Kurban Bayramı
Sene içindeki iki mübarek dînî bayramdan birisi olan Kurban Bayramını çok şükür idrak etmiş bulunuyoruz. Hac ve Kurban kesimi gibi, İslâmın şiârından iki mühim vecibeyi bünyesinde barındıran bu kutlu bayramın hayırlı ve mübarek olmasını temenni ediyorum.
Bu günler ve bu günlerde huzura yükselen dua ve ibadetler hürmetine, Mevlâ bizleri üzecek her türlü belâ,musibet,trafik kazaları ve terörden muhafaza buyursun. Yüce Rabbimiz bayramın ruhuna uygun şekilde; sevgi, saygı, birlik, kardeşlik ve huzur içinde güzel bir bayram yaşamayı nasip etsin.
Bilindiği üzere; bayram bir sevinç, ferah ve kaynaşma günü demektir. Tebrikleşmeler, ziyaretler, barış ve kucaklaşmalar bayramın en önemli özelliği ve güzelliğidir.
Bayram günleri erken kalkmak, duş almak, güzel kokular sürünmek, en güzel kıyafetleri giymek, karşılaştığı kimselere güler yüzlü olmak, mümkün olduğunca hediyeleşmek, çocukları ve fakirleri sevindirmek müstehabtır.
Dördüncü gün ikindi namazına kadar her namazın farzından sonra teşrik tekbiri getirmek vaciptir. Bayram gecelerini de zikir, dua ve ibadetle ihya etmek gerekir. Özellikle bayramı tatil olarak değerlendirmek isteyen kardeşlerimiz bu noktaya çok dikkat etmelidirler.
Hz.Peygamberimiz (s.a.v.) Medineye hicret ettiğinde, oradaki halkın cahiliye döneminden kalma iki bayramı olduğunu öğrenince, onlara şöyle buyurmuştu: Allâhü Teâlâ size o iki bayrama bedel, onlardan daha hayırlı iki bayram günü ihsan buyurmuştur. Birisi Ramazan, diğeri de Kurban bayramı günleridir.
İdrak etmiş olduğumuz Kurban Bayramı, İslâm ümmetine Cenab-ı Hakkın bir lütfu ve ihsanı olduğuna göre; ümidimiz ve niyazımız odur ki; bu bayram Müslümanların uyanışına ve yaralarını sarıp kardeşçe kucaklaşmalarına vesile olsun.
Bayramlarda müminler arasında artan muhabbetle kardeşlik duyguları, yeri-göğü inleten tekbir sedaları arasında kılınan bayram namazları, temiz kalplerden yükselen samimî duâlar ve gönülden coşup gelen musafahalar öyle azametli ve muhteşem bir manzara arzeder ki, Rahmet-i ilâhi coşar bayramda umumî aff ilan edilir.
Kurban Bayramında, kıblesi Kabe olan herkesin yüreği, İsmâilî bir itâat ile İbrahimî bir sadâkatin lezzetini bir arada yaşar. Müminler, Bayram vesîlesi olarak Hz.Peygamberimize ikram edilen Kevsere kavuşmak ve kana kana içmek ümidiyle, Rabbine şükür için bayram namazı kılar, kurban keserler.
Kesilen kurbanların eti ve kanı ilâhî huzura elbette yükselmez. Ancak kurban sahibinin ihlas ve ittika içinde düzgün bir niyetle Rabbisine yönelişi Allahın rızasını celbeder ve uğrunda kesilen kurbanı sahibinin kusurlarına bedel olarak kabul eder. Böyle bir halis niyetle kurban kesenler inşaallah korktuklarından emin, umduklarına nâil olurlar.
Kurban etleri, deri ve sair bölümlerinin muhtaçlara, özellikle ilim-irfan müesseselerindeki imanlı gençlere ikram edilerek, onların hayır duasının alınması gerekir. Zaten bu tip hayır kurumlarının idamesi Müslümanların desteğiyle mümkündür.
Tabii ki, içimizi sızlatan, bizi yaralayan maddî ve mânevî sıkıntı ve ıztıraplarımız vardır. Bayramlarda bile sevinemez, tebessüm edemez olduk. Bizzat kardeşleri tarafından çeşitli hile ve tuzaklarla kuyuya atılan Hz.Yusuf gibi imtihana tabi tutulanlarımız var. Evlat acısıyla yanıp tutuşan ve günlerce gözyaşı döken Hz.Yâkup misali dert küpü olanlarımız var. Mensubu olduğu kardeşleri tarafından yargısız infaza uğrayarak düşman muamelesi gören sadık muvahhidler var.
Evet bizler bugün Yûsufumuzu, yuvamızı, yurdumuzu kaybetmiş olabiliriz. Elbette bunun bir hikmeti, maslahatı vardır. Lâkin kâmil Müminler, her zaman ümitvâr olmalıdır. Hiçbir zaman ve zeminde yese düşmemek lazım. Sıkıntılı ve zor zamanlarımızda Rabbimize iltica etmeli, şikâyetimizi ona havale etmeliyiz.
Bayramın huzur, barış ve güzelliklerle dolu geçmesi dileğiyle, bayramınızı tebrik ederim. Kurbanlarınız makbul olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.