Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ümmet bilinci

Ümmet bilinci

Bugün bayramın ikinci günü.

“Bugün ümmetin önündeki en büyük problem ne” diye sorarsanız, bizden öncekilerin dediğini derim: Cahillik, fakirlik, ahlaki çözülme ve tefrika.

Tefrika girmeden bir millete düşman giremez / toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez..

Maalesef bugün kavmiyetçilik (milliyetçilik) ve mezhepçilik başlı başına bir sorun.. Bunun temelinde de cahillik yatıyor..

Mezhepçiliğe gelince, maalesef her mezhep ve tarikat kendini İslam’ın mümkün olan tek doğru yorumu olarak görüyor ve ötekini tekfir ediyor. Onunla da kalmıyor, onu dışlıyor, tehdit olarak görüyor ve ona karşı adeta savaş açıyor..

Selefilik aslında İslam’ı ayet ve hadis çerçevesinde bid’at ve hurafelerden arındırma çabasının ürünü değil miydi? Ya da Şia, Ehl-i Beyt aşkı ve bir katliamla sonuçlanan bir fitneye karşı duyulan öfkeyi ifade etmiyor muydu? Sufi geleneği, ihlas ve safiyeti, ahlaken yücelmeyi, feragat ve fedakarlık mektebi değil miydi? Ehli sünnet, sünnete tabiyeti yücelten bir yol değil miydi?

İmam-ı Caferi Sadık, İmam-ı Azam’ın hem babalığı hem de hocası idi..

Bugün özellikle bu 3 akım birbirini dışlıyor. Bu 3 akım arasında adeta örtülü bir savaş yaşanıyor.

Bu arada şunu da görelim, gelenek ve aslında din olmayan şeyi dindarlık görüntüsü altında dinleştirme girişimlerine karşı çıkmamız gerekiyor.. Ya da Hz. Ali taraftarlığını, Sünni karşıtlığı ile temellendirmemek gerekiyor.. Dini batıl gelenek ve sapmalardan arındırma çabalarını, İslam toplumundaki medeni olan her ne varsa, dini tezyin eden ve kulluk için vesile arayışı içindeki gayretlerine karşı, hatta asırlarca süren İslam uygarlığının, tarihi mirasını yoketmeye varan bir kabalığın aracı kılmamak gerek.

Her mü’minin bir selefi, bir sufi, bir şii yanı mutlaka olmalı.

Fırka-ı naciye, kategorik bir sosyolojik kesimi ifade etmez bana göre. Bütün İslami akımlar içinde Kur’anî ölçülerde yaşayan, nebevi disipline sahip, verasetül enbiya karakterli herkesi kapsayan bir kesimi ifade eder.

Ümmetin cahillikten kurtulması gerek. Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasip etmez. Atalarımızın dininden de, batıl gelenek yanında modern hurafeler ya da ılımlı İslam gibi İslam’ın özüne yönelik tahrip girişimlerinden de uzak durmamız gerekiyor..

Ve tabii, fakirlik büyük bir fitne.. Onun için bir ve takva üzerinde durmamız gerekiyor. Yardımlaşmanın, feragat ve fedakarlığın ne demek olduğunu öğrenmemiz gerekiyor..

Maalesef ahlaki anlamda ciddi bir erozyon yaşanıyor. Bunun en belirgin sonuçlarını ailede, gençlerde ve kadınlar üzerinde görmek mümkün..

Birileri şeklen İslam’ı korur gibi gözükürken, öte yandan içini boşaltma gayreti içinde olduğunu görmemiz gerekiyor..

İslam’ın görünürlülüğü artıyor. Müslümanlar servet ve iktidarla tanıştıktan sonra bu görünürlük daha da arttı, ama aynı şekilde derinlik kazanmadı. Aksine bu işler hükümete ve belediyelere havale edilmeye başlandı..

Laikçilere karşı direndi ama, seküler hayat bizi cezbetmeye başladı..

Radikalizm adına şiddet de çözüm değil, radikalizmden kaçan ve ona karşı tepkinin adresi olan liberal-ılımlı İslam dedikleri şey de aslında sırat-ı müstakimden bir sapmanın yeni etiketi gibi gözüküyor.

Müslümanlar derinlik kazanmak zorunda. Kendi aralarında istişare etmek, şûra yapmak, yardımlaşmak zorundalar. Daha fazla bilgiye ihtiyacımız var.. Kulaktan dolma bilgilerle din ve tarih öğrenilmiyor.

Öte yandan, kendi aramızda çözmek zorunda olduğumuz ihtilafların çözümü için hakeme gitmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Farzı kifaye sorumluluklarımızın yerine getirilebilmesi için cami merkezli bir hayat inşa etmemiz gerekiyor..

STK’lar, vakıflarımız aslında bu boşluğu doldurmak için düşünülmüş çözümlerdi. Şimdi bunları cami ile ilişkilendirmemiz gerekiyor..

Biz, alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz.. Ümmet olma bilinci ile haklarımızın farkına varır ve sorumluluklarımıza sahip çıkacak olursak, bu bizim için ve bütün insanlık, hatta yaratılmış her şey için bir rahmet vesilesi olacaktır..

Bu günlerin, ümmet bilincinin ihya ve inşası için bir vesile olması dileği ile, selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi