Boraltan Köprüsü faciası ve mülteciler
Sevgili dostlar, bu pazar çok hüzünlüyüm. Bir yandan Beytüşşebap'tan gelen şehit haberleri, bir yandan Afyon'da durup dururken kaybettiğimiz arslanlar gibi 25 Mehmetçik, bizi derin bir teessüre gark etti. Alçak, cani ve hain teröristlerin köşeye sıkışınca, Türkiye'nin düşmanlarının da taşeronluğunu yaparak arttırdıkları saldırılar devam ederken, Meclis Başkanı Cemil ÇİÇEK'in 'Millî Mutabakat' çağrısı cevapsız kaldı.
Ana Muhalefet Partisi ise bırakınız Millî Mutabakat'a müspet cevap vermeyi, Türkiye'nin geçmekte olduğu bu kritik dönemde âdeta Suriye'nin zalim yönetimini desteklercesine hiç sıkılmadan mülteci kamplarını karıştırmaya çalışıyor.
CHP'nin sicili kabarık
Efendim, Şeflik Dönemi CHP'si millî ve manevî hassasiyetlerimiz konusunda ne yazık ki son derece duyarsız ve tepkisiz kalmıştır. Bu CHP için, Türkiye dışında Türk yoktur ve İslâmiyet ise irtica ile aynı anlamdadır.
Tek Parti Dönemi'nde din ile irtica aynı görüldüğü için, bizi millet olarak birbirimize bağlayan en önemli bağ koparılmış ve başta Şeyh Said İsyanı olmak üzere Kürt isyanları bu yüzden çıkmıştır. CHP döneminde darağaçları kurulmuş ve mütedeyyin insanlar sırf inançlarından dolayı insafsızca katledilmişlerdir.
CHP'nin dış politikası da bir felâkettir. Her yıl zafer olarak kutlanan Lozan Antlaşması, Mîsâk-ı Millî'ye ters düşmüş; başta Musul, Kerkük, Halep, Batum ve Batı Trakya olmak üzere bin yıllık Türk yurtları elimizden çıkarılmıştır. Atatürk'ün Hatay mücadelesi mahfuz kalmak şartıyla, 1921'de Halep'in ve 1926'da Musul ile Kerkük'ün elimizden çıkması, Türkiye'ye çok pahalıya mal olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Ege Adaları Türkiye'ye verilmişken, Başbakan Şükrü Saraçoğlu'nun İstanköy'e Türk Bayrağı çektirmesine karşılık, Cumhurbaşkanı İnönü'nün bayrağı indirmesi ve Ege Adaları'nı geri vermesi başlı başına bir siyasî rezalettir.
Boraltan Köprüsü kepazeliği
Efendim, geçen gün CHP'nin mülteci kamplarını karıştırıp, kendisine siyasî malzeme yapmaya uğraşması üzerine Başbakan Erdoğan'ın, 'Boraltan Köprüsü Faciası'nı hatırlatması, içimde bir sızı olarak muhafaza ettiğim yaramı yeniden tazeledi.
Genç nesiller Boraltan Köprüsü Faciası'nı bilmezler. Aslında bu olay, Türkiye'de 1940'lı yıllarda uygulanan totaliter rejimin ne derece insanlık dışı olduğunu gösteren çok önemli bir delildir. 1944'te Komünist Rus Ordusu'ndan kaçan 146 Azerî Türkü Aras Nehri üzerindeki Boraltan Köprüsü'nden geçerek Türkiye'ye sığınmıştı. Karakol komutanı Ankara'ya durumu bildirdi. İltica eden Azerî Türkleri de onları bağırlarına basan Türkiye Türkleri de bu konuda ters bir cevap beklemiyorlardı. Ancak, konu Cumhurbaşkanı İnönü'ye intikâl edince, İnönü 'Türkiye dışında Türk yoktur' diyerek 146 Türk'ün derhal Ruslara teslim edilmelerini emretti. Ne yazık ki kardeşlerimiz Rus askerlerine teslim edildi. Onlar da hemen oracıkta, Türkiye Türkleri'nin gözleri önünde 146 Türk'ü şehit ettiler. Karakol komutanı, bu faciayı gördükten sonra dayanamayıp intihar etti.
CHP'nin yüzü karadır
Efendim, Millî Şef Dönemi'nin CHP'si bu insanlık dışı uygulamayı yaparken, merhum Özal, Halepçe'den kaçan yüzbinlerce Kürt ve Türkmen'e kucağını açmıştı. Şimdi de Başbakan Erdoğan, sayıları yüz bine yaklaşan Suriyeli Mülteci'ye memnuniyetle ev sahipliği yapıyor. Türk'ün efsanevî misafirperverliğini bir defa daha gösteriyor.
Boraltan Köprüsü Faciası'nın mirasçılarının, Hükûmet'in mülteci politikasına dil uzatmaya yüzü olamaz.
Not: Cephanelik olayı bir an önce aydınlatılmalı, ihmâli bulunanlar süratle tespit edilerek cezalandırılmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.