Engin Ardıç

Engin Ardıç

Hem de fodul

Hem de fodul

Bir, bildiğini sanıp bilmeyenler vardır, bir de bilip de bilmeyenler...
Birinciler düz cahildir, ikinciler insanlığın ortak yanılgılarına kurban gidenler.
Örneğin "Atatürk 1921 yılında öldü" diyen manken hanım kızlarımız birinci bölüme, "Atatürk ülkeye demokrasi getirdi" diyen ve pek kızlığı kalmamış, üstelik pek de hanım olmayan hatun kişiler ikinci bölüme girerler.
(Bir de "otuzlu yıllarda Türkiye'de çok partili sisteme geçmek için bütün hazırlıklar yapılmıştır" diyenler vardır ki, onlara dar gelmeyecek bölüm bulunmaz, gömelim gel seni tarihe desen sığmazlar. Onların da sonları "Völkischer Beobachter" gazetesine düşmektir.)
Ortak yanılgılar... Bunlar, birinin ortaya attığı kıtırların hiç sorgulanmadan hemen herkes tarafından gerçek kabul edilmesidir.

Alalım Fransız generali Cambronne'u...
Waterloo muharebesinde son ayakta kalan Fransız birliğinin komutanı olan Cambronne'un, İngilizler'in "teslim olun, Wellington Dükü canınızı bağışlayacak" teklifi üzerine savurduğu o okkalı küfür...
Fransızcası "merde", sözlük karşılığı "kazurat" ama burada "hass..." diye başlayan bir kelime oluyor.
Cambronne öyle bir laf etmemiştir.
Bunu, yerlere düşen Fransız moralini az da olsa yükseltmek ve Fransız ordusunun şerefini kurtarmak için, cepheden Paris'e haber geçen bir gazeteci uydurmuştur.
Bu yalan haberle de pek övünür Fransızlar tam yüz doksan yedi yıldan beri... Yalan olduğunu kimisi bilir, kimisi bilmez.

Aynı muharebede, Napoleon'un meydanı bir süre terkettiği, bir saat kadar, belki daha fazla "dinlenmeye çekildiği" malumdur. Hatta, onun yokluğu sırasında Mareşal Ney'in "kendi kafasına göre" süvari hücumuna kalkıp Fransız ordusunun vurucu gücünü heba etmesi, kırdırması nedeniyle doğrudan imparatoru suçlayan tarihçiler de vardır...
Sergey Bondarçuk'un filmini izleyenler, Napoleon'u oynayan Rod Steiger'in midesini tutup kıvranmasını hatırlayacaklardır. Oysa tutması gereken yer başka bir yerdi...
Napoleon'un muharebe meydanından "mide spazmı" nedeniyle ayrıldığını yazmışlardır tarihçiler. İmparator hazretlerinin o bir saatlik "mecburi gaybubetinin" sebebi, hemoroid krizidir!
Tarihçiler "ayıp olur" diye düşünmüşler... Koskoca Napoleon...

Josephine'le yattığı ilk gece, boy pos fukarası olduğu için yatağa küçük bir merdivenle çıktığını, Josephine'in süs köpeği Fortune'nin de poposunu ısırdığını yazmaktan utanmazlar da, adamın basurundan utanırlar.
En ünlü kıtır da Marie-Antoinette'in "ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" lafıdır tabii... Kadıncağızın ağzından böyle bir söz çıkmamıştır.
Kocasının da, 14 Temmuz 1789 günü, günlüğüne "rien" yazması pek meşhurdur.
Adamcağız "hiç" yazmış, bazı otodidaktlar, yani mektep medrese görmeyip kendi öğrenimlerini kendileri geliştirenler "yine sıradan bir gün" yazdığını sanıyorlar.
Oysa kralın o hep istiskal konusu olmuş dillere destan günlüğü bir "av" günlüğüdür, adamcağız oraya vurduğu sülün ve keklik sayısını yazmaktadır ve 14 Temmuz akşamı saraya döndüğünde o gün hiçbir şey vuramamış olduğu için "rien" yazmıştır!
Jean-Paul Sartre, ünlü "Bulantı" romanında otodidaktlarla pek güzel dalgasını geçer, tavsiye ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Engin Ardıç Arşivi