PKKnın başka seçeneği yok
Reformlar ve diğer önlemlerle birlikte PKKnın söyleyecek sözü kalmadı, istismar alanları ciddi bir biçimde daraldı: Örneğin Kürtçe üzerinde baskı var diyemez... TRT 24 saat Kürtçe yayın yapıyor... Özel bir kanal da Kürtçe yayında. Devlet üniversitesi Kürtçe öğretiyor, geleceğin Kürtçe öğretmenlerini de devlet yetiştiriyor...
PKK silahtan başka haklarımızı savunabileceğimiz hiçbir aracımız yok da diyemez... BDPli Kürtçü, hatta PKKcı milletvekilleri Mecliste ağızlarına ne gelirse konuşuyorlar. PKKnın Kandilde söyleyemediklerini bağıra çağıra söylüyorlar. Her gün televizyon ekranlarındalar, gazetelerde boy boy görüşlerini açıklıyorlar... Kürtçe eğitim talepleri bile artık dikkate alınıyor.
Elbette bazı sorunlar hala var. Ancak bu sorunların hiçbiri silahlı örgüt kurmayı, oyun yaşındaki Kürt çocuklarını kırdırmayı, uyuşturucu tarlaları kurup insan kaçakçılığı yapmayı meşrulaştıramıyor...
***
Kısacası PKKnın demokrasi namına söyleyecek sözü kalmadı. Demokrasi istemediğiniz zaman veya bir mağduriyetin giderilmesini savunamadığınız zaman söyleyecek sözünüz de kalmıyor. Sözünüz kalmayınca hareketinizi halk hareketine çeviremiyor, her daim terörist kalıyorsunuz.
Bu nedenlerle PKK elinde kalan son iki sermayeye sarılıyor:
1) Türkler ve Kürtler arasında nefret uyandıracak provokatif eylemler yapmak, böylece Kürtçü şovenizmle Türkleri Kürtlere saldırtıp iç savaş çıkartmak ve oradan ayrı bir devlet devşirmek,
2) Türkiye ile sorunu olan ülkelere taşeron hizmetleri verip karşılığında ayrı bir devlet almak.
Bu iki sermaye de silah ve şiddet gerektiriyor. Yani bir yandan Türkiye demokratikleşirken ve Kürt Sorunundaki pek çok tabuyu yerle bir ederken ve aynısını muhataplarından da beklerken PKK elindeki tek alternatife, şiddete yöneliyor. Başka bir deyişle Türkiye giderken Mersine, PKK gidiyor tersine.
PKKnın geldiği noktayı örgütün önde gelen isimlerinden Duran Kalkan geçenlerde hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıklamıştı. Artık silahlı çözüm sürecindeyiz diyen KalkanPKK, AKPyi silahla yenilgiye uğratamaz diyenler avuçlarını yalasınlar, bizim için tek çözüm Kürtlerin kendi kendisini yönetmesidir... Kuşkusuz içinde bulunduğumuz süreç bir çözüm sürecidir. Fakat geçmişte olduğu gibi siyasi çözüm süreci değil, askeri çözüm sürecidir demişti.
PKKnın saldırılarını arttırarak sürdüreceğini, ateşkes çağrılarının da işe yaramayacağını belirten Kalkanın bu konuşması ortada dururken barışçıl çözüm için PKKdan, en azından kısa ve orta vadede umutlu olmak saflığın da ötesine geçmek olur. Bundan sonra PKK elindeki her fırsatı kullanacaktır, her hedefe saldıracaktır. Milletvekili de kaçıracaktır, asker de. Otobüs de yakacaktır, tren de... Çünkü asıl kaçırılan sağduyu ve akıl olmuştur. PKK silah dışındaki tüm seçenekleri devre dışına çıkarmıştır. Bunda bir etken artık söyleyecek sözünün kalmayışı ise, diğer bir etken de kendisini destekleyen ülkelerin PKKya Türkiyeye zarar vermek dışında bir seçenek bırakmayışıdır.
***
Artık Türkiyenin PKK ile bir masaya oturması veya bir şeylerin pazarlığını yapması ihtimali kalmamıştır. PKK sorununun halli için bir yandan reformlara devam edilmeli ve Kürt vatandaşlar muhatap alınmalıdır; ikinci olarak PKK ile arasında hiyerarşik ilişki bulunmayan Kürtçü siyasiler muhatap haline getirilmelidir; üçüncü olarak teröristle mücadele stratejisi ve araçları artık yeniden yapılandırılmalıdır; dördüncü olarak PKKnın şehir uzantıları üzerine gitmede tereddüt gösterilmemelidir; beşinci olarak hukukun sınırları tutarlı yasa ve uygulamalar ile net bir şekilde ortaya konulmalıdır; altıncı olarak PKKya destek veren ülkeler bunun bir bedelinin olacağını artık öğrenmelidir; yedinci olarak Kandille veya İmralıyla değil Tahranla, Moskovayla ve diğer başkentlerle pazarlıklar yapılmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.