Mücadeleyi Özgür Suriye Ordusu mu, Hür Suriye Ordusu mu kazanacak?
Başlıktaki soru abes mi? Biz deriz ki: Asıl saçma olan aynı kuruluşun Türkiyede iki farklı isimle anılmasıdır!
Suriyede Esed rejimine karşı mücadele eden bir askerî yapılanma var ve dünyanın her yerinde bu yapının bir tek ismi var. İngilizler kendi tek isimlerini söylüyor, fransızlar da kendi dillerindeki tek ismi
Peki Türkiyede neden iki isim var?
İsmin orijinalinde, yani arapçasında hür geçiyor. Bu kelime yabancımız değil. Hâlâ kullanıyoruz. Peki neden bir de özgür diyenler var? Esasen, hür bir hece kısa, söylenişe daha uygun
Ya Suriye Ulusal Konseyine ne demeli?
İsmin orijinalinde meclis geçiyor. Neden bu konsey olarak çevriliyor? Daha mı türkçe yani? Vatanî kelimesi de ulusal diye çevriliyor. Arapçada millî kelimesi bizdeki gibi kullanılmıyor. Onun yerine vatanî deniliyor.
Peki ulusalla millî aynı mı?
Aynı olmadığını Türkiyedeki millici- ulusalcı ayrışması göstermiyor mu?
O zaman neden türkçe adlandırmada ulusal tercih ediliyor? Ulusalcılığa reddiye düzenler neden bu kelimeyi kullanmakta bu kadar ısrarlılar?
Türkçesi: Suriye Millî Meclisi!
En vahimi Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu adlandırması
Koalisyonun arapçası itilaf. Biraz düşünürsek, bu kelime de bize çok yabancı durmuyor. Hani Mondros Mütarekesinden sonra Türkiyeyi işgal eden ülkeler var ya, onlara ne denir? İtilaf devletleri. Şimdi çevrilse koalisyon denir her halde! İyi etmişiz arapça itilafın yerine koalisyonu almakla, dilimizi ne güzel türkçeleştirdik!
Suriyede zulüm rejimine karşı mücadeleyi kazanacak olan kuruluş tek. Dolayısıyla, türkçe üzerinden farklı kuruluş adları üretilmesi saçmalık. Fakat bu saçmalığı besleyen bir saçmalıklar tarihimiz var!
1930lu yılların başında Lisan inkılabı/Dil devrimi furyası yaşandı. Türkçeyi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak için şedit bir arılaştırma hamlesine girişildi. 1935te Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu yayınlandı ve böylece hangi kelimeleri kullanacağımız, hangilerini çöpe atacağımıza resmen işaret buyuruldu!
Türkçe bu tarihe kadar özgür diye bir kelimeyi tanımazdı. Kökü, eki belirsiz bu kelimeyi kim uydurduysa, uydurdu ve dilimize musallat etti.
Peki özgür kelimesinin bu kılavuzdaki karşılığı nedir? Hür mü?
Şaşıracaksınız belki, değil! Âzâde, muhtar, serbest, serâzad.
Dört kelimeye karşılık bir kelime konulmuş. Şimdi bu kelimelerin hiç birini kullanmıyoruz, hürü de özgürle karşılıyoruz! Dilimizin zenginleşme derecesi fevkalade!
Bir televizyon dizisinde genç hakime, beni özgür bırakın diyor. Her halde serbest diyecek!
Özgür kelimesi, 1945 baskılı ilk Türkçe Sözlükte sadece serbest olarak karşılanıyor. Özgürlük de serbestî. İkinci baskı 1955te ve 3. baskı 1959da keza. Yedinci baskıda (1983) serbestin yanına hür de konulmuş. 11. baskıda da serbest ve hür karşılığı var
Serbestim ama hür değilim! Hürüm âzade değilim!
Bu dil karmaşası, gerçek anlamda bir zihin bulanıklığı meydana getiriyor. Kimimizin zihni, hürü özgüre çeviriyor, kimimizin ki özgürü hüre!
Fakat bu arada anlamlar güme gidiyor. Serbest hürle veya özgürle eş anlamlı değil. Âzade de öyle , serazad da
Dil Devriminin kurumu; Dil Kurumuna 12 eylülden sonra dönüştürüldü. O zamana kadar türkçeyi zenginliği ile korumak için uğraşan kesimler paydos etti. Ve kapanmış Dil Kurumu tesirini o tarihten sonra icra etmeye başladı. Bugün dil devrimi 1930lu yıllardan daha fazla başarıya ulaşmış durumda!
Düşüncesini, siyasetini, tavrını, tutumunu reddettiğimiz bir zihniyetin dil görüşüne teslimi olmak
Bundan daha açık hacalet olur mu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.