Alman Ergenekonu: Bu nasıl bir oyun!
Beşi çocuk dokuz kişinin yandığı o dehşet saldırıyı hatırlayan var mı? Camdan atılan sekiz aylık bebeğin görüntüsünü, karnındaki beş aylık bebeğiyle can veren anneyi. Ludwigshafen'dan Gaziantep'e uzanan trajediyi ne çabuk unuttuk.
Ya da nasıl oldu da bu kadar kolay unutturabildiler. Hem Almanya'da hem de Türkiye'de olayın üstünü nasıl örtebildiler. O korkunç saldırıdan sonra, haftalarca devam eden, onlarca saldırıyı da, yangını da unutturdular. Almanya'nın hemen her bölgesinden Viyana'ya kadar, Türklerin oturduğu binalara yönelik son derece sistematik saldırılarla ilgili şu ana kadar hiçbir gelişme olmadı. Saldırganlar bulunamadı. Olayın aslı çözülemedi. Hiç kimse tutuklanmadı, yargılanmadı, mahkum olmadı. Onlarca saldırı olur ve bunların hiç biri çözülemezse, çözülmezse ne düşünürsünüz?
Bunu sorgulamanın özel bir kastı yok. Kimseyi karalamaya da çalışmıyoruz. Hiçbir ülkeyi ya da makamı. Ama Türkiye'de meydana gelen çok daha küçük ölçekli bir saldırının nasıl bir travmaya yol açtığını, nasıl uluslararası konuya dönüştüğünü, nasıl yetkili otoriteleri harekete geçirdiğini görüyoruz. Aynı saldırılar Türkiye'de olsaydı, “yabancı”lara karşı olsaydı bütün Avrupa birleşip Türkiye'ye neler yapardı, tahmin edebiliyor muyuz?
O zaman sormuştum; Malatya'da işlenen vahşi cinayetle Ludwigshafen'daki saldırı arasında ne fark var? İkisinin sonuçlarını kıyaslayalım şimdi. Ne görüyoruz?
Bunları neden yazıyorum. Sadece olayı hatırlatmak için değil. Almanya, söz konusu saldırıyla ilgili soruşturmayı tamamladı. Peki nasıl bir sonuç? Dosya tamamen kapatıldı, soruşturma durduruldu. Soruşturmayı yürüten Frankenthal Savcılığı, yangının nedeninin çözülemediğini, bu halde soruşturmanın yürütülmesine gerek kalmadığını açıkladı. “Kundaklama” olmadığını ise ısrarla vurguladı. Ev hataen yakılmış olabilirmiş! Yani dokuz kişi kendini yaktı. Oysa görgü tanıkları binayı yakan kişiyi görmüştü. Daha sonra ifadeleri değiştirildi. Nasıl değiştirildi, neden değiştirildi, bilmiyoruz.
İyi niyetli düşünelim. Diyelim bu olay çözülemedi. Peki hemen ardından hemen her şehirde benzer saldırılar oldu, yangınlar çıktı. Onlar nasıl oldu? Bu Türkler, hep birlikte evlerini yakma kararı mı aldı!
Hatırlatalım: Soruşturmanın ilk evrelerinde savcılık kundaklama olduğunu açıklamıştı. Daha sonra tekrar bir açıklama yapıldı ve hiçbir şey söylenmedi. O açıklamada savcının hali gözlerimin önünde. Şimdi ise dosya kapatıldı. çok ağır ilerleyen soruşturmanın hiçbir aşaması tatmin edici değildi. Böyle bir sonuç çıkacağı belliydi. Yanılmadık… Türkiye'de bile kimse neden bu sonucu sorgulamaz, anlamak mümkün değil.
Bu nasıl bir oyun!
Acaba saldırılar münferit olaylar mıydı? Aşırı sağcı/ırkçı kesime mensup kişi veya küçük grupların kendi tasarrufları mıydı? Yoksa çok daha derinden, sistemin içinden güçlerin yönettiği, yönlendirdiği çeteler miydi? Bir derin devlet operasyonu muydu? Sadece aşırı sağcı demek tanımlama için yetmez. Aynı dönemde aşırı sağ gösteriler, taşkınlıklar olmuyordu. Ama kundaklamaların son derece sistematik ve belli bir amaca yönelik olduğu belliydi.
öyleyse ortada gerçekten başka bir hesap vardı. Bu hesap görüldü ya da politika değiştirildi. Bu yüzden bu süreci “Alman Ergenekonu” olarak niteledim. öyle inanıyorum. Sadece sonuçlardan hareket etsem bile, sadece saldırıların şekline baksam bile bu sonuç çıkıyor ortaya.
Soruşturma dosyası kapatılarak, saldırılar çözümsüz bırakılarak Almanya kendisini bir şekilde sıkıntıdan kurtarmış oldu. Ama sonuç saldırı kadar ağır, kabul edilemez ve rencide edici.
Saldırıların ilk gününden bu yana, soruşturmadan bir şey çıkmayacağına, üstünün örtüleceğine, olayın klasik ırkçı saldırı olmadığına, sistem içinden yönetiliyor olabileceğine, bu yüzden son derece sistematik olduğuna ilişkin kanaatlerim değişmedi. Sonuç beni haklı çıkardı. Böyle olunca da, sessizliğin nedenini anlayabiliyorum.
Cevapları net olarak vermekten kaçındığımda sorular sorarım ben. Hiç değilse o yönde bir kapı aralamak için. Bu konuda da şu soruları sormuştum:
Yıllardır suskun kalan Alman aşırı sağı, çeteleri, neden Ergenekon operasyonu başladıktan sonra harekete geçti?
Kontrolden çıkmış ırkçı tahrikler sokaklarda hissedilmezken, saldırılar devlet içinde bir yerlerden mi yönetiliyor?
Avrupa'da yabancı düşmanlığı eskiden halk kesimindeydi. Şimdi yönetimler bunu yapıyor. O zaman devlet böyle tehditlerle “sorun”dan kurtulma yolunu mu tercih ediyor.
Türkiye'deki saldırılarla, operasyonlarla Almanya'daki saldırılar arasında bir bağ var mı?
Belli çevreler, çeteler, Ergenekonvari yapılar bu saldırılar üzerinden bir biriyle mi hesaplaşıyor?
Türkiye üzerindeki ABD-Avrupa çekişmesinin bedelini mi ödüyoruz?
Birileri Türkiye'de Alman derin devletine yakın unsurları tasfiye etmeye girişti de, bunun intikamı mı alınıyor?
Cevapları ne zaman öğreniriz, bili-yor musunuz? “Alman Ergenekonu” kavramıyla birlikte düşünürsek….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.