Balyozcular için Atlantik ötesi hayaller
Düşünüyorum da, Çetin Doğan ve arkadaşları nasıl kurtulur?
Damadı Danynin Atlantik ötesi çabaları da bir fayda sağlamadı..
Şimdi Dany oradan Çetin Doğan buradan dua mı ediyorlar, başka bir şey mi yapıyorlar, Obama Amerikan seçimleri sonucu Obama gider, Cumhuriyetçiler gelirse, Şahinler seçimi kazanırsa, yeniden İslama karşı havoc değil sopa politikası uygulamaya konulursa, o zaman belki bir umut..
Hani hep beklediler ki, ekonomik kriz olur. Halk sokağa çıkar, Siyaset kilitlenir, Terör yükselir, uluslararası ilişkiler çıkmaza girer, o zaman Ergenekonculara gün doğabilirdi.
PKKya güveniyorlardı ama olmadı.. CHPye güveniyorlardı, Kılıçdaroğlu avukatlıklarını üslendi ama tutmadı. STKlardan da bekledikleri destek gelmedi, Basından da! Sermaye de çarketti.. Beşli Çete filan da bu kez yoktu ortalıkta.
Oysa Brifinglenmiş yargıçlarına, gazetecilerine, STKlardaki dostlarına çok güveniyorlardı.
Muvazzafları ile emeklileri ile eski silah arkadaşlarından da bekledikleri destek gelmedi.. Encümen-i daniş bile toplanamaz hale geldi. Localardaki, Rotary Clublerdeki dostlarından, Briç partilerindeki oyun arkadaşlarından, hiç birinden bekledikleri ses gelmedi. Beklentilerinin çoğu gerçekleşmedi.. Bu işler böyledir paşam.. Ayakta iken elinizi öprenler, yorgunluk gösterip oturduğunuzda saldırırlar ve düştüğünüzde vururlar.
Zannettiler ki, İsrailli dostları, Avrupalı, Amerikalı dostları bir yolunu bulur kendilerine yardım eder..
Mavi Marmara, One minute bile o çevreleri umutlandırdı. İşte şimdi Erdoğanın işi bitti dediler. Ama yine olmadı.. Herkesin bir hesabı varsa Allahın da bir hesabı vardı..
Dostlarını gözlerinde çok büyütüyorlardı. Onlar her şeyi görür, bilir, dostlukları yüceltir, düşmanlıkları kahreder diye düşünüyorlardı. Onlara rağmen hiç kimse, hiç bir zaman, hiç bir şey yapamaz gibi düşünüyorlardı..
Masonlar, Komunistler.. diye başlayan söylevler, onları kendileri ile baş edilemeyecek bir güç olarak gösteriyordu. Hatta bu düşünce kalıplarını karşıtlarına bile ezberletmişlerdi bir şekilde.. Hani bir kurtarıcı bekler gibi beklediler son ana kadar. Kemalizm de kurtuluş umudunu canlı tutmaya yetmedi. Kemalistler de darmadağın oldular. Kavramları ve kurumları ile bir anda buharlaştılar.. O derin-gizli el gelip kendilerini kurtaracaktı.. Oysa bilmiyorlardı ki, bu işlerde dostluk ve vefa denen şeyin bir hükmü yoktur. Yarış atlarını vururlar. Onlardan sütçü beygiri de olmaz.. Kaldı ki, bunlar değil mi, efendilerinin iradesine karşı çıkarak kafa tuttular.
Ülkelerin sınırları, rejimleri ve yönetimleri değişecekti. Eski hal muhaldi artık. Eski elbiseler yama tutmuyordu.. Yeni ittifaklar kurmak gerekiyordu.. Laikçi, solcu, alevi, PKKlı Kürt dostların yerine, ılımlı İslamcı, liberallere destek verilecekti.. Asker değil STKlar öne geçecekti. Akıntıya kürek çekmekten söz etmiyorum, sadece kendilerini eğiten, örgütleyen güçlerin niyetlerinden söz ediyorum.. Çoğunluk değil çoğulculuk, ulus değil halk, emek değil sermaye, öne geçecekti. Bilgi toplumu, evrensel değerleri, insan hakları ana gündem olacaktı.. Kamuoyu ve piyasa otoritenin yerini alacaktı.
