Pis kokuyorsunuz...
Dün, Hüseyin Aygünün kaçırılmasıyla ilgili birtakım liberal değerlendirmesi okudum... (Liberallerin çakmalarından söz ediyorum.)
Nasıl bir hoşgörü...
Nasıl bir empati...
Nasıl bir anlama çabası...
Nasıl bir, Dur bakalım ne olacak genişliği...
Biri şöyle yazmış: PKK uzunca bir dönemdir bu kadar yaygın ve yoğun eylemlere girişmiyordu. Son günlerde İran ve Türkiye, Suriye konusunda tam ters yönlerde duran bir görüntü veriyorlar. Rusya bölgenin önemli bir aktörü olarak ağırlığını koymaya devam ediyor. PKKnın, böyle bir ortamda, akla gelebilecek neredeyse her yolu kullanarak bölgesel bir aktör olduğunu ortaya koymaya çalışması beklenebilir. Ana hedef yeni şekillenen bölge coğrafyasında beni de hesaba katacaksınız mesajının belirginleştirilmesi. Bakalım hesap tutacak mı?
Nasıl?
Muhteşem, değil mi?
Çıkıp, Bu örgütün yaptığı deliliktir, haydutluktur, zıvanadan çıkmaktır, aklını yitirmektir, şirret bir baskıcılığı tercih etmektir demiyor da, nesnel bir anlama çabasını tercih ediyor...
İnsanın, Bu PKK ne akıllı bir örgütmüş... Nasıl da sofistike, nasıl da bölge dengeleriyle oynayan eylemler koyuyormuş, helal olsun valla diyesi geliyor.
Bir başkası da, özellikle Aygünün kaçırılmasını konu ettiği yazısında, Erdoğanın padişahlığa özendiğini, aklını yitirdiğini, zıvanadan çıktığını, şirret bir baskıcılığı tercih ettiğini anlatmış uzun uzun...
Eylemi yapan PKK, fırçayı yiyen başkası...
Peki, PKKnın bu sofistike ve şahane eylemine bir itirazı yok mu arkadaşımızın?
Olmaz mı?
PKKnın her şeyi yapabileceğini sanması düşüşün başlangıcıymış, şımarıkça bir eylemmiş...
Bu kadar.
Bu arkadaşımız delikanlı bilinir, namuslu ve haysiyetli bir yazar olarak geçinir...
İktidar partisi için Kürt haklarının inkarcısı demişti, diyebilmişti, bunu derken hiç yüzü kızarmamıştı ama ortada Hüseyin Aygünü kaçırılması gibi rezalet bir eylem varken bile, dönüp, PKKnın eli kanlı bir örgüt olduğunu, bölgede baskı uyguladığını, halkın siyasal tercihlerine ipotek koyduğunu söylemiyor, söyleyemiyor.
Namuslu ve haysiyetli bir yazarlık tutumu mudur bu?
Başbakana her türlü lafı edebiliyorsunuz ama...
Kof kabadayı diyebiliyorsunuz...
Ne utanmazlığını bırakıyorsunuz, ne zavallılığını, ne sefilliğini...
Bunları üstelik, diktatörlükle suçladığınız adamın yüzüne karşı söylüyorsunuz.
Zaman, Dur bakalım ne olacak? PKK bölgesel güç olmayı başaracak mı? Erdoğanın Cumhurbaşkanlığı planları suya düşecek mi? zamanı değil.
Bir şey olmayacak.
İnsanlar ölecek...
İki dakikalığına da olsa, bırakın nesnel anlama çabalarını da, milletvekili kaçıracak kadar gözünü karartmış şu Allahın belası örgütle ilgili yargı bildiren, hiç değilse durumu vahametini ortaya koyan bir çift söz söyleyin...
Siz tepki koymayı erteledikçe insanlar ölmeye devam edecek.
Gerçi BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Aygünün kaçırılmasını meşrulaştırmak için, PKK kaçırdıklarını öldürmüyor ki... buyurmuş ama insanlar biraz da Demirtaşlar böyle diyebilsin diye ölecek...
HAMİŞ:
Kendilerini liberal diye yutturan kaşar solcuların ve paşa torunlarının nesnel anlama çabalarından, ufaktan bir 27 Mayıs kokusu almıyor değilim... Oruç kafayla toparlayamam. Başka bir zaman konuşuruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.