Sen ne zaman barışçı oldun aslan parçası?
Hatırlar mısınız, bilmem... Baba Bushun Saddamı dize getirme operasyonu sırasında, en heyecanlı kesimi Türk merkez medyası oluşturuyordu.
Her gün haritalarla çıktılar okurun karşısına...
İmha planları yayınladılar.
Saddamın bir fiskelik canı olduğunu tekrarlayıp durdular.
Bizim de savaşa katılmamız gerektiği yününde yüksek fikirler ileri sürdüler.
Savaşa katılırsak masada yerimiz olurmuş.
Petrol gelirlerinin en azından bir bölümü Türkiyeye akarmış...
Zaman büyük düşünme ve emperyal Türkiyeyi dosta düşmana gösterme zamanıymış.
Birinci Körfez Savaşı bitti, bu kez Çöl Ayısının kahramanlıklarını, Baba Bushun büyük vizyonunu okuduk.
Durmadılar.
Bu kez, Irakın ve Afganistanın işgaline destek çıktılar.
Birinci tezkereyi reddederek büyük müttefikin topraklarımıza konuşlanmasını engelleyen TBMMye şarladılar.
İlle savaşmalıydık...
İlle emperyal yüzümüzü göstermeliydik.
Mesela Kuzey Irakta bir aşiret reisi vardı... İsmi Barzaniydi.
Hemen ve derhal bu aşiret reisinin üzerine yürümeli, PKK terörüne lojistik sağlayan kıçı kırık peşmergeye haddini bildirmeliydik.
Böyle şeyler yazdılar...
Elbette haritalar, imha planları ve hedefi kör karanlıkta bile bulan akıllı bombaların tanıtım bilgileri eşliğinde.
Kendilerini akıl ve izana davet edenleri de, vatan haini, cumhuriyet düşmanı, korkak ilan ettiler.
Mesela bir Kardak krizi baş göstermişti Yunanistanla aramızda... Hemen kolları sıvamalı, Batı Trakyadan girip Atinadan çıkmalıydık, palikaryaya dersini vermeliydik...
Bulgaristan mı?
Dümdüz etmeliydik.
İran?
İran, Uğur Mumcu ve Çetin Emeçi öldürtmüştü, ülkemize İslam devrimi ihraç etmeye çalışıyordu, Kudüs Gecesi adı altında Türkiyeli şeriatçılara devrim provaları yaptırıyordu. Hemen harekete geçmeli, Molla rejimininicabına bakmalıydık.
Suriye mi?
Suriye, terörist başı Abdullah Öcalana ev sahipliği yapıyordu. Öcalanı Hafız Esaddan istemeliydik, vermiyorsa bu ülkeye savaş ilan etmeliydik.
Böyle şeyler...
Savaş çığırtkanlığında başı Doğan Medya Grubunun yayın organları çekiyordu elbette...
Üstelik bu uğurda yalan bilgi yayınlamaktan, gerçeği tersyüz etmekten, asparagas haber yapıp kafaları karıştırmaktan da çekinmiyorlardı ve utanmıyorlardı.
Bilumum Beyaz Türk ve Postalcı Kemalisttaifesi elbirliği etmiş, Türkiyeyi üzerine salacağı bir düşman arıyordu.
Şimdi mi?
Şimdi hepsi barışçı oldu.
Hepsi, laik liderBeşar Esada ve faşist Suriye rejimine kol kanat geriyor.
Biri, Hatay kampındaki cihadistler gibilerden bir şeyler yazmış... Bir köşe yazarı... Oturup Cihat nedir? Cihadist diye bir niteleme olabilir mi? Öğreneyim... Sonra kendime güldürmeyeyim... demiyor da, sanki Suriyeyle savaşa tutuşacakmışız gibi bol keseden barış nutukları atıyor.
Bir Doğan Medya Grubu müntesibi, evet...
Bir başka müntesip de, internetten Özgür Suriye Ordusunun adresini öğrenince çıldırmış. Meğer Esadı devirme planları Hatayda yapılıyormuş... Bu ne rezaletmiş!
Madem bu kadar barışçı ve hümanisttiniz, neden bu özelliğinizi İran ve Irak konusunda göstermediniz. İki körfez savaşında toplam 3 milyon sivil öldü. Bunların 1 milyonu çocuktu. Çıldırıp kendinizden geçmediniz. Vicdan körelmesi yaşadığınız için, kılınızı dahi kıpırdatmadınız.
Üstelik, Türkiyeyi Amerikanın yanında savaşa sokmak için, her türlü melameti sergilediniz.
Bu Baas aşkı da nerden çıktı?
Kimi kimden koruduğunuzu sanıyorsunuz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.