Çamlıcada yedi minare!
Yüreğim dolu yâre!
O meşhur türküde Bitlisin beş minaresinin zikredilmesi, sırf bu sözü söyleyebilmek içindir, diye düşünürüm
Yâreye kafiye minare. Bu sahipsiz, yani anonim türkünün şairi sözü münasip düşürmüştür; özü, mânayı çok fazla dert etmemiş olabilir... Yani minare ile yârenin bir alâkası yoktur muhtemelen. Ama şimdi minare ile yâre sadece kafiye aşkına bir arada bulunmuyor!
Çamlıca Camii Şerifi projesinin sonuçları açıklandı. Birinci yok. Uygulanacak projenin resimleri de basına yansıdı. Proje sahibi hanımefendiler de bir şeyler söylediler.
Çamlıcaya, devasa bir cami yapılacak
Projesini hem de mütesettir iki hanımefendi çizmiş. Sevinmeli miyiz? Elbette bunlar sevinilecek şeyler. Fakat, âfâkî bir sevince razı olmamalıyız. Sevincimizi derinden hissetmeliyiz.
Türkiyede İslâmiyet varlığını güçlü şekilde sürdürüyor. Bu topraklara kimlik veren eserlerini de vermeye devam ediyor. Çamlıca Camii, yüzyılımızdan, bizim zamanımızdan asırlar sonrasına kalacak güzel bir mimarî örneği
Bu son cümleyi göğsümüzü gere gere söyleyebiliyorsak, sevincimizi derinleştirebilir, katlayabiliriz.
Acaba?
Bir yedi minare lâfı geçti, fakat basınca yansıtılan resimlerde 6 minare var. Dört yüzyıl sonra Sultanahmete benzer bir görünümü Çamlıcaya kopyalamak! Bu bilgisayarla kolaylıkla yapılabiliyor. Bu kopyalamanın sadece sanal olmasını dilemekten başka çaremiz yok!
İstanbulun siluetinde yeri olan camilere bakarsanız, hiçbirinin diğerine benzemediğini kolaylıkla görebilirsiniz. İstanbulun ilk selâtin camii Fâtih, depremden sonra, 18. Yüzyılın sonunda yenilenmiş hâliyle 15. asrın camii Bayazıta veya 16. Yüzyılın Şehzadesine benzemez. Şehzadeden kısa süre sonra yapılan Süleymaniye hiç birine benzemez! Süleymaniye sonrası üç önemli eser, Sultanahmet (17. Yüzyılın başı), Yenicami (17. yüzyılın ortası) ve Nuruosmaniye de (18. yüzyıl) birbirinin kopyası değildir.
Elbette İstanbulda başka selâtin camiler de var. Onlar da yapıldıkları yüzyılın eserleri olarak İstanbulu süslemeye devam ediyor.
Mimar Sinanın, kendi eserleri listesinde yer alan camilerin hiçbiri diğerinin kopyası değildir. Hani o küçük tek kubbeli camiler dahi
Cami projesi yarışmasını bir dernek açıyor, fakat TOKİciler seçici kurulun ağırlığını oluşturuyor (7 kişiden 4ü). Bir belediye başkanı, bir mimarî profesörü, bir de dernek yetkilisi
Türkiyede bir TOKİ gerçeği var. Fakat bu gerçeğin, mesken sınırlarını aşması bir haddi tecavüz olarak görülmelidir. Konut yaparken dikkate alınan ölçülerle, kalıcı bir camii yapımında öne çıkan hususlar asla aynı değildir.
Resimler, Sultanahmet taklidi intibaı uyandırıyor. Mimar hanımlar, Eserimizin Mimar Sinan taklidi olduğunu düşünüyorlar ama bu bir taklit değildir. Bu bir tarzdır diyorlarmış.
Onlara katılıyorum: Mimar Sinanın taklidi zordur! Sultanahmet Süleymaniyeden sonra yapılmıştır ama, onun çözümleri yarım kubbelerle Sinanın çıraklık eseri Şehzade camiinin çözümleri zemininden hareket eder. Başlangıcı önce, bitişi daha sonra olan Yeni Camii de öyledir.
Sinandan sonra da büyük mimarlarımız yetişmiştir. Sultanahmedi Yapan Sedefkâr Mehmet Ağa, Yeni Camiin mimarı Davut Ağa, Dalgıç Ahmet Ağa. 18. ve 19. Yüzyılda azınlık mimarlarımız, 20. Yüzyılın başında Mimar Kemaleddin
Mimarinin teorisiyle de ciddi şekilde uğraşan, bilge mimar Turgut Cansever
Bir çırpıda aklımıza gelenler.
Mimar hanımların söylediklerini okuyup geçmemeliyiz! Hanımlar muhtemelen mütevazı insanlardır, fakat sözlerinden bu anlaşılamıyor. Caminin kubbesi zeminden 72,5 metre yüksekliğe sahip olacakmış. Bu galiba, en yüksek kubbe demek. Bununla İstanbulda yaşayan 72.5 milleti sembolize ediliyormuş! 107.1 metrelik minare uzunluğu ise Malazgirt Zaferini simgeleyecekmiş! Caminin kubbe çapının 34 metre olmasının sebebi de, İstanbulun plakası imiş!
Mevzu ciddi, fakat bu beyanların kültürel zemini magazin! O yüzden proje mimarları ile konuşabilecek bir şeyimiz yok! Elbette mimar hanımlar da ciddi kimselerdir! Böyle devasa ciddi bir işle uğraşmaktan daral gelmiş, biraz da mizah demiş olmalıdırlar!
Bu yüzden Çamlıca Camii fikri ortaya atıldığında yazdığımız ve 31 Mayıs tarihli Yeni Akitte yayınlanan Camiin devi yazımızı onlara değil, meraklı okuyucularımıza tavsiye ediyoruz!
Ne diyorduk? Çamlıcada yedi minare/Yüreğim dolu yâre!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.