Endülüsün yas rengi!
Şimdi Ebu Abdullah Muhammed b. Ali es-Sagîr desem çoğunuzun zihninde bir şey canlanmayacak, biliyorum. Boabdil desem de durum değişmeyecek.
Gırnata, Endülüste son kale
Gırnata düştükten sonra İslâmın bu coğrafyadaki tarihi resmen sona erer. Âdeta sekiz asır boşa yaşanmış gibi olur. Son Beni Ahmer (veya Nasrî) hükümdarının adı Ebu Abdullah Muhammeddir. İspanyollar ise ona Boabdil derler.
İşte Mehmet Âkifin Balkan Harbinin acılı günlerinde hatırlayıp, şiirinde zikrettiği bu gafil sultan oğludur:
Endülüs tâcı elinden alınan bahtı kara,
Savuşurken, o güzel mülkü verip ağyâra,
Tırmanır bir kayanın sırtına, etrafa bakar.
Bırakıp çıktığı cennet gibi zümrüt ovalar,
Başlar ağlatmaya bîçâreyi hüngür hüngür!
Karşıdan vâlide sultan bunu pek haklı görür,
Der ki: Çarpışmadın erkek gibi düşmanlarla;
Şimdi, hiç yoksa, kadınlar gibi olsun ağla.
Babasına ağır vergilerden ötürü isyan etmeyi bilen bu sagir, yani küçük hükümdar, Kastilya Kraliçesi İzabel ile Aragon kıralı 2. Ferdinandla baş edemez. Bu ikilinin, yani İzabel ile Ferdinandın evliliği, İspanya tarihinin dönüm noktasıdır.
Neden İspanyada veya Endülüsteyiz? Bu sırf turistik bir gezi mi? Yoksa, sanat ve kültür aşkıyla, tarih sevgisiyle yapılan bir seyahatten mi ibaret? Bu düşüncelerle boğuşurken, Endülüs tarihi ile ilgili bir hayli kitap karıştırdım.
Tarık Bin Ziyad, miladi 711de gemileri yakmış. Endülüs tarihi böylece başlamış. Yani 1301 yıl önce. Gırnata 712de fethedilmiş, bu hesapça biz bu fethin 1300. Yılını kutlamak için bu şehirde bulunmuş olmalıyız!
Endülüs neden inkiraz etti? Biraz okuyunca, İslâmın men ettiği, kabilecilik, kavimcilik bahsinin göbeğinde buluyorsunuz kendinizi. Emevilerin mevalî siyaseti burada da uygulandı. Yani kabilelerini, Arapları üstün tutma, değerlerini küçük hatta köle olarak görme anlayışı.
Bütün Endülüs tarihi Şamlılarla Yemenlilerin, Berberilerle Müvellidunların iktidar mücadelesi tarihi olarak okunabilir. Otorite parçalanması, ki mülküt-tavaif olarak adlandırılır, o muhteşem medeniyetin sonunu getirir. Emevilerin kavimci tutumları Türkistanda da olumsuz tesirlere yol açmış ve bu yüzden Türkler Emevî saltanatının yıkılmasından sonra müslümanlığa yönelmişlerdir.
Müvellidun, yerli müslümanlar demek. Bir de müstaribun var. Onlar da yerli hıristiyanlar. Zaman zaman müstaribun ile müvellidun birleşerek Emevilere karşı savaşıyor. Neredeyse iki yüz yıl süren bu çatışma, 912de 3. Abdurahmanın saltanatı ile sona erdirilebiliyor. 11. asırda, Endülüs Emevi halifesi Muhammed el mehdi Berberileri düşman ilan ediyor. Onlarda da hanedandan Süleyman el Müstaini destekliyorlar
Alparslanın1071 Malazgirt zaferi, Gırnatanın en parlak dönemi olan Zirî hükümdarı Habbusun dönemi. Elhamra tepesinde el Kasabatül-kadime denilen hükümdarlık şehrinin inşasına o zaman başlanıyor.
1090da Murabıtlar Gırnatayı ele geçiriyor ve Zirî dönemini bitiyor. Murabıtların hükümdarı Merakeşde (Fas) oturuyor, Gırnata onun gönderdiği valiler tarafından yönetiliyor. 1238de Muhammed Yusuf b. Nasr ile iki buçuk asırlık Nasriye (Beni Ahmer) devri başlıyor. Elhamra sarayı yapılıyor.
1492da Ebul hasan Ali bin Sadin kardeşi ve oğlu müstakillik ilan ediyor. Ebu Abdullah (Boabdil) babasını karşı vergi isyanı başlatıyor, Gırnatayı ele geçiriyor. Bu sırada Elhamra sarayının suları uyusa da, uyumayanlar var! Aragon kıralı Ferdinand Kastilya kıraliçesi İzabelle evleniyor. Bu güçbirliğinden sona Boabdilden Gırnatayı teslim etmesi isteniyor. Reddedince kuşatma başlıyor. Altı ay sonra direnç kırılıyor. Halkın canına, malına ve dinine dokunulmaması şartı ile şehir teslim ediliyor. (Sagîr, yahudiler için de aynı şartları koşmuştur). 2 Ocak 1492de Hıristiyan ordusu şehre giriyor. 520 yıl önce
(Yoksa biz bu yıldönümü için mi Endülüsteyiz?)
Halkın bir kısmı hemen göçüyor, Gırnataya terk ediyor. Önemli bir kısmı da Hıristiyan hükümdarların sözünü tutacağını sanarak kalıyor
1499da zorla hırıstiyanlaştırma faaliyeti başlatılıyor. Halkın dinî bilgi kaynakları olan kitaplar şehrin meydanında yakılarak imha ediliyor. (Medenî Avrupanın kaçıncı kitap yakma bayramı bu?)
Elhamra sarayının karşısındaki tepede, Beyyazin (el-Bayzın)de camiler kiliseye çevriliyor. Halk ayaklanıyor
İsyan bastırılıyor, hıristiyanlığı kabul edenler bağışlanıyor...1502de o güne kadar Hıristiyan olmayanların ülkeyi terk etmesi emrediliyor. (İşte bir yıldönümü daha!) Göçün şartları zor olduğundan halkın bir çoğu hıristiyanlığı kabul ediyor. Bu zorunlu hıristiyanlığı takip için Engizisyon mahkemesi kuruluyor. (Kurtubada Engizisyon müzesi var. O sıralar Avrupanın icatcı zekâsının nasıl parlak ürünler ortaya çıkardığı görülmeye değer olsa da, insanın içi kaldırmıyor). Dönme müslümanların son isyanı 1570de. Bunun ardından sürgün var
Elhamra sarayı, kızıl saray. İnşaat harcındaki kızıla çalan renk
Yaprakların sararmadan sonraki safhası
İslâm sanatının günümüze entikal edebilmiş en güzel ve muhteşem örneklerinden biri, Elhamra sarayı ve onun yazlık bölümü olan Cennetül-ârifin. Külliye bir buçuk asırda tamamlanıyor. 15. asrın ilk yarısında son şeklini alıyor.
El Bayzın tepesindeyiz, Elhamra sarayı en güzel buradan görülüyor. Bir resim ki, günün her saatinde güzel
Burası ağlama tepesi ve Endülüste matem renginin beyaz olduğunu hatırlıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.