Sadece üzgün müsünüz?
CHP milletvekili Hüseyin Aygünün PKK tarafından kaçırılması, BDP milletvekili Sırrı Sakıkı üzmüş.
Haber mecraları Sakıkın üzüntüsünü, BDPden tepki başlığıyla duyurdular.
Öyle bir üzüntü bildirimi ki insanın, Aman kalsın, sen üzüntü filan bildirme diyesi geliyor.
Buyuruyor ki Sakık, Üzgünüz olup bitenlerden. Hüseyin Aygünle hayata aynı pencereden bakmıyoruz ama üzgünüz. Umuyoruz ve diliyoruz ki, bir an önce özgürlüğüne kavuşsun...
Ne olmuş yani hayata aynı pencereden bakmıyorsanız?
Bu farklılığı vurgulamanın yeri ve sırası mı?
Hayata aynı pencereden bakıyor olsaydınız, tepkiniz kurumsal ve daha şiddetli mi olacaktı?
Ne demek istiyorsunuz?
Hem bırakın, umarım ve dilerim gibi yasak savar ifadeleri de, sizin de müntesibi bulunduğunuz parlamentoya yapılmış bu hayasızca saldırıyı yüksek sesle kınayın.
Utanmaz adam
Utanmaz adam CHPnin resmi üyesidir... Milletvekili olmak ister, kimse yüzüne bakmaz... Ama CHP üyeliğini inatla ve ısrarla sürdürür... Amiral gemisi adı verilen gazetenin de yazı işleri müdürüdür. Yani bütün çarpıtma ve manipülatif haberleri Türkiye Türklerindir gazetesinin birinci sayfasına oya gibi işleyen mutemet el ona aittir...
Bir de suçüstü basılmışlığı vardır:
Kemal Kılıçdaroğlunun seçildiği CHP kurultayında, çoraplı ayaklarıyla şallak mallak masaya fırlayıp Bravo diye alkış ve tempo tutarken yakalanmıştır...
Büyük bir pişkinlikle ve hiç utanmadan bağımsız gazeteciyi oynayan bu adam, bir de kalkmış bana laf sokuyor.
Ne dediğinin önemi yok...
Belki bu satırlardan sonra kendisini teşhis eder, Ben ne utanmaz adammışım, insan içine çıkmamam ve kalemimi elimden bırakmam gerekirken, hâlâ gazetecilik yapıyorum der, yüzü filan kızarır, ne bileyim...
Kimdi o saygın yazar?
Yeri ve sırası mıdır bilmiyorum ama, İdris Naim söylemiyle yazılarım arasında paralellik kuran ve Ahmet Kekeçin dili filan gibi laflar eden Oral Çalışlarla ilgili de bir çift söz söylemem gerekiyor.
Oral Bey, iki gözüm...
Neden kimi aydınlarımız nitelemesi sizi ürkütüyor?
Şemdinli kalkışmasıyla birlikte, kimi aydınlarımız, AK Partiden kurtulmanın yolu olarak, bir Kürt baharı istediklerini/beklediklerini açıkça ortaya koymadılar mı?
PKKyı bir umut olarak görmediler mi?
Hâlâ görmüyorlar mı?
Bana laf söylüyorsunuz da, 28 Şubat sürecinde ve akabinde, köşesini açık istihbarat kanalına dönüştüren ve zararlı addedilen kimi aydınlarımızı, üstelik isim isim, polise ihbar eden köşe yazarlarından neden haber vermiyorsunuz?
Umut Operasyonundan sonra, Selam gazetesindeki yazılarım nedeniyle hakkımda 3 adet ağır ceza davası açıldı...
Bunlar, sizin de çok iyi bildiğiniz saygın bir Cumhuriyet gazetesi yazarı beni köşesinde, Selam Örgütü Üyesi ilan ettikten sonra oldu.
Selam Örgütünün diğer üyesi kimler miydi?
Ulvi Alacakaptan, Hakan Albayrak ve Mehmet Emin Kazcı...
Bunu da o saygın yazardan öğreniyoruz...
Polis yazılanları ciddiye alsaydı, bir de Uğur Mumcu cinayetinin özendiricisi olarak yargılanacaktım.
Hiç beğenmediğim, üslubunu tehlikeli ve zararlı bulduğum İdris Naim Şahin söylemiyle paralellik kuracak kadar işi ileri götürdüğünüz için bu hatırlatmayı yaptım.
Kamuoyu merak etsin:
Kimdi o saygın Cumhuriyet gazetesi yazarı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.