Haşimi'nin sırtında gerçekten idamlık giysi var...
Geçenlerde NTV'nin haber stüdyosunun kapısında Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi ile karşılaştım.
Ele sıkıştık, kendisine iyi şanslar diledim.
Bu dileğimin içeriğine gerçekten ihtiyacı vardı.
Çünkü o bir idam mahkûmuydu.
Irak'ta bir mahkeme gıyabında onun için idam kararı vermişti.
Haşimi idam kararı veren mahkemenin meşru olmadığını, kararın hukuki değil siyasi olduğunu, Başbakan Maliki'nin kendisini tasfiye etmek için yargıyı kullandığını medya organlarında anlatıyor.
Bütün bunları dinler ve Tarık Haşimi'yi izlerken, bizim Türkiye'de soyut kavramlar olarak algıladığımız durumların bu coğrafyada 21'inci yüzyılda somut olgulara dönüşebileceğini düşündüm.
Bizim seçilmiş yöneticilerden sık sık duymaya alıştığımız söylemi hatırlayın...
- Benim bir idamlık bir de bayramlık giysim var!
İdamlık giysisi de var
Bu söylemi Adnan Menderes'ten duymamıştık.
Ama idam edildi.
Daha sonra Turgut Özal'dan, son olarak da Tayyip Erdoğan'dan duyduk bu söylemi.
Tansu Çiller de "Türkiye'de her başbakanın önünde Menderes'in idam sehpasındaki görüntüsü vardır" benzeri sözler söylememiş miydi?
Haber stüdyosunun kapısında karşılaştığım Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi, takım elbisesinin altında idamlık giysisini de taşımaktaydı.
Burası Ortadoğu
Bizim Türkiye'de soyut bir söylem olarak algıladığımız durum, Tarık Haşimi için somut bir olguydu.
Varmak istediğim nokta şu.
Aklımızı başımıza toplayalım.
Çoğulcu ve özgürlükçü demokratik siyaset farklı olanların birlikte yaşamalarını sağlar.
Bu modelin kine, nefrete, şiddete ve kamplaşmalara tahammülü yoktur.
Çoğulcu ve özgürlükçü demokratik siyasetin sihri, seçimle gelenin seçimle gitmesinde gizlidir.
Hep aynı şeyi vurguluyorum.
Irak da, Suriye de Osmanlı vilayetleri...
Siyasi geleneklerimiz çok farklı değil.
Bizler tepişirken...
Irak'ta Başbakan Maliki, mezhebi kendisinden farklı olan Haşimi'yi idamla bertaraf etmeye çalışıyor.
Yakın geçmişte de Saddam aynı yöntemle siyaset etmez miydi Irak'ta?
Diyorum ki biz burada aklımızı başımıza toplayalım.
Seçimle gelenlerin ancak seçimle gidecekleri bir geleneği artık özümseyelim.
Siyaseten karşı olduklarımızı nefretimize hedef kılmayalım.
Irak'tan ve Suriye'den ders alalım.
Eski Osmanlı vilayetleri olan Mısır'dan ve Libya'dan da ders alalım.
Tutkularımızın ve saplantılarımızın dürtüsü ile aramızda tepişirken, kin ve nefret örgülü kamplaşmaları körüklerken, ülkenin kaderini de Ortadoğu siyasetine mahkûm etmeyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.