Baastan önce İslâmcı muhalefetin tasfiyesi
ABDnin Suriye politikasını idrak edememiş olanlara Dışişleri Bakanı Clinton, birkaç gün önce Zagrebden şöyle seslendi: Suriye devrimini kaçırmak/çalmak isteyen aşırı grupların çabalarına kuvvetle karşı duracağını gösterecek bir muhalefete ihtiyaç var.
ABD, Esed/Baas rejiminden hiç hazzetmediğini, fakat kendi kriterlerine uygun/uyumlu olmayan bir muhalefet tarafından devrilmesine de müsaade etmeyeceğini daha açık nasıl deklare edebilirdi ki?
Tunus ve Mısırda başlayıp Libya ve Suriyede en kanlı şekliyle sahnelenen süreç, despotik iktidarlara karşı ayaklanan Müslüman halkların kendi iradelerini sahaya sürmesinden daha temel bir dinamiğe yaslanmıyordu.
Muhalefet, Laik ve İşbirlikçiyse Makbuldür!
ABD ve ABnin Müslüman Kardeşler üzerinden yeni bir Ortadoğu inşa edeceği söylemi sadece Ortodoks sol-sosyalist, Kemalist veya ulusalcılar arasında geçerli bir tez olsa fazla bir sorun yok. Hemen her gelişmeyi Batılı başkentlerde hazırlanan plan ve projelerle izah etme hastalığı maalesef İslâmî kesimlere öncülük etme iddiasındaki aydın-entelektüeller arasında da fazlasıyla itibar görüyor. Tabii ki burada ince bir ayrıntıyı, İranın entelektüel faaliyetler üzerinde nasıl bir nüfuz alanı oluşturduğunu gözlerden kaçırmamak gerekiyor.
Clintonın Artık Suriye Milli Meclisi (SMM) muhalefetin temsilcisi olarak görülemez cümlesini kurduğu saatlerde İstanbulda SMM ile Özgür Suriye Ordusu temsilcileri toplantı halindeydi. Aşırı unsurlardan arındırılmış bir muhalefet yapılanması için SMMnin feshedilmesi çağrısı yapan ABD, Katarda yeni bir oluşum için hazırlıklara çoktan girişmişti bile. Sadece Suriyedeki İslâmcı muhalefetinin değil, aynı zamanda AK Parti Hükümetinin de Suriyeye ilişkin ABD eliyle defterini düren bu çıkış Esed-Baas lobisinin ağzından salyalar akıttı.
Baas/Esed cuntasının 50 yıldır işlediği katliam ve tecavüzlere karşı ayaklanan Müslüman halkın Suriyede iktidar olabilmesi için İran ve Rusya kadar ABDyi de ikna etmek gibi imkânsız bir işe girişmesi gerekiyormuş.
Gayet iyi anlaşıldığı üzere İranın aynı anda iki büyük şeytanla, ABD ve Rusyayla mutabakat edebileceği en önemli mesele Suriyedeki Esed/Baas iktidarıdır.
Suriyede 20 aydır akıtılan kanların, girişilen tecavüzlerin, depremden beter yıkımların İran ve Rusyanın Esed/Baas mutabakatından ibaret olmadığı aşikâr. ABDnin de İran-Rusya siyasetiyle paralelleşerek Esed rejimi muhalefetini İslâmcı karakterinden dolayı tasfiye etmek üzere seferber olduğu tartışma götürmez.
Kafası karışıkların dışında Suriyedeki İslâmcı muhalefeti kirletmek ve itibarsızlaştırmak üzere çok sayıda nüfuz casusunun da seferber olup İran-Rusya cephesi ve ABDnin Esed/Baas ittifakını gözlerden kaçırmaya çalıştığı biliniyor. Sürecin başından itibaren Suriyede yaşananlara dair dezenformasyon üreterek, İhvan-ı Müslimin, Selefiler, Vehhabiler, Çeçen savaşçıların CIA-ABD eliyle silahlandırıldığı üzerine yazılar kaleme alan Fehim Taştekin, AK Parti hükümeti ve İslâmcı muhalefetin düştüğü ofsaytı şöyle anlatıyor: ABD Suriyede bir rejim değişikliğine hazır değil ve zaman kazanmak istiyor. Esed rejimiyle pazarlık yapabilecek yeni bir yapı ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Rusya, İran ve ABDnin Ortak Rüyası
Esed rejimiyle pazarlık yapabilecek bir muhalefet rüyası sadece Rusya-İran ve içerideki bilumum ulusalcı-sosyalist-İrancı unsurun değil, ABDnin de mecbur kaldığı bir Suriye rüyasıdır. Katledilen, tecavüze maruz kalan, topraklarından sökülüp atılan, evleri başlarına yıkılan milyonlarca insanın maruz kaldığı zulmün bileşenleri bütün dünyayı Esedin Suriyesi rüyasına mahkûm etmek için bu kadar entrika çeviriyorlar.
Hillary Clinton, ABD adına Suriyedeki toplumu, muhalif siyasi ve askeri kadroları parmağında oynatamamanın verdiği telaşla yenir muhalefet merkezi inşa etmenin peşinde. Laik ve batıyla uyumlu bir muhalefet içerisinde iyiden iyiye zayıflatılmış renklerden biri olarak İslâmcıların da bu yapı içinde yer almasına razı.
Esed/Baas rejimine muhalefet edenleri çokça söylendiği üzere ılımlı-işbirlikçi değil, tersine aşırı İslâmcı buluyor. Clinton, Suriyede devrim sürecini 20 aydır ayakta tutmaya çalışan ve bunun için ağır bedeller ödeyen İslâmî hareketleri devrimi çalmakla suçluyor.
İslâmcı unsurların ekarte edildiği, laikleştirilmiş Arap ve Kürt unsurların egemen kılındığı bir süreci ikame etmeden ABDnin Suriyede rejim değişikliği için bir tek adım atması mümkün değildir.
AK Parti hükümetinin İslâmcı muhalefetle paralelleşen Suriye politikası sadece Esede yapışan Rusya-İran cephesiyle değil, aynı sebeple Esede muhalefet eden ABDyle de ayrışmakta ve çatışmaktadır. Hiç kimse sıkıntı yapmasın: Suriye muhalefeti ve ona sahip çıkanlar değil, asıl olarak Esed/Baas rejiminin bekası için çalışanlar emperyalizmin işbirlikçisidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.