Maç 22.45'te başlar
Sıcaklar bastırınca unutuldu, Ramazan imsakiyesi dolayısıyla hatırlanır sanmıştım, hayır, hatırlanmıyor: "Yaz saatinde kışın da kalma" meselesi...
Yani, önümüzdeki 27 Ekim gecesi saati yeniden geri almamak, öylece bırakmak...
Böylece İngiltere ile zaman farkımız üç saate, Batı Avrupa ile farkımız iki saate çıkar, Yunanistan'dan bile bir saat ileride oluruz.
Bunun yararı nedir, zararı nedir?
Yararı şu: Güneş daha geç batacağı için işyerinizden karanlıkta çıkmazsınız. Fakat sabah da karanlığın gözünde kalkarsınız, eğer eskiden de öyle kalkmıyorsanız, alışık değilseniz kötü olursunuz. Bir yararı da, bize tekrar en az bir hafta süren bir "bocalama devresi" yaşatmayacak olması.
İnsanın tersi dönüyor, erkenden karnı acıkıyor, feleği şaşıyor. Öte yandan, saat dört buçukta gece olunca içimiz kararmayacak artık kış boyunca, çünkü dört buçukta gece olmayacak, beş buçukta olacak.
Enerji tasarrufunun hesabını da ilgili bakan yapıp size açıklayacaktır günü geldiğinde.
Zararı, Batı'yla işi olan ihracatçıya, turizmciye...
Telefon görüşmeleri için (bu arada elbette elektronik mektuplar için) bir saat daha mesai harcanacak.
Sabah geç gelmene patronun hoşgörüyle bakacağını sanma, akşam da işten kolay kolay çıkamayacaksın, hele Amerika'yla görüşmen varsa yandın.
Eh, biz reklam sektöründe yıllarca öyle çalıştık, ucu açık!... Sabah sekizde işbaşı yapmak zorundaydık ama akşam altı olunca kimsenin "hadi gidin" dediği yoktu!
(Sayın solcu lider Kılıçdaroğlu, bu sömürüye el atmayı düşünüyor musunuz? Daha doğrusu, emekli bir sigorta müdürünün böyle bir sorundan hiç haberi olmuş mudur?)
İngiltere'yle işin var örneğin, sabah dokuzda işinin başına geldin ama Londra'da daha saat altı, karga kahvaltısını etmemiş... Orada dokuz olana, yani bizde on iki olana kadar bekle... Yemeğe çıkmak falan yok, tam iş saati... Akşam altı oldu, ama Londra'da daha saat üç... Bekle bakalım dokuza kadar, yani orada saat altıyı bulana kadar. Böyle bir bela.
Tabii bazı Kemalistler, bu ileri saat meselesine öncelikle hükümete karşı çıkmış olmak için bozuk çalıyorlar ve bahane olarak da şunu gösteriyorlar:
"İleri saatte kalırsak, Atina-Bükreş diliminden çıkıp Bağdat-Kuveyt-Riyad dilimine gireceğiz. Bu da gericiliktir, Arap kültürüne eklemlenmektir."
Moskova da aynı dilimde ama hiçkimse "Rusya'da Arap etkisinden" sözetmiyor. Japonya İngiltere'den dokuz saat ileride ama Japonya'ya şeriat gelmedi.
Böyle saftırık eleştirileri bırakın da ben size işin "pratik" bam telini söyleyeyim:
Yaz saatinde kalırsak, Şampiyonlar Ligi maçları bizim saatle 22.45'te başlar.
Hele Europa League, daha da beter, 23.00'te...
Zaten uyku bastırıyor, televizyon karşısında saat doldurmaya çalışırken gözlerim kapanıyor, "bu saate maç konur mu" diye kalaylıyorum, maçların bir saat daha sonraya alınması hiç hoş olmayacaktır!
Hadi boks maçlarına, Oscar törenine falan hiç takılmayıp ertesi günü "bant yayınına" bırakıyoruz ama, futbol başka. Azeri kardeşlerimizin çektiği sıkıntıyı çekeriz.
Sayın başbakan, kürtajdan mürtajdan değil ama bu yüzden oy kaybedersiniz. Enerji Bakanı'na söyleyin, şu işi bir daha düşünsün.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.