İngiliz raporlarında Kürt Sorunu
Çok ilginç bir belgedir, 13 Ekim 1958 tarih ve E1821 sayılı, Gizli damgalı, İngiliz Büyükelçiliği raporu. Çok ilginçtir çünkü Suriye, Sovyetler Birliği (Rusya), Irak ve İranın geçmiş ve gelecekteki Kürt politikalarına ışık tutar. Belgenin 15. paragrafı İngilterenin, ABD destekli, Kürtlere yönelik izlemesi gereken siyasetinin ne olması gerektiği konusunda sonuçlar çıkarmaya çalışır. Söz konusu ülkeler için Kürtler ve Kürt milliyetçiliği sürekli kışkırtılması, bölge ülkelerine karşı kullanılması gerekli bir koz olarak gösterilir:
1. Kürtler hiçbir zaman siyasi olarak tek bir halk olarak birleşmemişlerdir. Toplumların aşiretlere dayalı yapısı Kürtleri sık sık bir diğeriyle kan davası içindeki küçük guruplara bölünmüş olarak bırakmıştır. Sonuç olarak geçmişte Türk, Irak ve İran merkezi hükümetlerine yönelik isyanlarının çoğu yerel sorunlar olarak kalmış, bir Pan-Kürt ayaklanması görülmemiştir.
2. Kürtlerin Sovyetlere olan yakınlığına duyarlı olan Türkiye asimilasyon temeline dayalı bir baskı politikası izlemiştir. Rıza Şah, İranda kendi Kürtlerini ezmiştir. Britanya önderliği ve rehberliğinde Irak ta Kürtlerin koşullarını iyileştirmek yolunda bir şeyler yapmayı öngören ancak bu arada Kürt siyasi bilincinin gelişmesini sağlamaya çalışan liberal bir politika izlenmiştir.
Sovyetler Birliği (Rusya)
Sovyet Ermenistanındaki Erivandan Kürtçe yayınlar haftada sadece iki saat yapılmakta ve Sovyetlerde yaşayan Kürtlerin mutluluğu vurgulanırken Irak, İran ve Türkiyede Kürtlerin nasıl ezildiği vurgulanmaktadır. Sovyetler, Irakı Batıdan koparmak amacıyla, Irakta yaşayan Kürtleri kışkırtmaya soyunmazken, Türkiye ve İrandaki Kürtleri sürekli isyana teşvik etmiştir.
(Gelecekte de Türkiye ve İranda baş gösterecek Kürt isyanlarının baş destekçisi Sovyetler olacak ve her türlü silah ve maddi yardımı sağlayacaktır.)
Sonuçlar
Irak Kürdistanındaki en küçük bir sorun bizim (İngilterenin) Iraktaki petrol yatırımlarımızı tehlikeye atar. Dahası Kürt faktörü Irakı Birleşik Arap Cumhuriyetiyle (Mısır-Suriye) yakın bir birliğe çekecek bir girişimi önleyecektir. İster propaganda ister yıkıcı faaliyetler olsun Kürtlerin bize bağlılığı için verilecek her mücadelede Türkiye ve İrandaki Kürtlerin perişanlığı ve baskı altında yaşadıkları vurgulanmalıdır.
Ancak Sovyetler Birliği faklı nedenlerden, Iraklı Kürtler arasında sorun çıkarırsa, İran ve Türkiyeye koşulsuz diplomatik ve moral destek vermeliyiz.
Bu sonuçlara ilişkin olarak ABDnin onayını almaya da çalışmalıyız.
Bu rapor günümüzden 54 yıl önce yazılmış. İrandaki yönetim değişmiş, Birleşik Arap Cumhuriyeti olarak kurulan Mısır-Suriye devleti bölünmüş, Irak bambaşka bir düzene geçmiş. Ancak raporda sözü edilen kışkırtmalar, bölgede oynanmak istenen oyunların bedelinin hedefleri hiç değişmemiş. Bugün iktidarını sürdürmek isteyen Suriye, Gaziantepte, PKKyı yeni bir kimlikle sahaya sürüyor. Batılı kaynaklara göre Gaziantep katliamı Şamdaki Genelkurmay binası önünde, komuta heyeti toplantısı sırasında patlayan bombaya bir misilleme. Esad bombayı Türk istihbaratının işi olarak görüyor her ne kadar saldırıyı Özgür Suriye Ordusu üstlendiyse de. The Guardian gazetesi Esadın Türkiyenin ülkesine saldırması için duaya durduğunu, böyle bir saldırı gerçekleşirse yeniden halkı kendi yanına çekeceğini umduğunu belirtiyor. Ama Türkiye bu tuzağa düşmeyecektir. Ancak Esadın bu katliamlarına, Türkiyeye yönelik saldırılarına da gereken cevap mutlaka, Esadın anlayacağı dilde verilecektir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.