28 Şubat’ın Paranoyak Zorbaları: Kurtlaşan Generaller
(Bu yazıyı, ülkenin iktisadî köküne dinamit koyup, milyarlarca doların kaybına, dolayısıyla elli yıl geriye gitmesine ve istihdam teşebbüslerinin önünün kesilerek işsizlerin daha da çoğalmasına sebebiyet veren, o günden bugüne doğan her çocuğun istikbâline ve kişi başına düşen gelirin artmasına mâni olan, toplumda “irticacı” yaftasıyla düşmanlık oluşturan, milyonlarca insanı fişleyerek zihin travmasına yol açan 28 Şubat darbesinin hain kurt karakterli generallerinin ruh tahlili olarak okuyunuz. Onları gördüğünüz yerde buğz ve telin ediniz. “Siz bizden değilsiniz, vallâhi ve billâhi rûz-ı mahşerde iki elimiz yakanızda olacaktır” diyerek haklı öfkenizi yüzlerine savurunuz. Korkmayın bu general artıklarından. Çünkü yürekleri yanında değildir)
-----------------------------------------------
“Aksakalın Dilinden Efsaneler” kitabı başucu kitabımdır. Aral ile Hazar arasındaki Oğuz Ülkesi’nde yaşamış bir aksakalın ihatalı üslûbuyla makbul oğluna anlattığı birbirinden ibretli efsaneler içinde “Generaller ve Kurtlar” efsanesini memleketin askerî bürokrasisinde ne zaman bir yozlaşma başlasa yeniden okuma ihtiyacı hissederim:
Dinle oğul! Oğuz Ülkesi’nde hâkimiyet uzun zamandır kurtlaşan generallere aittir. Apoletli kurtların koyduğu kırmızı çizgilerin geçilememesi, temelleri sökülemeyen vesayet rejiminin devam ettiğini gösterir. Oğuz Cumhuriyeti’nin zâlim ve kanlı diktatörleridir bu yüksek üniformalılar. Generallere devlet memuru demek suçtur. Devletin ve milletin askeri değil bu despot apoletliler; millet onların tebaası, devlet de mülküdür.
28 ŞUBAT’IN AZILI GENERALLERİ
28 Şubat, azılı generallerin bir araya gelip oligarşik çete olduğu, Moğollaştığı ve Nemrutlaştığı zulüm zamanıdır. Mütedeyyin bir Başvekile toplantı esnasında zorla içki getirten, Dahiliye Nazırı hanım kişiyi hâşâ huzurdan “kazığa oturtmakla” tehdit eden, Kitab-ı mübin’i öğrenmeyi çocuklara yasak eden, İmam-Hatip Mekteplerini kapatan, başörtülüleri mekteplere sokmayan, dindar fabrikatörlerden haraç toplayan, Oğuz milletinden kuduz köpek görmüşçesine kaçan ve hoşlanmayan bu azılı generallerin kimisi felç olmuş, kimisi psikiyatrı kliniklerinde tedavi görüyormuş, bâzısı şizofreni ve narsizm hastalığına yakalanmış.
Ah, oğul! Bir general, konuşmasında ve muamelesinde hulûs-ı kalple “daima Allah’a hamd eder, Hakk’a tapan milletimize şükran duyarız” demiyorsa o ordugâh felah bulmaz.
Kurtlar koyunların ezelî düşmanıdırlar. Generaller de din-i mübin üzere ve hürriyet içinde yaşamak isteyen Oğuz milletinin düşmanıdırlar. Kurtlar çobanın sürüsüne, generaller de millete zarar verirler.
Kurtlaşan generaller kurtlar gibi puslu havayı severler, günlük güneşlik havayı sevmezler. Hür iradeleriyle idarecilerini seçen toplumdan nefret eder, askerî militarizme bağlı toplumdan hoşlanırlar.
KURT SÛRETİNDE YARATILAN APOLETLİLER
Kurtların üniformalı olanlarına general denir. Babam Tolunbay, “generallerin ruh ve zihniyetleri din-i mübin’den beslenmeyince iktidar ve hegemonya hırsıyla karakter evrimi geçirerek kurtlaştılar” diye anlatırdı.
