Senin Esedden farkın ne?
Ulusalcı kimi arkadaşlar, Beşar Esedin çekilmesiyle Kuzey Suriyede alan bulan Kürt varlığını, Türkiyeye atılmış stratejik kazık biçiminde değerlendirdiler ve çok sevindiler.
Maksat, Tayyip iktidarı zarar görsün.
Kendi derdiyle meşgul Esed, stratejik ataklar yapacak güçte mi?
Daha doğrusu, bu geri çekilmeyi Türkiyeyi zora sokacak bir hamle mi saymalı?
Ulusalcılarımız daha da ileri gittiler:
Esedin hamlesiyle tehlikeli bir Kürt çemberine alındığımızı ileri sürdüler ve bu durumun savaş sebebi sayıldığı tezini işlemeye başladılar; sanki Türkiye Cumhuriyeti devleti, Suriyedeki Kürt varlığına karşıymış ve Kürtlerin demokratik taleplerinden vazgeçmelerini istiyormuş gibi.
Türkiye, Suriyedeki Kürt varlığından rahatsız değildir muhteremler.
Türkiyenin rahatsız olduğu konu, terördür.
Yani, Türkiye, Kuzey Suriyede konuşlanmış PKK varlığını, kendi güvenliğine yöneltilmiş bir tehdit sayacaktır ve gerekirse müdahale edecektir.
Kaldı ki, Kuzey Suriye coğrafyası, terör hareketleri konusunda uygun bir lojistiğe sahip değildir. PKK, çok da rahat hareket edemeyecektir; eylemlerini düz ovaya taşıyamayacaktır. Vs...
Demek ki, ortada Türkiye açısından rahatsız olacak bir durum yok...
Hayır, var...
Baas rejiminin çekilmesiyle alan kazanan Kürtler, bunu, doğal olarak, bir kazanım olarak görecek ve sunacaklardır.
Biz, burada, bir kısım Kürtlerin siyasi temsilcisi olduğunu öne süren BDPnin pozisyonunu (bu geri çekilmeyi izah çabalarını) anlamaya çalışıyoruz ama anlayamıyoruz.
Buyuruyor ki BDPli arkadaşlar, Özgürlük savaşı verilmiştir ve kazanılmıştır... Bu zafer PYD-PKK ortaklığının bir ürünüdür.
Bu zaferin neyin ürünü olduğu açık...
Burayı geçiyoruz...
Konu özgürlük ve demokratik haklarsa, Baas anlayışınakarşıymış gibi yapan BDP ve PKK çizgisinin, Türkiyenin güneydoğusunda tatbikata koyduğu Baas uygulamalarını nasıl açıklayacağız?
PKK ve BDPnin Baas partisinden farkı ne?
Hepsi de modernist yapılar...
Temsil değerleriyle değil; güya modernleştirici, dönüştürücü, özellikleriyle öne çıkıyorlar.
Çürütüyorlar, ifsad ediyorlar.
Dahası, antidemokratik bir mekanizma üzerinde oturuyorlar.
Baas rejimi, muhaliflerine söz hakkı tanımıyordu.
PKK ve BDP çizgisi de tanımıyor.
Baas rejimi, aykırı sesleri temize havale ediyordu.
PKK terör örgütü de bunu yapıyor. BDP ise mazeret üretiyor.
Baas rejiminin iç infazları vakayı adiyedendi.
PKKnın iç infazları da vakayı adiyeden sayılıyor.
Baas rejimi Arap ve Kürt öldürerek hayatiyetini sürdürüyordu.
PKK terör örgütü de Türk ve Kürt öldürerek hayatiyetini sürdürüyor.
Baas rejimi, (ulusalcılarımızın tabiriyle) dinsel gericiliğin karşısına parti doktrinlerini koyuyordu.
PKK ve BDP çizgisi de, dindar Kürt halkını birtakım ilerici/sol değerlerle modernize (!) etmeye çalışıyor. Burada, Türk ulusalcılarıyla örtüşüyorlar.
Nitekim Abdullah Öcalan, Bekaa döneminde, Bölgedeki dinsel gericiliğe karşı, gerekirse ilerici güçlerle ittifak yapabiliriz mesajını göndermiş ve karşılık bulmuştu.
Şunu söylemeye çalışıyorum.
Baas uygulamalarıyla Müslüman Kürt halkını sindirebilirsiniz ama kazanamazsınız. Antidemokratik yüzünüzün ortaya çıkması çok da uzak değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.