Atatürkçülük darbe ideolojisi mi?
Benim için günün haberi, Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu’nun ‘Atatürkçü Düşünce Derneği’nden istifa etmiş olması...
Hablemitoğlu, evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Dr. Necip Hablemitoğlu’nun eşidir.
Eş durumunun ötesinde, sıkı ve kararlı bir Atatürkçüdür.
Bu kadar sıkı ve kararlı bir Atatürkçü’nün, henüz seçildiği görevinden (geçtiğimiz ay içerisinde yapılan ADD Genel Kurulu’nda Genel Yönetim Kurulu üyesi seçilmişti) istifa etmiş olması, nerden bakarsanız bakın, dikkat çekici bir durum.
Bu yazının amacı da, buna dikkat çekmek.
Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, ‘yoğun iş temposu nedeniyle dernek faaliyetlerine zaman ayıramayacağını’ gerekçe göstererek istifasını vermiş.
Ben gazetelerin yalancısıyım...
Fakat, bana, biraz ‘tedbir istifası’ymış gibi geliyor.
İstifanın biçimi ve zamanlaması, ister istemez, bunu akla getiriyor.
Hatırlayacaksınız, Danıştay baskınında öldürülen yargıç Mustafa Yücel özbilgin’in avukat oğlu, Ergenekon belgeleri ortaya döküldükten sonra çıkıp bir açıklama yapmış, ‘Danıştay suikasti azmettiricisi’ olmakla suçlanan bazı emekli generallerin babasının cenaze törenine katıldıklarını, bu durumun çok dikkat çekici olduğunu, gerekirse ‘müdahil avukat’ sıfatıyla Ergenekon duruşmalarında yer alabileceğini söylemişti.
Bayan Hablemitoğlu’nun istifası, bana biraz bunu hatırlattı. ‘İddianamede yazılanlar doğruysa... Bu durumu nasıl izah ederim?’ der gibi sanki...
İşin daha da ilginç tarafı şu:
Ergenekon soruşturması çerçevesinde tutuklanan mütekait generaller, Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetini azmettirmekle de suçlanıyor.
İşin daha da ilginç tarafı şu: Bu generallerden biri, Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu’nun istifasını verdiği derneğin genel başkanı.
Bu nedenle ‘tedbir istifası’ diyorum.
İnşallah yazılanlar yalandır.
İnşallah paşalarımız suçsuzdur ve kısa zamanda salıverilirler.
Fakat, bu demek değil ki, adı geçen derneği ve yöneticilerini tartışmayacağız, dernek faaliyeti çerçevesinde yapılan ‘bazı işleri’ sorgulamayacağız.
Bu işlerden biri ve en önemlisi, bizzat genel başkan marifetiyle devreye sokulan Atatürk fotoğraflı ‘visa kartı’ uygulamasıydı.
Bazı üyeler, ‘Atatürk’ü ticarete alet ediyorsunuz, hoş kazançlar ola’ diyerek bu faydalı uygulamayı eleştirmişlerdi. Hatta istifa noktasına gelmişlerdi. Ama söz konusu uygulama bu satırların yazarından ‘tam not’ almıştı.
Elbette hoş kazançlar olacaktı ve Atatürkçü arkadaşlarımız ‘piyasa’ denilen bir olgunun farkına varacaktı...
Hoş kazançlar ola ve Atatürkçülerimiz piyasa denilen olgunun farkına vara ki, durduk yerde ‘darbe’ gibi arkaik çözümlerin peşinden koşturmaya...
Ben Atatürkçü arkadaşların yerinde olsaydım, ‘visa kartı’ndan önce, başka meseleleri dert edinirdim.
Mesela...
Başlıca özelliklerinden biri topluma zorlu bir ‘değişim seferberliği hedefi’ göstermek olan Kemalizm, nasıl oldu da bugün darbe ideolojisi haline geldi?
Bu, Kemalizm böyle olduğu için mi, Kemalistler onu bu hale getirdiği için mi böyle oldu?
Buyurun size tartışma konusu.
Hazır Hablemitoğlu’nun istifası ve mevcut genel başkandan kurtulma fırsatı da
gündemdeyken...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.