Kökler
Ergenekon soruşturmasıyla ilgili iddianamenin açıklanmasıyla zanlılara yöneltilen suçlamalar belli oldu. Bazıları delilleri yetersiz, suçlamaları mesnetsiz sayarken diğerleri ülkemizin sürüklenmek istendiği karanlığı tartışıyor. Suikast planları, terör eylemleri gözler önüne seriliyor ve olay polisiye bir yaklaşımla değerlendiriliyor. Ben iki soruyu cevaplandırmaya çalışıyorum. Yapılan operasyon bir uzlaşmayı içeriyor mu? Yani iki taraftan da feda edilenler mi var yoksa olanlar bir bilek güreşi mi? Eğer iki taraftan da etkisiz hale getirilecekler varsa bu siyasi kanattan kimleri, hangi eğilimi içeriyor?
Eğilim deyince ilk akla gelen şey ideolojik kriterlere göre yapılan sınıflandırmalar oluyor. Yani siyaset sahnesinde rol alanlar arasında ılımlı yada radikal olarak bir ayırım yapılacak ve bunlardan biri saf dışı mı bırakılacak? Böyle bir operasyonun siyasi anlamı ne olacak? Benin açımdan siyaset hiçbir zaman ideoloji ile tanımlanamaz. Birbirinin tam zıddı gibi görünen taraflar aynı siyasi hedefe hizmet edebilir ya da tam tersi olur ve aynı ideolojiyi paylaşır görünenler düşman kamplarda yer alabilir.
Cevap aradığım ikinci soru operasyonun yüzeysel olup olmadığı. Yani sadece günümüzdeki örgütlenmeler mi etkisiz hale getirilecek yoksa bunun köklerine inilerek geçmişten beri var olan bir yapının tasfiyesi mi amaçlanıyor. Bu yapının en yakın tarihteki kökü 12 Mart dönemine uzanıyor ama çok daha eskilere dayanan bir farklılığın ve çatışmanın ürünü olduğu da söylenebilir.
Siyasette çok garip bir çelişki yaşıyoruz. Dindar olarak tanımlanan taraf dinin emredici kuralları içinde farklılıkları reddeden taraf olması gerekirken özgürlükçü ve demokrasiyi savunan taraf konumunda, batıcı değerleri ön plana çıkardığını söyleyen laik kesim ise her türlü farklılığı reddeden ve laikliği yaşamın her alanında bir sınır haline getiren demokrasi karşıtı bir eğilim olarak görünüyor. Bu durumda tarafları ideolojilerine bakarak sınıflandırmak anlamsızlaşıyor ve hangi siyasi çizgide bulunduklarını aramak gerekiyor. Yani acaba laik kesime dayanarak ülkeyi yönetmek isteyenler Türkiye’nin büyük bir Doğu kampında yer almasını mı istiyorlar yoksa bu bir örtü olarak kullanılıyor ve Batının bir bölümüyle bir arada olmayı mı amaçlıyorlar? Bu kampı ABD dışında bir blok olarak düşünebilir miyiz?
Ergenekoncu kadroları, görünenin aksine, Batı karşıtı bir organizasyon olarak görmüyorum. Buradaki temel yanılgı Batı ile ABD’ni özdeş saymak ve bu blokta herhangi bir çatışmanın olmadığını düşünmekten kaynaklanıyor. Oysa gerçek çatışma iki kamp arasında değil kampların efendileri ile tebaaları arasında cereyan etmekteydi ve bugün bu çatışmanın devamı niteliğindeki mücadeleleri yaşıyoruz.
önemli saymadığım ama bir örneği, sadece bir çelişkiye işaret etmek için, vermek istiyorum. İran’ın sorumlu olduğu söylenen bir takım cinayetleri bu örgüt tarafından işlendiği ileri sürülüyor ve arkasından bunların Rusya, İran ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bir ittifakı savunduğu söyleniyor. Hem İran’ı düşman gibi göstermek hem de onunla aynı ittifakın içinde olmak bir çelişki değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.