Generaller, kurttan türeyenlerin sulbündendir. Efsaneye göre generallerin ilk atası Kut Dağı’nda dişi kurttan doğmuş kurt insandır. Karakterleri kurtlara benzer. Kurt gibi haşin ve yırtıcıdırlar. En üstün kurdun başkanlığında hep muktedir olmak isterler. Aralarına başkalarını almazlar. Yalnızca kurtlaşan generallerin ve onlara tâbi olanların hegemonyası sürsün isterler.
İnsanın kurt sûretine girmiş en azılı numuneleri generallerdir. Kamaloviç, Muğlalıoviç, Gürseloviç, Madanoğluoviç, Evrenoviç, Çevikbiroviç kurtlaşan azılı generalliğin yakın tarihteki şedit birer numunesidir. Kurtlaşan ulusalcı generaller, “biz kurt atadan doğduk, soyumuz kurt soyudur, cinsimiz kurttur ve kurt olarak öleceğiz” diyerek kışlalarda nutuk atarlar.
KURTLAR PARANOYAKTIR, DOLAYISIYLA GENERALLER DE PARANOYAKTIR
Kurtlar paranoyaktır; dolayısıyla generaller de paranoyaktır. Kurtlar ormandaki her yaratığı “düşman” bilirler. Kendi cinsinden başkası daima “düşman”dır. Generaller gibi “iç düşman, dış düşman” kâbusu görürler sürekli.
Onun içindir ki kurtlar generaller gibi daima evhamlı ve “teyakkuz” hâlindedirler. Ormanın hâkimiyetini ve avları sahiplenmek isteyen başka kurt sürüleri çıktığı zaman kendi içlerinde iktidar kavgası başlatırlar.
Kurtlaşan generalliğin bir özelliği de darbeciliktir. Darbe yapmadan duramazlar. Çünkü, kurtların ön hazırlıkları yaptıktan sonra avlarına saldırdıkları gibi, gizli bir plân içinde hazırlanmak ve sonra tepeden inme idareyi ele geçirmek, bu psikopat sınıfta zorba benliğin tatmini, yani yüksek dozda şarj ve sonra deşarj olmak mânasına gelir.
Kurtlar gibi ezmek ve ele geçirmek psikozu her vakit şuur altlarında mevcuttur. Sık sık darbeciliğe kalkışmaları kurtluklarının devam ettiğinin işaretidir.
“KURTLUKTA DÜŞENİ YEMEK KANUNDUR”, GENERALLERDE DE
DARBELERDEN SONRA BİRBİRİNİ YEMEK KANUNDUR
Generallerin kanunu kurtların kanununa benzer. Darbelerden sonra birbirini yemek kanundur. “Kurt kanunu” tâbiri yahşi bir romancıya aittir: “Kurtlukta düşeni yemek kanundur. Kurtlar açlık dönemlerinde hiç av yapamadıkları zaman, hepsi bir araya toplanır ve kendi etraflarında bir daire oluşturarak dönmeye başlarlar. Bu dönme sırasında ilk yorulup yere düşen kurt diğer kurtların avı olur.”
Kurtlaşan generallerin kanunları Doğu’dan Batı’ya aynıdır. Oğuz Ülkesi’nde de böyledir. 1926’da, 27 Mayıs’ta, 71 Muhtırası’nda, 90’lı yılların sözde terörle mücadele rantında, Ergenekon ve Balyoz Darbesi’nde kurtlar gibi hegemonya yüzünden birbirlerini saf dışı etmeye çalışmışlardır. Meselâ 1926’da İngilizci Kamalovist generaller kurt kanunu gereğince Almancı-İttihatçı generalleri yemişlerdir.
Kurtlar gibi açgözlü, kibirli, bencil, iktidar hırsı olan yırtıcı ve acımasız vasıflara sahiptirler. Kurtlar gibi kuzuyu da kendinden pay isteyen benzerlerini de yerler. Bir general bir generalin daima kurdudur.
