“Örgüt ilk defa bir milletvekili kaçırdı” deyip hayret edenleri hayretle izliyorum…
Gelinen noktada geleceği görmeyenlerin aydın, yarını okuyamayanların köşe yazarı olduğu bir zamanda bu hayreti normal karşılamak lazım…

Ama milletin temsilcisi sıfatıyla seçilebilir bir yere konup meclise gönderilen ve milletvekili etiketi ve itibarıyla ödüllendirilenlerin cehaletini, ne oldum deliliğini anlamak mümkün değil…

Sonunda iş dönüp dolaşıp Sayın Başbakan’a kızmaya kadar geliyor…
Piyasada adam mı yoktu da bu adam olmayanları adam ettin diye…

Bu adamların ne oyları var ne de toplumda bir saygınlıkları…
Aldıkları oylar da kendi oyları değil Başbakan’ın dolayısıyla Ak Parti’nin oyları…

Bu zatlar işgal ettikleri bu makamı da beğenmediler…
Kendilerini Kaf Dağı’nda gördüler…

Ya bu makamı kendi çevresine rant aracı olarak kullandılar…
Ya da intikam alma yeri…

Etrafınıza bakın bunların kimler olduğunu göreceksiniz…

Hikâyede anlatıldığı gibi makam sahibi olmuş ama adam olamamış onlarca vekil sayabilirim size…

Malum CHP Tunceli Milletvekili örgüt tarafından kaçırıldı ve halen serbest bırakılmadı…

İki ihtimal var…
Ya bu vekili pazarlık konusu yapacaklar…
Ya da kuşatmayı gerçekleştiremedim ama BDP dışındaki siyasileri de buralara sokmam diyerek mesaj verecekler…

Eğer pazarlık amacıyla kaçırılmışsa söylenenlerin aksine hemen bırakılacağını sanmıyorum…
Bırakılsa bile bazı şartlar ortaya koyacaklardır…
Özellikle Abdullah Öcalan’ın ev hapsine alınması ve hatta bırakılması gibi uçuk kaçık teklifler sunarak…

Bu arada özellikle Ak Partili vekillere yönelik girişimlerin de olacağı unutulmamalıdır…

Bununla birlikte Hakkâri bölgesinde giriştiği kuşatmada aldığı darbe neticesinde hem var olduğunu ortaya koyma hem de BDP dışındaki siyasi partilerin sahada çalışmalarına engel olma noktasında var olan dozajı arttırarak kaçırma olaylarını arttıracaklardır…

Yerel seçim yaklaştıkça bu tür olayların çok daha şiddetleneceğini şimdiden görmek lazım…

Yine de umarım biz yanılır sayın vekil bir an evvel ailesine ve sevdiklerine kavuşur…

Gelelim Ak Partili vekillerin bu durum karşısındaki tutumlarına…

Sosyal medyanın mertliği bozduğu bir zamanda halkın nabzını tutmadan, vatandaşa dokunmadan, onun ne halde olduğunu bilmeden oturulan yerden dilin kemiği yok misali twitterden şurdan burdan görüş beyan ederek gündem oluşturma çabası içine giren kimi vekiller (her kimin vekili ise) vatandaşın sevgisini değil nefretini kazanmanın ötesine geçmemektedirler…

Hüseyin Aygün’ün kaçırıldığı saatlerde herkesten önce tabakhaneye malumu yetiştiririm misali açıklama yapan Ak Partili vekillerden bir kaçı;
Bu kaçırılma olayını alaya alan açıklamalar yaparak ne kadar basit ve gereksiz olduklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır…

Ortaya çıkan tepkiler karşısında tükürdüğünü yalamak zorunda kalan bu vekillere işin tuhaf tarafı genel merkezden hiçbir uyarı yok…
Aynı densizliklerine son sürat devam etmekteler…

Kaçırılan insan her şeyden önce bir insan ve bir milletvekili…
Ailesi var…
Çoluk çocuğu var…
Seveni var…
Temsil ettiği bir kitle var…

Tek fark şu ki sen güllük gülistanlık memleketinde ceviz kırarken o her an her şeyin olabileceği tehlikeli bir bölgede köy köy dolaşıp halkın derdini dinliyor…
Koruma olmaksızın partisi adına çalışma yapıyor…

Ya sen ne yapıyorsun…

Saklandığın dört duvar arasında yediğin önünde yemediğin arkanda, elindeki computer ile sağa sola laf yetiştirmeye çalışıyorsun…
Sana gammazlanan bilgilerle kendini bir şey sanıyorsun…
Ya da millete hizmet etmek yerine rant peşinde koşuyorsun…

Vekillik bu mudur?
Yoksa biz mi milletin vekâletine çok büyük anlamlar yüklüyoruz…

Yazık ki ne yazık…

Keseri sadece kendine yontan bu vekillerle Kürt sorunu çözüm bulacak öyle mi?
Güneydoğu’da sorunlar bitecek öyle mi?
İşsizlik sefalet sona erecek öyle mi?
Nur topu gibi bir anayasamız olacak öyle mi?

Bu adamlarla daha çok beklersiniz Sayın Başbakan…
Daha çok beklersiniz…

Dışarıya bakmaya gerek yok içeri bakın yeter!
Sizin gittiğiniz gün Ak Parti bir değil bin parçadır…
Bunu bilesiniz…