Otur... Sıfır...
Madem muhteremden başladık, oradan devam edelim...
Latif Abi, biliyorsunuz, büyük Türkiye Partisini kapattı. Ardından CHPden teklif aldı.
Bu teklifi değerlendirmesi gerektiğini yazmıştım ama kim bilir ne düşünerek ya da umarak partiler üstü kalacağını açıkladı.
Demek ki, kendimize değer atfetmeye devam ediyoruz ve teklifleri elimizin tersiyle iterek bir anlamda Beni keşfedecek yiğit henüz anasından doğmadı demiş oluyoruz...
Ben de diyorum ki, dakka bir gol bir, henüz boşa çıkar çıkmaz partiler üstü bir görüntü veren ve bunu da gözümüze sokan kıymetli Latif Abimiz, acaba Baykalın yakıştırdığı makama mı göz kırpıyor?
Neden olmasın?
Bundan sonra Cumhurbaşkanları halkoyuyla seçilecek.
Sosyal demokrat gönüllerde taht kurmayı başarmış ve Ergenekon soruşturmasına yönelttiği eleştirilerle ulusalcı cenahın hayranlığını kazanmış Latif Abi neden Cumhurbaşkanlığına adaylığını koymasın, neden seçilemesin, neden bizi şarabın tadından başka her şeyini bilen bir Cumhurbaşkanıyla tanıştırmasın.
İsterim...
Fakat benim istememle olmuyor. Önce aday gösterilmesi gerekiyor.
Bilebildiğim kadarıyla adaylık (prosedür değişmediyse tabii) 20 milletvekilinin imzasıyla mümkün olabiliyor.
Bu durumda CHPli 20 milletvekilinin imza vermesi gerekecek...
Ki, Baykal vaktiyle Ne aday arayıp duruyorsunuz? Abdüllatif Şener bu iş için biçilmiş kaftan demiş, bir tür meşrulaştırıcı rol ifa etmişti.
Baykaldan andaç bir aday olarak Latif Abiye olası bir CHP desteğini yadırgamamak lazım. Hatta böyle bir desteği özendirmek, CHPyi buna zorlamak lazım...
Partiler üstü kalacağını açıklayarak şık bir bitişe imza atan ve CHPnin samimi teklifini samimi bir üslupla reddeden Latif Abiden beklenen, gerçekten de partiler üstü konumunu sürdürmesi ve hiç değilse bunda 48 saat sebat etmesiydi.
Dayanamadı.
Önceki gün Kemalist Maocuların televizyon kanalına çıktı ve hükümete verdi veriştirdi...
Bunda bir beis yok.
İstediği gibi verip veriştirebilir... İstediği gibi eleştirebilir... İstediği suçlamaları yöneltebilir...
Fakat, eleştirilerde hakkaniyet çizgisi gözetilmeli.
Değil mi?
Hadi hakkaniyeti geçtik, insan hiç değilse biraz uyanık olmalı.
Bakıyoruz ve Latif Abinin eleştiri konusu yaptığı konuların, büyük oranda, kendisinin de bakanlık yaptığı dönemle ilgili olduğunu görüyoruz... Hani özelleştirme adı altında milli kaynaklarımız yabancılara peşkeş çekiliyordu, hani ErdoğanBOP Eşbaşkanıydı ve Büyük İsrailin kurulmasına öncülük ediyordu.
Dün böyle diyorlardı...
Bugün Erdoğan, tam tersine, İsraille ilişkileri bozmakla, Türkiyenin eksenini kaydırmakla, büyük müttefik ABDyi küstürmekle suçlanıyor ve Busha, Obamaya, şuna buna şekva mektupları yazılıyor.
Bunu CHPliler ve Latif Abinin çok sevdiği ulusalcılar yapıyor.
Erdoğan, Büyük İsrail Projesine mi hizmet ediyor, İsraille ilişkilerimizi mi bozuyor.
Hangisi doğru?
Birincisi doğruysa, Latif Abi de suçlu... Çünkü İsraille ilişkilerimizin en üst düzeyde olduğu dönemde Latif Abi hükümetin iki numaralı ismiydi ve bütün kararların altında imzası vardı.
İkincisi doğruysa, Latif Abi boş konuşuyor.
Şarabın tadından başka her şeyini bilen bir Cumhurbaşkanı isteriz ama boş konuşan bir Cumhurbaşkanı asla istemeyiz.
Benim notum şimdiden Otur... Sıfır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.