Bizimkiler zamanın nabzını iyi tutamadılar ve sonunda işmardan da anlamayınca, ve hele bir de kafa tutmaya, akıllarına göre, ustalarından öğrendiklerini, ustalarına rağmen uygulamaya koymaya kalkınca olan oldu.. İnternetin gücünü hesaba katamadılar. Genç sivillerin genç subaylardan daha güçlü olabileceğini düşünemediler.. Olan oldu.. Şimdi İslama karşı sopa politikasını savunan siyonist lobinin şahinleri ABDde iktidar olursa, Türkiyede rüzgar tersine döner mi? Hiç sanmam.. Kaldı ki, Cumhuriyetçilerin iktidara gelmeleri zor. Gelse de, Türkiyede radikal bir değişiklik olacağını sanmıyorum. Belki hocaefendi Türkiyeye döner o kadar!
Kaldı ki, o günden bu güne köprünün altından çok sular aktı.. Cumhuriyetçiler de akıllanmışlardır. Durum dururken kaybeden, dışlanan, toplumsal tabanı olmayan bir topluluğa niye sahip çıksınlar. O zaman ne yapmaları gerek.. Belki susmaları, eğer hala öfkeleri akıllarını baskılamıyorsa, özür dilemeleri. Toplumun vicdanına sığınmaları ve bu işler daha fazla gündemde kalmasına mani olacak, bu konuyu tartışma gündeminden çıkartacak ne varsa onu yapmalılar. Hele meydan okuma, inkar, boykot gibi şeyler asla!
Bir de dostlarını bir gözden geçirmeleri gerek.. Bu günki İstanbul Barosu ya da CHP ve malum çevrelerle gidecekleri yer yok. Kılavuzu bunlarsa varacakları yer de burasıdır.
Birilerinin bunlara dünyadaki değişimi anlatması lazım. Bu adamlar bir hayal dünyasında yaşıyorlar.. Keşke Biz nerede yanlış yaptık diye düşünseler bir nebze. Erdoğan ve AK Partiye kızacaklarına arzı ihlas ettikleri mahfillere bir baksalar..
Öyle anlaşılıyor ki, birileri kendilerini kullandı ve tarihin çöplüğüne fırlattı attı. Bu son, şimdi yeni müttefikleri için bir ders olmalı..
Çetin Doğanın ham hayalleri, maceracı savunma stratejisi açıklanan kararla iflas etti..
Çetin Doğan mı yabancı dostlarını yanılttı, yabancılar mı Çetin Doğanı bilmiyorum ama uyguladıkları keskin sirke politikası sonuçta küpüne zarar verdi, geri tepti.
Ne diyelim, kendi düşen ağlamaz.. Kendileri etti ve kendileri buldu.. Hani cezaları bu kadarla kalsa iyi, eğer daha fazla inatlaşacak olurlarsa, tek sabıkaları Balyoz değil.. 28 Şubat sürecinde olup bitenlere daha sıra gelmedi.. Daha başka işler de var.. Ama paşa gönülleri bilir.. Bu dünya etme bulma dünyasıdır. Ne demişler: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!
Şimdi bu yargıdan şikayet ediyorlar da, dünki yargılamaları hiç mi hatırlamıyorlar.. Hatırlatayım, benim, Çetin Doğanın hem müşteki ve hem de 1. Ordu Komutanı olarak başında olduğu 6. Kolordu askeri mahkemesinde yargılandığım dava hala AİHM gündeminde.. Başkalarının gözünde çöp arayanların kendi gözündeki merteği bir yere saklaması gerek, ama korkarım bu mızrağı çuvala saklamak kolay olmayacak. Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.