Hakan Fidan’ı yiyemediler, sıra rektörlerde!
Bazı insanları, tek lokmada yutarsınız! Bazı insanlar ise “gırç” diye gırtlağınıza saplanır böyle! Nefes alamazsınız! Çünkü sizin entrikalarınız, onların (Hakan Fidan’ların) Allah’ı vardır!
İstediğiniz kadar ortalığı karıştırın. Oraya buraya sızın, sızdırın! Şer sızıntılara yaslayın algılarınızı! Bürokraside çelme takın, tuzak kurun, çiğnemeye çalışın… En iyi ihtimalle, bu tür demir leblebileri çiğneyeyim derken, dişlerinizi kırarsınız! Zira bu tür insanların, çelik gibidir iradeleri. Tasma takamazsınız. Barkot yapıştıramazsınız! Besleme yerine koyamazsınız! Evcilleştiremezsiniz! Kullanamazsınız!
İstidadında yoktur, tasmaya uzanmaz kimi boyun!
Bu tür insanları farklı, hatta belki de vahşi bulmanız bundan! Sizin gibi kuzu kuzu itaat edebilen bir ruha sahip olamadıklarından!
Hakikaten farklısınızdır yani…
Zira siz, mücadelenizde sırtınızı bürokrasinin çöp kutularına yaslarsınız, onlar Allah’a! Sizin başınızı okşayan sahipleriniz vardır, onların seccadesi! Sizin kimseniz, dalaverelerinizde destek aldığınız birbirlerinizdir, onların Rab’leri! Siz, her işinizde kerameti sürünüzün gücünden menkul sayarsınız, onlar Allah’tan… Siz ünlü ve paralı kişilere itibar edersiniz, onlar adam olanlara! Siz başınıza gelen her şeyi sizden olmayanlardan bilirsiniz, onlar Allah’tan… Siz kuvveti nicelikte ararsınız, onlar nitelikte! Siz çoğalma derdindesinizdir, onlar kalite… Siz kindarsınız, onlar unutkan! Siz intikam silahı, onlar insan!
Uzaktan bakınca bu kadar yakın görünürken, ancak bu kadar farklılaşabilir insan!
KÖR OLASI ÇÖPÇÜLER,GERÇEĞİ SÜPÜRMÜŞLER!
Bir kötü kokular geliyor ki sormayın! Midem bulandı! Bir sorayım dedim: “Ne o? Bakıyorum yine bürokrasinin çöplerini karıştırmışsınız? Ya hu nedir bu kokuşmuş atıklardan, geri dönüştürülebilir atık arama telaşınız? Eliniz yüzünüz yalan ve iftiralarınızla kirli! Kimin peşindesiniz? Neyin rövanşı bu? Kim için intikam savaşı açtınız?”
Tabii çıt yok! Algılar duvar! İdrak yolları iltihaplı!
Benzer vakalarda gördüğümüz üzere, tipik bir kaygan zemin ve zincirleme akıl, izan kazası! Sonra tos diye bu sentetik aklın, hakikat duvarına çarptıktan sonraki dağılması! İflası! Sözde hakikat adına kurgulanan sahte bir sürecin, gerçek hakikatle çarpışarak infilakı! Yani facia!
¥
Yahu Başbakan’a fahri doktora veren üniversite rektörleri yandı! Barkotlu beslemeler, bürokrasinin yıllanmış çöp kutularına dadandı!
Öyle ya! Bu devirde İsrail’e şirinlik yapacaksın… Fidan’ı yedirtmediği için kıl oldukları Başbakan’ı yıpratacaksın ki, kazanasın! Öğrencileri kışkırtıp, PKK modeli bir eylem planıyla, taşla sopayla üzerine saldırtacaksın! Yuhalatacaksın! Öyle bir ev sahipliği yapacaksın ki yer yerinden oynasın! Aksi halde, taifeyi musallatın şerrinden asla emin olamazsın! BDP&TKP&DHKP-C&CHP yani Dalton Kardeşler’i susuz getirip susuz götürecek cinsten sinsiliklerle başa çıkmak zorunda kalmayasın!
Diyelim ki, ODTÜ benzeri bir karşılama töreni hazırlamadın! Yetmedi, Başbakan’a fahri doktora unvanı kazandırdın! O da yetmedi “One Minute” olayından ötürü “Sevgili Başbakanım” dedin, gıcıklık yapmadın!
Ohoooo! Bu kadarı da fazla! İşte barkotlu beslemelerin hepsi bürokrasinin çöp kutularında! Gerçi tüm uğraşlara rağmen, senin (Gaziantep Ünv. Rektörü, Prof. Dr. Yavuz Coşkun) aleyhine delil bulamadılar, ama olsun; icat edip bir şekilde Başbakan’a yakın gazetelerin sayfalarına sokuşturmayı başardılar!
Ancak Star’ın hakkı Star’a! Coşkun’un Sokratik yanıtlarını aslanlar gibi yayınladı cesurca! Şimdi sırada Yenişafak var! Başbakan’a uyuz zümrenin servis ettiği bu “düzmece” haberi, İbrahim Karagül kardeşimin yokluğunda baş sayfaya koymuşlarsa da, elbette bunun telafisi var! Verilecek hesabı var! Sonuçta bunların haberine itibar eden var, etmeyen var!
Çözülür yalan düzen, hakikat ortaya çıkar! Ancak merak etmiyor da değilim… Acaba “servis” edilen bu “yalan soslu iftira” haberin, YÖK’ün çöplüğündeki mucidi kim? Entrikaların arkasında kim ya da kimler var? Yakın tarihte Başbakan’a doktora veren Marmara Üniversitesi Rektörü için neler planlanıyor?
Sırada kim var?