Hızlı adımlarla
Dünyada, bölgede, Türkiyede politik süreç hızlandı..
Bugün için bölgede en kritik sorun Suriye.
Suriye sorununun çözülmesi, bütün sorunların çözülmesi anlamına gelmiyor elbette. Ama Suriye sorunu bölgedeki sorunların çözümü için engel teşkil ediyor. Bölgede gündemin akışkanlığını sağlayan bir damar tıkanıklığı gibi.
Krizi uzun ömürlü kılmak için direnen iki ülke var: Rusya ve İran.
Krizden en çok yararlanan ülke ise İsrail..
Irak yönetimi yangına körükle gidiyor..
Suriye rejiminin düşmesi ile en çok kayba uğrayacak olan ülke İran ve İsrail. Biri müttefikini kaybetmiş olacak, diğeri çevresinin kuşatıldığını düşünecek..
PKK, krizi fırsata dönüştürme çabasında.. Suriye ve İsrail ikisi birden PKKya ellerinden gelen desteği veriyorlar. Hatta Suriye ve İsrail cephesi, Türkiyeye karşı örtülü bir savaş veriyor.. PKK da bu cephenin tetikçiliği rolünü üstlenmiş durumda..
Dün ABDden üst düzey askeri yetkililer Ankaradaydı.
Tabii ki gündem Suriye, PKK ve Iraktı.
Ankara, Washingtondan daha net bir tavır bekliyor..
Obamanın seçim başarısı, bölgedeki gelişmelere bağlı.
İsrail, İran ve bölgeye karşı ABDye emrivaki yapma çabasında.. İsrail yönetimi, ABD yönetiminin kendisi için savaşa girmesini istiyor adeta.. Amerikan yönetimi ise İsrailin tavrından rahatsız. Obama İsraili tatmin edemeyeceğinin farkında.. İsrailin taleplerine evet demenin Türkiyeyi, Mısırı, bütün İslam ülkelerini kaybetmek demek olduğunu biliyor.. Onun için ihtiyatlı bir politika izlemeye çalışıyor..
ABD, hem İsraili, hem de bölgedeki müttefiklerini kaybetmek istemez. Hele hele hem Türkiye ve hem de Mısırı karşısına almak istemez. Bu seçim öncesi tam bir felaket olur..
Türkiye, Kurban bayramından önce, kar-kış gelmeden, hem Suriye sorununu, hem de PKK sorununu çözmek istiyor.. Amerikalılar ise, hem Irak hem Kürtler, hem de Ön Asyadaki gelişmeler konusunda Türkiye ile bir ortak anlayış çerçevesi çizme çabasında..
Türkiyenin batı ile de böyle bir ortak anlayış çerçevesi sorunu var.. Başbakan Bosnada, Biz elli yıldır kapıdayız, Bosna Türkiyeden önce ABye girer derken aslında bu ortak anlayış konusuna bir gönderme yapıyordu sanki..
Türkiyenin ve batının korku ve umutları farklı.. İki farklı medeniyetin genlerinden kaynaklanan bir sorun var..
Öyle anlaşılıyor ki, batının İslam alerjisi, Siyonist ve faşist, egosantrik siyaset anlayışından kaynaklanıyor. İslami fobi de aynı gerçeklerden kaynaklanıyor..
Türkiyenin de, ABDnin ve ABnin de artık bir karar vermesi gerek..
Türkiye ve Mısıra rağmen batının bir politika geliştirmesi mümkün değil.. Batının başka bir alternatifi yok. Tek bir alternatifi var, o da nerede duracağı belli olmayan, bölgeden başlayıp dünyaya yayılacak bir savaş.
Bu savaş ilk önce de İsrailin sonu demek olur..
Sonuç: Bölgede siyaset tabii mecrasında devam edecekse, Suriyedeki tıkanıklığın giderilmesi gerek. Eş zamanlı olarak da PKKnın bitirilmesi gerekiyor.
Son günlerde Irak ve Suriye sınır bölgesine kaydırılan askerler Ankaradan emir bekliyorlar..
Kandil her an vurulabilir.. Fehman Hüseyin her an ölü ya da diri ele geçirilebilir..
Esad düşebilir ya da her an kaçabilir..
Bunun geri dönüşü yok..
Suriye sonrası İran ne yapacak merak ediyorum, doğrusu.. Ahmedinejad tekrar aday olmayacak. Yeni İran yönetimi kimlerden oluşacak ve nasıl bir politika değişikliğine gidecekler o da belli değil..
Suriye ve PKKnın akıbeti belli olduktan sonra Irak konusunda yeni bir süreç başlayacak. Belki de İranı ve mevcut Irak yönetimini en çok rahatsız eden durum da bu..
Bu süreçte PKKnın derin bağları da ortaya çıkabilir. MİTin faili meçhullerle ilgili TBMMye gönderdiği bilgiler, bu anlamda ilk işaret sayılabilir.
PKKnın saldırılarına hız vermesi de bu gerçeklerle ilgili..
Gelecek günler, önemli gelişmelere gebe.
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.