Din istismarı
Mevcut anayasanın 24. maddesinin son fıkrası şöyle diyor:
'Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.'
Bu Türkçesi ve mantığı bozuk fıkra, eskiden bir de 163. madde diye meşhur olmuş ve canlar yakmıştır şu ceza maddesine konu olmuştu;
'Devletin sosyal ve ekonomik veya siyasi veya hukuki düzenini, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eylemek maksadıyla, dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan şeyleri alet ederek (...) propaganda yapan veya telkinde bulunan kimse, beş yıldan on yıla kadar hapisle cezalandırılır'.
163. madde kaldırıldı, darısı anayasanın yukarıda alıntılanan fıkrasının başına; o da yakında ?yeni bir demokratik anayasa yapılırsa- kaldırılacak.
Laikliği istismar eden, dine karşı bir din gibi kullanmak isteyen kesim, hem 163'ün kalkmasına razı değildi, hem de mezkür fıkranın kalkmasını istemezler. Ellerine fırsat geçse 163'ten daha beterini getirerek din hürriyeini, 'adı var kendi yok' durumuna götürürler.
İmam Hatip okulları, seçmeli dini dersler konularında yapılan değişiklikler ve yenilikler laikçileri rahatsız ettiği için yine bu meşhur 'istismar' maddesini gündeme soktular, ağızlarından düşürmüyorlar: Bu iktidar, İmam Hatip okullarının orta kısmına imkan tanımak, Din bilgisi, Kur'an-ı kerim ve Peygamberimizin (s.a.) hayatı derslerini okullara seçmeli olarak koymak suretiyle 'dini istismar' ediyormuş. Eskiden olsa hemen anayasa mahkemesine başvurur, düzenlemeyi iptal ettirirler, bununla da yetinmez, partinin kapatılması için dava açarlar, bunu da elde ederlerdi. Şimdi bu imkanları, halkın iradesiyle ellerinden alındı, bu yüzden 'istismar konusunu' yalnızca bir korkuluk olarak kullanıyor ve sık sık dile getiriyorlar.
Demokrasilerde siyasi partiler, halkın ihtiyaç ve daha ziyade isteklerini göz önüne alarak vaadlerde bulunurlar ve oy isterler. Eğer yeterli oyu alır da iktidara gelirlerse vaadlerini gerçekleştirmeye çalışırlar. Şu halde demokrasilerde bütün partiler istismar suçu/kusuru/ayıbı işliyorlar demektir; çünkü oy almak için konuşuyor, söz veriyor ve söylediklerini yapıyorlar. Yani maddi veya manevi bütün ihtiyaçlar ve istekler oy alabilmek için siyasi konuşmaların konusu oluyor ve yine oy alıp iktidarda kalmak için (istismar ederek) verilen sözler yerine getiriliyor! Şu mantığa bakın!
İşin hakikatine bakılacak olursa siyasi veya gayr-i siyasi bir şahıs, inandığı ve samimi olarak istediği bir şeyi dile getirir ve bunu yaparsa ona 'istismar ediyorsun' denemez. İnanmadığı ve istemediği halde sırf hedef kitleyi etkilemek ve onlardan almak istediğini alabilmek için söylüyor ve yapıyorsa burada istismar gerçekleşir.
'İktidar istismar ediyor' diyenlerin, parti mensuplarının beyin ve kalplerine girmeleri, samimi olup olmadıklarını orada görmeleri gerekiyor; bunu yapmadıkça istismardan söz edilemez, aksi halde bu kavram istismar edilmiş olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.