Ebu Hanife İslami liberalizmin öncüsü mü?
Bahreynli liberal İslamcı yazar Muhammed Cabir el Ensari, çağdaş veya yeni fikir akımlarından olan liberalizm ile İslami fikir akımlarından veya mezheplerden Mürcie arasında köprü kuruyor. Sadece köprü kurmakla kalmıyor aynı zamanda köprü kurmaya çağırıyor. Liberalizme Mürcie aşısı vuruyor. Liberalizme İslam içinde bir damar ve kök arıyor. Mürcie'nin mezhepler arasında nerede durduğu öteden beri tartışmalı bir husustur. Yine kimin Mürcie olup olmadığı da tartışmalı hususlar arasındadır. Müslümanlar arasında yerini tayin etmek müşkildir. Kimilerine göre, kim olursa olsun apolitik bir çizgiye sahipse o Mürcie anlayışını temsil etmektedir. Suudi Arabistan'ın tanınmış düşünürlerinden ve yazarlarından Sefer Havali de Mürcie konusuyla alakalı iki ciltlik bir kitap yazmıştır. Zaman zaman Mürcie konusu, herkese atılan bir çamur haline gelmektedir. Sözgelimi, İslami mezhepler arasında Mürcie ile en fazla suçlanan zümre Hanefiler ve Ashab-ı Ebu Hanife'dir. Ebu'l Hasan el Eş'ari, Makalat el İslamiyyin kitabında ortaya bir iddia atmış ve bu iddia yanlışlığına rağmen sürekli olarak tekrarlana gelmiştir. Orada Eş'ari, Ebu Hanife'yi Mürcie tabakatı arasına alır. Abdulkadir Geylani'nin Gunyetü't Talibin gibi ardından yazılan eserlerde de bu görüş tekrarlana gelir. Günümüzde ise apolitik duran herkes bir biçimde Mürcie çizgisini sürdürmekle suçlanmıştır. Selefi olsa dahi. Buna dair en ilginç misallerden birisi, Nasirüddin Elbani ve haleflerinden Ali Halebi gibi isimlerin Mürcie olarak tasvir edilmesidir. Bunun nedeni siyasete yaban duruşlarıdır. Bir anlamda Mürcie akait veya siyaset muattılasıdır. Haricilik başlangıçta ifrat makamı Mürcie ise tefrit makamıdır. Lakin sonrasında yolları kesişmiştir.
Ebu Hanife ile alakalı yanlış algının kaynağı ise ameli imandan bir cüz saymaması ve imanın artıp eksilmeyeceğini savunmasıdır. Ameli imandan bir cüz sayanlar ise bu anlayışı Mürcie anlayışı saymışlardır. Halbuki, Ebu Haife 'amel işlevsizdir, faydasızdır' dememiştir. Mürcie ise' Taatın küfre fayda vermediği gibi masiyet ve günah da imana zarar vermez' demişlerdir. Ebu Hanife ise ikrar ile yakini birbirinden ayırmıştır. Yakin manevi derecelerdendir, iman derecesi değildir.
Lakin diğer gruplar ise yakini imanın dereceleri arasına katmışlardır. Bu esasında lafzi bir ihtilaftır. Lakin Ebu Hanife'nin bu yaklaşımı kendisi ve bazı arkadaşlarının Mürcie olarak damgalanmasına yol açmıştır. Hatta Şehristani gibi mezhep tarihçileri Ebu Hanife'nin yanlışlıkla Mürcie olarak tasnif edildiğini söylemişler lakin bununla birlikte eski alışkanlıktan ve tasniften de kurtulamamışlardır. Ezher şeyhlerinden Abdulhalim Mahmut, El Haris Esed el Muhasebi ile alakalı kitabında da Ebu Hanife'nin Mürcie mezhebinden olmasa bile bu anlayışa yakın olduğunu ileri sürmüştür. Maalesef Ebu Hanife ve arkadaşları bu damgadan pek kurtulamamıştır. Abdulhalim Mahmut daha da ileri giderek İmam Zeyd'e desteğinden dolayı Ebu Hanife'yi Şii olarak telakki etmiştir. İmam Zeyd, Zeydiye anlayışının kurucusu olmakla birlikte Rafizi değildir. Öyle olmadığı için dönemindeki Şiiler tarafından dışlanmıştır. Ebu Hanife'nin desteği mezhebi zeminde bir destek olmaktan ziyade emri bi'l maruf ve nehyi ani'l münker zemininde bir destektir. Zira Ebu Hanife Emevi ve Abbasilerin temsiliyetini ve meşruiyetini kusurlu görmüştür.
Mürcie'ye mal edilen kimi anlayışlar mutasavvıfların pratik anlayışına mümasil teorik olarak siyasete karışmamaktan ziyade siyasi ihtilaflara bulaşmama yanlısıdırlar. En azından Fecrü'l İslam sahibi Ahmet Emin'in yaklaşımı budur. 'Ellerimizi kanlarına bulaştırmadığımız gibi dilimizi de aralarındaki ihtilaflara bulaştırmayalım' diyen anlayışın teorik yansımalarından ibarettir. Sahabelerin ihtilafı noktasında üçüncü bir kol ve ekol vardır. İbni Ömer gibi sahabeler ihtilaflı taraflardan birisine meyletmeyerek, aktif siyasi pozisyon almaya mesafeli durmuşlardır. Ahmet Emin de buna Mürcie anlayışı demektedir. Ahmet Emin'e göre, bu, fitnelerden uzak kalmak isteyen zümreye verilen isimdir. Bunun sonucu olarak ihtilaflı tarafları tekfir etmemişlerdir. Haricileri, Şiileri ve hasımları Emevileri tekfir etmekten uzak durmuşlardır. Hatta Muhammed Cabir el Ensari'ye göre, Mürcie anlayışı Emevilerin Hıristiyan şairlerinden Ahtal'ı bile tekfir etmemiştir. Ensari sürekli olarak izlerin ve çizgilerin birbirine karışmasına taraftar bir yazardır. Bu yönüyle, liberalizmi ile Mürcie arasında köprü kurmak tefrit anlayışını temsil etmektedir. Ebu Hanife akla kapı açmış ve kıyası mahirane kullanmış ama bu onu Mürcii yapmayacağı gibi yeni liberalizm dalgasının İslami lideri de yapmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.