Kılıçdaroğlunun geç kalmış özür dileme girişimi
Tarihi ziyaret bugün gerçekleşiyor. Yani, dün gerçekleşti... Kemal Kılıçdaroğlu, merhum Başbakan Menderesin kabrini ziyaret etti. Yazıya erkenden teslim etmek zorunda olduğum için, Kılıçdaroğlunun kabir ziyareti çıkışında ne söylediğini, söylenenlere CHPlilerin nasıl tepki gösterdiğini öğrenemedim.
Şunu söyleyeyim:
Nerden bakarsanız bakın, önemli bir ziyarettir bu.
İktidara geldiklerinde darbelerle nasıl mücadele edilirmiş, bize gösterecek olan Kılıçdaroğlu, evet, mücadele gerektirecek yeni oluşumlar konusunda (Ergenekon, Balyoz vs...) eski CHP refleksleriyle hareket ediyor, Silivri edebiyatı yaparak CHPnin doktriner çizgisini koruduğunu anlatmaya (göstermeye) çalışıyor ama öte yandan yeni ve ezber bozan şeyler söylüyor.
Mesela, 27 Mayısın darbe olduğunu itiraf etmişti.
Ki, CHP tarihinde bir ilktir bu.
Hangi düzeyden ve müktesebattan gelirse gelsin, klasik CHPli kafası, 27 Mayısın devrim olduğunu, bu devrimle birlikte özgürlükçü anayasa sürecinin açıldığını söyleyecektir. Ve ilave edecektir: Tahkikat Komisyonuyla birlikte Menderes diktaya yönelmiştir. Ordu müdahale etmiş, devrimin önünü açmıştır.
Bu görüş değişmez.
Üstelik, entelektüel katkılarla zenginleşir...
Mustafa Armağan, birlikte hazırladığımız Tarihçe programında ilginç bir şey söyledi: Menderes, 24 anayasasına göre ülkeyi yönetmiştir... İnönü de 24 anayasasına göre yönetmiştir... İnönünün, bu anayasaya dayanarak kurduğu tek parti faşizmi sorun yapılmıyor ama İnönü totalitarizmiyle savaşan Menderesin icraatları tecziye nedeni sayılıyor. Menderesi asanlar, neden İnönü totalitarizmine itiraz etmediler?
Etmediler...
Çünkü darbeciler, referanslarını İnönüden, İnönünün Şartlar olgunlaşırsa, ihtilal meşru bir haktır sözünden alıyorlardı.
Darbeyle birlikte özgürlükçü anayasa sürecinin açıldığını söyleyen klasik CHPli kafası, ne hikmettir bilinmez, işbu özgürlükçü anayasanın korporatist bir anayasa olduğunu, vesayet rejimini kurumsallaştırdığını görmez, görmek istemez.
Bu cümleden olarak, yeni anayasa sürecini başlatanların giriştiği siyasi kıtalı (yani darbeyi ve idamları), genellikle sorgulama konusu yapmaz.
Kılıçdaroğlunun ziyareti, bu nedenle önemlidir.
Hem ezber bozan bir harekettir hem de geç kalmış bir özür dileme girişimidir...
Başka önemli çıkışları da oldu Kılıçdaroğlunun...
Sabahattin Alinin, CHP eliyle ortadan kaldırıldığını söyledi yahut bunu demeye getirdi.
Biliyoruz ki, entelijansiya, Sabahattin Alinin başına getirilenleri de, Nazım Hikmet ve Kemal Tahirin başına getirilenleri de muhafazakar sağın günahları arasında sıralar ve bu görüş hiç değişmez.
Kılıçdaroğlu bu ezberi de bozdu...
Bu örneklere bakarak, CHP kendini yeniden tahkim ediyor, darbelerle arasına mesafe koyuyor, eski CHP hastalıklarından arınıyor diyebilir miyiz?
Bunu diyemiyoruz...
Mütemadiyen ezber bozup duran Kılıçdaroğlu, sadece ezber bozduğuyla kalıyor.
Bunu parti politikalarına yansıtamıyor.
Menderesin kabrini ziyaret ederek yahut 27 Mayısa darbe diyerek, alıştığımız CHP kalıplarının dışına çıkan Kılıçdaroğlu, aynı cesareti Dersim konusunda sergileyememişti mesela.
Üstelik, Dersimde olanları devrimin koşulları içinde olağan karşılamak lazım diyerek, bu cesaretsizliğini taçlandırmıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.