Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Her şey olacağına varır!

Her şey olacağına varır!

Sonunda her şey olacağına varır.. Bu süreçte insanlar yaptıkları ve söyledikleri ile kendi rollerini belirlerler. Sorumluluklarını kuşanırlar. Ve sonuçta takdir gerçekleştirir. Yaratan yapacağı işin esbabını da yaratır..


Eceli gelen ölecektir.. Bozulan işler düzelecek, düzgün giden işler bozulacaktır. Yaşayan ölecektir.. Ölen dirilecek. Allah (cc) bizleri mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir..

Gelecek günlerin neye gebe olduğunu merak ediyorsanız, Allah’ın insanları neyle meşgul ettiğine bakın, anlarsınız..

Allah servet ve iktidarı, halklar ve ülkeler arasında evirip çevirecektir.. Bozulan işler gün gelecek düzelecek, düzelen işler gün gelecek, yine bozulacaktır.. Ve bir gün sur’a üflenecek ve bu okyanus sahilinde kumdan evcikler yapan çocukların oyunu bitecektir..

Bu dünya bizim için sadece ve sadece bir imtihandır.. “Kulluk” vesilesidir, o kadar.. Bazılarımız sanki hiç ölmeyeceğini ve ne varsa bu dünyada olduğunu düşünüyor..

Ramazan ayındayız.. Çokça tevbe etmemiz, zikretmiz, dau etmemiz gerek. “Dualarımız olmasaydı ne işe yarardık ki?”

Kur’an’la hayatımızı tashih etmemiz gereki bu ayda..

Dünyada olanları görüyorsunuz. İnsan nasıl da vahşileşiveriyor kimi zaman.. Oysa bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Bir insanı dirilten, bütün insanlığı diriltmiş gibidir.. Ne kadar sabırsızız.. Öfkemiz mehmametimizden ve aklımızdan, nefretimiz sevgimizden büyük..
Bir insanı daha cehenneme göndermek değil asıl görevimiz. Bir insanı daha cehennemden kurtarabilmek..

Bu gün Ramazanın 15’i. Tam ortasındayız Ramazan-ı Şerif’in.. İçinde Kadir Gecesi olmayan bin aydan daha hayırlı bir gece olan Kadir Gecesi 14 Ağustos’u 15’ine bağlayan gece, Allahu alem..
Şimdi konuyu biraz değiştireceğim ama, “Bu bayram namazını nerede kılacaksınız” diye sorsam..

Bu bayrama yetiştiremeyebiliriz ama, Kurban Bayramı namazını mesela açık alanda kılalım.. Bir sahra mescidinde..

Eskiden bizim sahra mescidlerimiz vardı.. Mesela Okmeydanı ki, bugün işgal altında, yüz binlerce insanın yaşadığı bir kaç mahalle bulunuyor o alanda, orası tümü ile sahra mescidi idi.. Şimdi işgalden arda kalan tekke restore edilirken, sahra mescidinin mihrab ve minberi de yeniden yapılmış. Sahra mescidinin hemen yanındaki alanın altı kocaman bir otopark. Mesela bu Kadir Gecesi ve bayram namazını duyarlı bir kaç insan da olsa orada kılmaya ne dersiniz?..
Bilmem biliyor musunuz, Harem Anadolu Otogarı’nın bulunduğu alan da sahra mescidi idi. Sürre alayları oradan kalkardı.. Bana kalırsa Çamlıca’ya cami projesi de ilginç ve önemli ama Harem’in yeniden vakıfiyesine bağlı olarak tarihi özelliğine geri döndürülmesi çok daha önemli.. Çevresine revaklar yapıp, burayı bir islam medenieyti parkı haline getirmek de mümkün.

Keşke bu konuya DİB Başkanı Görmez de bir el atsa.. Ve tabii şu “köşk mescidler” ve “sahra mescidleri” konusuna da. Yol güzergahındaki mescidlere de bir çeki düzen verilse ne iyi olur..
Okmeydanı’na hiç gittiniz mi bilmiyorum. Menzil taşları parçalanmış, yerinden sökülmüş, içler acısı bir halde.. Olimpiyat Köyü’ne gecekondu yapılsa nasıl karşılardınız mesela?.. Tarihi bir mekan yağmalanmış ve kimsenin sesi de çıkmıyor. Basın ilgisiz.. Spor kulüplerinin haberi bile yoktur. Okçuluk Federasyonu’nun bu konuda bir açıklaması oldu mu bilmiyorum.. Tarihi rekorların yaşandığı o mekandaki bu rekorları temsil eden, her biri sanat eseri değerindeki bu taşların ciddi bir envanteri bile yok bugün elimizde.. Ki bu taşların resimleri, gravürlerden, fotoğraflardan derlenerek dijital bir harita üzerinden yerleri işaretlenerek belki gelecek nesillere sadece bir bilgi olarak aktarılabilir..

Bir avukat (Adnan Mehel) adeta bu işe kendini vakfetmiş, bir kaç arkadaşı ile var güçleri ile uğraşıyorlar.. Üsküdar Belediyesi bir etkinlik düzenlemiş. Giderek artan bir ilgi söz konusu.. Çok sınırlı çabalar da olsa bunlar, doğru yönde ileri doğru altılan adımlar..
Okmeydanı içi bir sahra mescidi idi bizim için ama, Üsküdar’da Harem bayram namazı için iyi bir mekan. Avrupa yakasında Kazlıçeşme’deki yeşil alan da uygun. Orada zaten bir kaç küçük cami var. O camilerin hemen yanına açık alana, bir mermer mihrab, bir minber, bir köşk mescide benzer müezzin mahfili ile o koca meydan aynı zamanda bayram namazlarının topluca kılınabileceği bir mekana dönüştürülebilir..

Bu arada bayram ve Cuma namazlarına hanımların katılımı için bir çağrı yaptı DİB Başkanı. Sahi siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?..

Camiler hepimizin ve camiler sadece namaz kılınan yerler olarak kalmamalı. Caminin dört köşesinde, günde 5 vakit, yani günde 20 okuma, sohbet halkası oluşturulmalı.. Camiler sadece farzı ayn’ların mekanı değil, farzı kifayelerin örgütlendiği mekamlar olmalı. Resule layık bir “ümmet” olmak istiyorsak buna mecburuz.

Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi