Deli Rüzgâr: Serdengeçti!
Bir zamanlar Serdengeçti denilince o hatırlanırdı
Vefatının üzerinden 29. yıl geçti. Önümüzdeki yıl 30. yıl. Bilmem ki ölüm yıldönümünde kapsamlı bir toplantı yapılabilir mi?
Neden yapılmasın ki? demesi kolay. Osman Yüksel 10 Kasımda vefat etti; hanımlar, beyler! Kolay mı zor mu, siz karar verin!
30 yıl bir nesil demek
Onunla yaşayanlar, hâtıralarını saklayanlar iyice azaldı. TRTde ve Kültür Bakanlığında Yavuz Bülent Bâkilerden en çok dinlediğimiz Osman Yükseldi. Şahsen de tanımıştık, ama Yavuz Bülend bir başka anlatırdı!
Osman Yüksel denilince serdengeçtilere yakışır mücadelesinin hemen yanında öldürücü güldürücü nükteleri de hatıra gelirdi.
Yavuz Bülend Bey henüz Serdengeçti kitabını yazmadı
Belki hazır da, basılmadı. Fakat 756 sayfalık muazzam bir kitap var şimdi elimizin altında. Yakın dönemde yaşamış hiçbir büyük şahsiyetimizle ilgili bu kadar geniş kapsamlı kitap yayınlandığını hatırlamıyorum. Ne Necip Fazıl, ne Nureddin Topçu ne de başka fikir ve mücadele adamlarımızla ilgili ele gelir kitaplar var.
Cemal Kurnaz hocaya binlerce teşekkür
Hemşehrisi, ağabeyi Osman Yükseli bize bütün yönleriyle tanıtan muhteşem bir eser ortaya koydu. Aksekililik Cemal Kurnazın lise çağında Osman Yükselle tanışmasına vesile olmuş. Sonraki yıllarda yazışmışlar, görüşmüşler. Bir hayat hikâyesi için bunlar önemli.
Cemal Kurnaz şahsî gözlemleri ile yetinse, yalnız onları yazsa idi, o da güzel bir kitap olurdu şüphesiz. Fakat değerli hocamız ötesine geçmiş, büyük emek ve zaman sarf etmiş. Osman Yükselle ilgili bütün malzemeyi toplamış, vefa borcunu hakkıyla ödemiş. Yayınlarını, dergisini incelemiş. Yayına dönüşmemiş eserleri üzerinde bile durmuş. Ortaya Deli Rüzgâr Osman Yüksel Serdengeçti kitabı çıkmış.
Deli Rüzgârda sadece Osman Yükseli değil, bir devri buluyorsunuz. O dönemin şartlarını, bu şartlar içinde sürdürülen olağanüstü mücadeleyi, yoksunlukları, yoksullukları ve mahpuslukları görüyorsunuz. Dedik ya aradan bir nesil geçti
Şimdiki gençler Osman Yükseli pek tanımıyor. Onu tanımak demek, şimdi bize hayal gibi gelen bir devri ve o devrin kahramanlarını tanımak demek.
Torosların bu tabiaten hür çocuğu, milletine ve kendisine boyunduruk geçirilmesine isyan ediyor. Onda Nureddin Topçunun kavramlaştırdığı isyan ahlâkı var. 1944 hadiselerinde tutuklanıyor, tabutluklarda işkence görüyor. 1962ye kadar Serdengeçti isimli bir dergi çıkarıyor. Bu dergi bugün bakıldığında, cesametiyle (16 en fazla 32 sayfa), şekliyle çok etkili olamazmış gibi görünüyor. Ama zamanında büyük tesir uyandırıyor. Türkiyenin siyasî dönüşümünde, bu derginin, Osman Yükselin mücadelesinin önemli payı var. (Bir tesbitimi paylaşayım: Gazeteniz Yeni Akitin yayın tarzı bir bakıma Serdengeçtinin devamıdır).
Osman Yüksel, Cemal Kurnazın deyimiyle, 1944 ağustosunda tabutluktan nasılsa sağ çıkar
Artık emniyetin sıkı takibi altındadır. Nereye gitse, takip sürer. DTCFdeki talebeliği sona ermiştir. İşi yoktur, bir işe girmesi de imkânsızdır. Dergi çıkararak mücadele etmeye karar verir. Anasından kalan bir tarlayı satarak 150 lira ile Serdengeçtiyi 1947 nisanında çıkarmaya başlar. Ankaradaki matbaalar böyle bir dergiyi basmaya yanaşmadıkları için ilk iki sayıyı Eskişehirde bastırır
Serdengeçti başlığının altında Hakka tapar, halkı tutar ibaresi yer almaktadır. İlk sayı piyasaya çıkar çıkmaz tükenir, sonra da defalarca basılır. İkinci sayıdaki bazı yazılar, matbaanın basmak istememesi yüzünden çıkarılmıştır. 3. Sayı Konyada basılır, matbaacı dergiyi bastıktan sonra korkar, kırımını yapmadan teslim eder! Osman Yüksel bir otel odasında dergiyi kendi elleri ile katlar, dağıtıma hazır hâle getirir.
İlk sayıdan itibaren mahkeme safahatı başlar. Bu arada mahkumiyetler almakta, hapiste olduğu için dergiyi zamanında çıkaramamaktadır. 5. sayı 1948 temmuzunda yayınlanabilir. Dergi için idarehane belirtmek mecburiyeti vardır. Fakat onun idarehane tutacak parası yoktur, yattığı yeri idarehane adresi olarak gösterir
Serdengeçtinin nerede, ne zaman çıkacağı belli değildir, fakat ne yapar yapar çıkar, bir çıkar pir çıkar! 1947den 1962ye kadar 33 sayı yayınlanabildiğini belirtirsek, Serdengeçtinin yayın seyrini kolaylıkla anlayabilirsiniz.
Osman Yüksel, bir tavır ve mücadele adamıdır. Her şeyin rağmına doğrularını müdafaa eder, inandıklarından taviz vermez. Osman Yüksel sadece yazdıklarıyla değil, hayat tarzı ile, hatta kılık kıyafeti ile de muhalefetini gösterir. Ömrü boyunca kıravat takmaz, Antalya milletvekili olarak seçildiğinde Mecliste kıravatsızlığı mesele olur.
Osman Ağabeyle ömrünün son yıllarında yüz yüze tanıştık. Ankarada Demirlibahçede, Site Yurdunun yakınında bir evin bodrum katında oturuyordu. Ziyaret ettik, piknik tüpte demlenmiş çayını içtik. Onun parkinson hastalığı yüzünden çayını içmekte zorlanması, bizi de çay içemez hale getirdi. Fakat zihni yerindeydi. Batılılaşma İhanetini okumuştu, bizi merak etmişti, bu yüzden ziyaretimizden ayrıca memnun olmuştu.
Osman Ağabey, 12 Eylül havasının sürdüğü 1983 10 Kasımında vefat etti. Ertesi gün Hacıbayramdaki cenaze namazında, sağın bütün renkleri bir araya geldi. Belki de ondan sonra böyle bir bir araya geliş görülmemiştir.
Bize bu deli dolu adamı bütün yönleriyle anlatan muazzam kitabı armağan eden Cemal Kurnaz teşekkürü gerçekten hak ediyor. (Kurgan yayınları, 0312 232 62 18)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.