İşin esrarı Her işin bir sırrı vardır..
Esrar dünyası ise sırlarla doludur. Onun için o bitkiye esrar adı verilir..
Bu iş bizde çok eskilere dayanır. Hatta Haşhaşiler diye bir hareket de vardı. Haşhaşiler, Hasan Sabbahın 1090 yılında Alamut Kalesini almasıyla kurumsallaşmış ve Selçuklularla boy ölçüşmeye kadar da işi vardırmışlardı.. Aslında Afyon çiçeği aşağı Mezopotamyada M.Ö 3400 yılından beri yetiştirilmektedir.. Günümüzde Afyonun küspesinden ve yağından yararlanılır. Afyon Alkoloid fabrikası bir dönem ABD ile aramızda ciddi sorunlara yol açmıştı.. Yani bu konu öteden beri başımızın belasıdır.. Bilindiği kadarı ile de 5500 yıldır bu bölgede yetiştirilir.
Türkiyede Haşhaş/Eroin üretimi, ilaç endüstrisi için devlet kontrolünde yapılır.. Afyonun adı onun için Afyondur.. Çünki Afyon tarımı Afyon yöresinde yapılır..
Eskiden yaygın olarak bir de Tütün üretimi vardı. Elhamdülillah ondan kurtuluyoruz..
Türkiyede esrar kaçak olarak üretilir.. Eroin ise Afganistan üzerinden İran yolu ile, Türkiye ya da Irak-Suriye üzerinden Avrupaya geçer..
Afyon sakızı Türkiyede işlenir ve toz halinde Avrupaya geçer..
İşin ilginç yanı, Afganistan ve Irak Amerikanın kontrolünde. İngilizler de orada. Peki nasıl oluyor da bu eroin Afganistandan İrana, oradan Türkiyeye ve Iraka girebiliyor?
Hemen söyleyeyim, İranda ciddi bir uyuşturucu mafiası var. İdam filan kar etmiyor ve İranda gençler arasında uyuşturucu ciddi bir sorun.. Yani Eroinin İrana girişi bir soğuk harp yöntemi.. İranın durumu bu açıdan Türkiyeden daha kötü.. Uyuşturucu bizden daha ucuz İranda ve isteyen için mala ulaşmak daha kolay, cezalar daha ağır da olsa!
Türkiye ve İran arasında sorun yaşansa da İran Mafiası ile Türk Mafiası can ciğer kuzu sarması.. İrandan Türkiyeye ciddi bir kara para girişi de var zaten. Yani iki ülke arasındaki kayıt dışı iş ilişkileri, kayıt altındakinden daha az değil.. İran da Azeri gardaşlar eyi çalışıyor..
İrandaki gençliğin durumu, özellikle de alkol, uyuşturucu ve fuhuş konusunda bizden iyi değil.
Türkiyeye giren eroin, 28 Şubat döneminde Türkiyeden Avrupaya geçişte, bazı durumlarda askeri helikopterlerle bile taşındığı olmuş.. Polis araçları ile, ambulansla, şehid cenazesinin tabutunda.. Yeter ki komisyonunu ver.. O günlerden geliyoruz ve o kadroların çoğu hala işlerinin başında, koltuklarında oturuyor.
Kısmetim olayında ortaya çıktı, uyuşturucu yüklü gemiye sahil muhafaza eskortluk yapıyor, var mı böyle bir şey.. İtalyaya NATO tatbikatına giden denizaltı ile eroin taşımışlar..
Koç Müzesindeki denizaltıya öğrencilerin ziyareti sırasında patlatılmak üzere bomba yerleştirenler bunu da yaparlar..
Geçen gün Zaman gazetesi Diyarbakır-Bingöl arasındaki kırsal bölgede uçsuz bucaksız Kenevir tarlaları ile dolu olduğunu yazıyordu..
Bu meret bir haftada ekilip hasat edilmiyor.. O tarlaların sahipleri de belli.. İHAlarımız var, uydularımız var, Blivanis vadisinde irticacı avcılığına çıkanlar savaş uçakları ile gözetleme yaparlarken, binlerce dönümlük esrar tarlalarını görmedim, duymadım, bilmiyorum diyebilirler mi?
Marul tarlaları mı onlar!.
Bu esrarların parasının nereye gittiği belli. 500 ton işlenmiş esrardan söz ediliyor. Bunları bavulla taşımıyorlar herhalde.. Nerede stoklanıyor bunlar, nasıl taşınıyor, kimler alıyor ve nasıl dağıtılıyor. Tamam orada bu işler oluyor da, bunlar büyük şehirlerde piyasaya arzediliyor. Bu kadar mal büyük şehirlere getirilip dağıtılırken nasıl kimse görmüyor.
MİT ne yapıyor, emniyet istihbaratı ne yapıyor, Narkotik şube ne yapıyor?
FBI uyuşturucu ile uluslararası mücadele bahanesi ile geldi Türkiyeye, onlar da mı görmüyor, duymuyor, bilmiyorlar..
Bu işin arkasında devletin içinde birileri olmadan bu işler olmaz. Bu işin bir de uluslararası arka planı olmalı.. Çünki bu malların bir kısmı da yurt dışına gidiyor.
Yurt dışına çıkış kanalları belli. Hava, kara, deniz ve demiryolu.. O zaman gümrük kapıları, havaalanları, limanların control altına alınması lazım..
Ve tabi ciddi bir istihbarat faaliyeti gerekli.
Mesela Bulgaristan bu işin neresinde. Bulgar Mafyası bu konuda deneyimli. Derin bağları var.. Bulgar Mafiyası Rus Mafiası ile birlikte çalışıyor.. Ermeni Mafiası, Yunan Mafiası da işin içinde.. PKK zaten işin içinde de, Muhaberat da bu işin içinde, Lübnan da. Bunlar işin içinde olur da MOSSAD olmaz olur mu?
Uyuşturucu gençliğimizi mahvediyor, aynı zamanda bu kappa para teröre giderek karşılığını bir de kan olarak ödüyoruz. Üretici ise bu gayri ahlaki servetini, fuhuşta, batak işlerde değerlendiriyor. Yani uyuşturucu başka felaketleri de tetikliyor beraberinde..
Bu iş halkın duyarlılığından önce devletin konunun üzerine gitmesi ile çözülebilecek bir iş olarak önümüzde duruyor.
Siyasiler ve bürokratlar, sadece yaptıklarının değil, yapmaları gerekirken yapmadıklarının da hesabını verecekler. Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.