Kafkas Ermenileri ve Osmanlı Ermenileri
Ermeni, sorununu ele almak gerektiğinde mutlaka Kafkas Ermenileriyle Osmanlı Ermenilerini ayı ayrı ele almak gerekir. Kafkas Ermenisi, yüzyılların birikimiyle nasıl Rus menfaatlerine sımsıkı sarılmışsa Osmanlı Ermenisi, Devlet-i Aliyyenin çıkarlarına sahip çıkmıştır tıpkı bugün Türkiye Ermenilerinde olduğunca.
Yüzyıllara dayanan Rus boyunduruğu ve Moskovanın uyguladığı şiddet yoluyla sindirme siyaseti, Kafkas Ermenilerinde bir kadercilik saplantısı oluşturmuş, gerek çarları gerekse de Sovyetleri hep efendileri olarak kabullenmişlerdir. Arada bir Kafkas Ermenileri ayaklanmışsa da en kanlı biçimde bu ayaklanmalar bastırılmıştır. (Devlet Hizmetinde Ermeniler. Y. Çark-1953)
Osmanlı Ermenilerine gelince, dinen azınlık ama Osmanlı olarak bir bütündür. Malazgirt Savaşında Ermenilerin Selçuklu saflarına geçerek Bizansa karşı savaşmalarını Hıristiyan milletler hiç bağışlamamış ve Batı, Osmanlı Ermenilerini hep düşman olarak görmüştür (Suren Şamlıyan/Savaşa Doğru (1939))
Osmanlı Ermenileri öylesine imparatorlukça benimsenmiş ve büyük katkılar sağlamışlardır ki, Taba-yı Sadıka yeni sadık teba olarak anılmışlardır.
Levon Panos Dabağyan, Osmanlıda Şer Hareketleri adlı kitabında şöyle bir yorum yapıyor ki, dikkate alınması gerekir:
Ermeni sorunu, Ermenilerin sorunu değildir ve de hiçbir zaman olmamıştır. Bu uğursuz hareket başta Rusya olmak üzere kimi büyük devletlerin Osmanlıya karşı kurduğu iğrenç bir tezgahın sonucu, ürünüdür. Ulaşılmak istenen asıl amaç, Osmanlı İmparatorluğunu içten çökertmektir.
Ruslar Kafkas Ermenilerini özerklik yalanıyla kandırmışlardır sür-git, nasıl son dönemde Osmanlı Ermenilerini, bağımsız bir Ermenistan kurulması için sizi destekleyeceğiz diye aldatıp ayaklandırmışlarsa. Aslında böyle bir amaçları hiç yoktur. Çünkü Osmanlı Ermenilerinin bağımsız bir devlet kurmalarına arka çıksalar, Kafkas Ermenileri ayaklanacaktır bu kez. Amaç hep Osmanlıyı içinden kemirmektir. Zaten Ruslara, kısa bir süre Fransızlarla İngilizler de katılmış, Osmanlıdan koparılacak topraklarda pay istemişlerdir. İlk Ermeni Komitesinin Osmanlı ya da Rus sınırları içinde değil de Parisde kurulması, Fransızların ne kadar bu davayı benimsediğini açıkça gösterir.
Özetle, Ermeni sorununu, 1915 olaylarını öğrenmek isteyen, 1893de İstanbula gelerek, Ermeni öğrencilere felsefe ve edebiyat dersleri vermeye başlayan Fransız casusu Pierre Kiareın, Osmanlıya karşı başlatılan Sasun ve Zeytun isyanlarının tohumlarını nasıl ektiğini öğrenmelidir. (Piyer Kiyarın Hatıratı-Ahoranyan Efendi ve Mösyö Çobanyan- Fransızca basımı 1897) Özetle bu sorun basit değil son derece karmaşıktır, soykırım diye ortaya çıkmadan önce çok ama çok kitap okumak birçok belgeye ulaşmak gerekir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.