Türkiye-Suriye ilişkileri ve terör
Hiç şüphe yok ki son dönemde Türkiyede artan terör olaylarının önemli bir nedeni de Suriyenin örgüte verdiği destektir. Suriye neden terörü destekliyor diye sorduğumuzda ise cevap olarak aklımıza Türkiyenin Suriye politikası geliyor. Başka bir deyişle Suriyenin (ve İranın) PKKya verdiği destek Ankaranın Suriyede silahlı muhaliflere verdiği desteğin maliyeti olarak görülüyor. Bu da doğal olarak eleştiri oklarının Dışişleri Bakanı Davutoğluna ve dış politikamıza yönelmesine neden oluyor. Bir anlamda Türkiye Suriyede terörü destekliyor, Suriye de Türkiyede terörü destekliyor, demeye getiriliyor.
Eğer vaziyet buysa, o zaman Suriyenin 1970li yıllarda Türkiyede terörü desteklemesinin gerekçesi neydi? Neden Suriye Ermeni terör örgütleri ASALA ve JCAGı el altından destekledi? Neden 1970lerde sol örgütlerin Türkiyeye karşı kullandıkları lojistik üslerden biri de Suriyeydi?
Peki, 1980lerde ve 1990larda Suriye PKK teröristlerine neden kucak açtı? Aynı yıllarda her türlü terör örgütü nasıl oldu da Suriye tarafından korunup kollandı? O yıllarda da Türkiye Suriyeli silahlı muhalifleri mi destekliyordu? Yoksa o yıllarda Türkiye kim hangi terör örgütünü desteklerse desteklesin sineye mi çekiyordu?
Ya İrana ne demeli? Hadi diyelim ki İran bugünlerde Türkiyenin Suriye politikasına kızdığı için terörle dirsek temasına geçti, peki 1980 ve 1990lı yıllarda PKKya verdikleri desteğin nedeni neydi? 1980li yıllarda her vesile ile Türkiyeye rejim ihraç etme tehditleri, çeşitli terör gruplarıyla kurdukları yakın ilişkiler, bunların nedeni neydi? Neden İranda rejimler değişse de Tahran her zaman Kürt bölücü ve silahlı hareketlerini desteklemeyi gelenek haline getirmiştir? Şahın İsrail ile birlikte sürdürdüğü Irakı Kürtler üzerinden bölme planlarını 1979 Devriminden sonra mollalar neden devam ettirmişlerdir? Lübnanı hiç anlatmayayım, İran da, Suriye de Lübnanda benzeri terör karnelerine sahip değiller mi?
Teröre destek bir gelenek
Gördüğünüz gibi Suriye ve İran için terörü desteklemek yeni bir gelişme değildir. Ortada değişmez bir dış politika geleneği var. Burada yeni olan Türkiyenin Suriyedeki muhaliflere verdiği destektir. Türkiye ilk defa yakma canımı, yakarım canını demektedir.
Bu işi ilk olarak Türkiye de başlatmamıştır. Suriyede olaylar patlak verdiğinde Türkiye ile muhalifler arasındaki ilişkinin hiçbir silahlı boyutu bulunmuyordu. Hatta Türkiye yaklaşık 6 ay boyunca Beşar Esedi ikna etmeye, bir tür arabulucu rolü oynamaya çalıştı. Belki söylemi sertti, ancak sahada Türkiyenin bulunmadığı aşikârdı. Ancak Suriyede olaylar tırmandıkça Suriye-PKK ve İran-PKK bağlantısının kanıtları bir bir masalara düşmeye başlayınca Türkiyenin tavrı sertleşti. Türkiye PKK üzerinden kendisine yöneltilen saldırılara karşılık vermeye başladı.
Türkiyenin Suriyeye karşı sertleşmesinde bir diğer etken ise Esed Rejiminin Suriyede büyük kentleri bombalamaya başlamasıdır. Suriye sadece polisiye önlemlerle mücadelesini sürdürseydi, ayrım gözetmeksizin binlerce insanı, mahalleleri yok etmeye kalkmasaydı belki de Türkiye bu kadar rahat davranamazdı.
Sözün özü, Türkiyenin Suriye politikasını eleştirebilirsiniz, gereğinden fazla cesur da bulabilirsiniz. Ancak bu eleştirileri yaparken o rejimin yıllardır Türkiyede terörü desteklediğini, binlerce vatan evladının öldürülmesine neden olduğunu da unutmamanız gerekir. Elbette bizim de eksiklerimiz vardır, daha temkinli ve daha usta (smart) olmamız gereken yerler vardır. Ancak hırsızın da hiç mi suçu yoktur, a dostlar?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.