakkını Anayasa Mahkemesi vermiş olsa da, aday olmaz.
Bence de Gül, böyle bir adaylığı aklından bile geçirmez.
Ama ne olur?
Emekli mi olur?
Bence o da "normal" olmaz. O da insan israfı olur. O da, harcanmak gibi olur.
Gül birikiminde bir insanı atıl hale getirmek, AK Parti gibi bir misyon hareketinin göze alacağı bir israf olamaz. Bir yandan "Türkiye'nin geleceğini inşa misyonu"nda görev almak üzere Numan Kurtulmuş'u davet edip, bir yandan da Gül'den yararlanmamak vefa, dostluk, kardeşlik adına çok iyi yorumlanmaz.
Zaten onun için Putin-Medvedev rolleri üzerinde duruluyor. Yani Erdoğan'la Gül'ün yer değişimi...
Partinin geleceği
Tayyip Bey'in, kendisinden sonra AK Parti'nin var olmasına ve güçlü olmasına, artı kendisini Çankaya'da destekliyor olmasına da önem verdiği muhakkak. Bunu daha önceki bir konuşmasında, Özal-ANAP farklılaşmasına işaret ederek belirtmişti. Çankaya'ya çıkıp boşlukta kalma riski. Bunu asla istemiyor Erdoğan. Ama bu nasıl sağlanacak? Hani denir: İktidar tecezzi kabul etmez. Tecezzi yani, bölünme, parçalanma, cüzlere ayrılma kabul etmez iktidar. İktidar olan muktedir olmak ister, parti genel başkanı ise de, başbakan ise de... Yani Tayyip Erdoğan merkezli düşünürsek, onun partiyi ve başbakanlığı kendisine çok çok çok bağlı birisine emanet etmek isteyeceği kesin.
Kim o?
Bence orada, kurucu babaların istişaresi devreye girer. Kadim arkadaşlık-kardeşlik yani. Bir yerde AK Parti'yi AK Parti yapan şey o çünkü.
Ben, Abdullah Gül'ün bu sürecin planlanmasında devre dışı olduğunu düşünmüyorum.
Numan Kurtulmuş... Hiç şüphesiz önemli bir katılım. Hiç şüphesiz ciddi sorumluluklar üstlenmesi beklenir. Genel başkanlık mı? Gene diyorum, siyasette bir hafta uzun süre ama bence genel başkanlık için erken bir ihtimal.
Belki de "Üç dönem tırpanı" her şeyin dengesini değiştirecek.
AK Parti sancılanmadan Erdoğan sonrasına ulaşabilmek de sadece parti için değil Türkiye için bir sınav. Lider değişimleri zor iştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.