Aygün tamam da siz olsaydınız ne yapardınız?
Herkesin sahillerde tatil yaptığı…
Sıcaklığın 40’lı dereceleri aştığı bir zamanda…
Bir milletvekili almış eşini çocuğunu seçim bölgesinde köy köy dolaşıyor…
Halkla kucaklaşıyor…
Dertlerini dinliyor…
Vatandaşta yanlış algı oluşturmasın diye korumasız geziyor…
Sonra temel amacı propaganda olan örgüt bu vekili kaçırarak bombayı patlatıyor…
Ve istenen etki anında oluşuyor…
Birden Türkiye’nin bir numaralı gündemi haline geliyor…
Televizyonlar, medyanın tamamı bu olaydan bahsediyor…
Devletin en tepesinden en aşağısına kadar herkes konuyla ilgili bir açıklama yapıyor…
Ve 48 saat sonra milletvekili serbest bırakılıyor…
Başından geçenleri kamuoyuyla paylaşıyor…
Örgüt uzmanı etiketiyle sağda solda boy verip örgütü zerre kadar bilmeyen sözde aydınlar bu basın açıklaması üzerinden kafa karıştıran açıklamalar yapıyor…
Yorumlar yapıyor…
Vekilin satır aralarındaki konuşmalarını cımbızlayıp olmadık şeyler söylüyor…
Hüseyin Aygün Türk siyasetinin sürekli medyada görünen yüzü…
Kendi seçmeninin nabzına göre şerbet veren biri…
Görüşlerini beğensek de beğenmesek de bunları açıkça ifade eden biri…
Tunceli halkı onu yakinen tanıyıp bilse bile…
Türkiye kamuoyu da kendisine Fransız değil…
Az çok herkes onu ve görüşlerini biliyor…
Örgüt, Kürt sorunu ve onu götüren teröristlerle alakalı kullandığı cümleleri herkes bir tarafa çekiyor…
Hiç kimse empati yapmıyor…
Kendini o vekilin yerine koymuyor…
Hatırlayın bundan önceki kaçırmaları…
Diyarbakır’ın Hazro Belediye Başkanı’nın oğlu kaçırılmıştı…
O kadar operasyon yapıldı ama asker örgütün elinden onu kurtaramadı…
Sonunda başkan kendi çaba ve girişimleriyle oğlunu kurtardı…
Ama neye karşılık ve nasıl bir pazarlıkla…
Ak Parti’den istifa edeceksin…
Gerekirse BDP ye geçeceksin…
Sonuç ne oldu…
Başkanın oğlu bırakıldı…
Başkan bir basın açıklamasıyla Ak Parti’den ayrıldığını ifade etti…
Ve BDP ye geçebilirim diyerek de açık kapı bıraktı…
Bunu kendi isteğiyle mi yaptı…
Hayır…
Eğer bunları yaparsan oğluna dokunmayız…
Sana zarar vermeyiz tehditlerine bir boyun eğişti bu…
Bundan kaç ay önce de Ak Parti Diyarbakır Kulp İlçe Başkanı kaçırıldı…
Yine operasyon vs…
Yine bir sonuç çıkmadı…
İlçe başkanı serbest bırakıldıktan sonra çıktı vekilin sözlerine benzer sözler söyleyerek partiden ayrıldığını artık siyaset yapmayacağını ifade etti…
İsteyerek mi söyledi…
Rızasıyla mı siyaseti bıraktı…
Hayır…
Hakeza önceki yazılarımızda kaçırılan muhtarın ibretlik dersini sizlere anlatmıştık…
Yani anlayacağınız…
Örgüt bu kaçırmaları neden yapıyor…
Bir… Propaganda için…
İki… Burda benim dediğim olur misali borusunu öttürmek için…
Kaçırılanlar neden onların ağzıyla konuşuyor…
Şüphesiz can korkusu…
Aygün’nün de yaşadığı bunlardan farklı değil…
Adamı kaçırmışlar…
Büyük bir propaganda yaparak amaçlarına ulaşmışlar…
İsteklerini adama söylettirmişler…
Şimdiye kadar kaçırdıkları bütün siyasiler aynı şeyleri söylememişler mi?
Aynı davranışı sergilememişler mi?
İyi muamele ettiler sözü dokunmuş bazılarına…
Bundan önceki kaçırılmaların hepsinde serbest bırakanların ifade ettiği ortak cümledir bu…
“Bize iyi davrandılar.”
Bunun da bir propaganda davranışı olduğunu söylemeye gerek var mı?
Aygün’ü kaçırdılar…
Kaçırarak güzelce bir propagandalarını yaptılar…
Sonra serbest bırakıp isteklerini vekile söyleterek ikinci bir propaganda yaptılar…
Ve en önemlisi bir vekili kaçırıp bırakarak şu mesajı verdiler…
Hiçbiriniz…
En yetkiliniz ve en yetkisiziniz güvende değilsiniz…
Yani anlayacağınız…
Her zaman ki gibi oluşturdukları korku imparatorluğunun sınırlarını biraz daha genişletmek istediler…
Aygün sadece bir semboldü…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.