Hz. Peygamberimiz (s.a.v), “İnsanlar öyle bir zamanla karşılaşırlar ki, herkes kurtlaşır ve kurt olmayanları ötekiler yer” buyuruyor.
Kurtlar ve generallerde merhamet, sevgi, emniyet duygusu gibi meziyetler bulunmaz. Kurtlar ormana, generaller topluma aidiyet hissetmezler. Bu yaratıklar sözde üstün bir sınıf şuuru taşırlar. Kendi sınıf kimliği adına konuşurlar daima.
GENERALLERİN KURTLAŞMASI ORDUNUN ZARARINADIR
Eski Yunan’da cezalandırılacak kötü insana “kurt adam” cezası verilir ve ölünceye kadar kurt olarak kalırmış. “Kurt adamlık” lanete uğramışlığı temsil eder ve insanlıktan düşmüş olan mânasına gelirmiş.
Generaller ve kurtlar bir vücutta yaşarlar. Generaller düşünen ve konuşan birer kurttur. Kurtlaşmak, kendinden olmayanı sevmemek, kabullenmemek ve saldırmaktır. Ay dolunay hâlindeyken kurtlaşan kötü ruhlu adamlar gibi generaller de “Hakk’a tapan millet” çoğalıp hayatı kuşattıkça krizleri tutup kurtlaşıyorlar.
Generaller, milletin kurdudur. Bu rütbeli faşistlerin kurtlaşması ordunun zararınadır ve
insanın âdemiyetine, yani din-i mübin üzere yaşamasına mânidir. Bu taifenin kurtlaştığı bir ülkede dirlik ve düzen, barış ve huzur olmaz.
Generaller kurtlar gibi kendi gücünü en üstün güç bilen, hak hukuk tanımayan zorbalığın ve parçalayıcılığın adıdır. Hükümetleri kendi kontrollerinde tutmak için sık sık “balans ayarı” yaparlar. Bunlara göre Oğuz milleti dolgu maddesidir. Varoluş gayeleri tektir: Ülkenin bütün insanları, kurum ve kuruluşları boyun eğmelidir.
Kurt karakterli generallerle birlikte iktidar olanlar da onlara benzerler. “Koyunun bulunduğu yerde kurt eksik olmaz.” Hz. Mevlâna’nın dediği gibi, “koyunun kurttan korkması şaşılacak bir şey değildir. Asıl şaşılacak şey koyunun kurda gönül vermesidir.”
Demek ki kimi zaman kurtlaşan generallerle idare edilmek, onların zulmüne uğramak kader de varmış. Milletin huzura kavuşması için içimizdeki kurtların ayıklanması ve birbirini yemesi gerek. “Kurtlar birbirine düştüğü zaman, koyunlar rahat edermiş.”
KURTLAŞAN GENERALLERİN SULBÜNÜN DEVAM ETMESİ TEHLİKELİDİR
Kurt geni taşıyan generallerin en çok sevdikleri kelimeler: Laikçilik, vesayetçi cumhuriyetçilik, Kamalov ilke ve inkılâpları, ulusalcılık, atacılık, darbecilik. En nefret ettikleri kelimeler: Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Oğuz Milletinindir, din- mübin, cemaat, tarikat, hoca, câmi, mescid, başörtüsü, namaz, oruç, hac, kurban bayramı, sakal, takke, imam-hatip.
Oğuz Ülkesi için en büyük tehlike İttihat’tan bu yana kurtluğa evrilen generallerin gen ve sulbünün devam etmesidir. 28 Şubat generallerinin kötü ruhunun Oğuz Ülkesi’nde hâlâ dolaştığını görüyorum. Güçleri yettikçe ülkeyi Oğuz milletine bırakmak istemezler.
Bunların akıbeti çok fenadır. Hiç hayırlı ölüm nasip olan bir general var mı? İçlerinde huzur içinde ölen yok. Milletin âh’ı ve kanı tutarak, akıl ve ruh sağlıklarını kaybedip akıl hastanesinde rezil bir vaziyette ölüyorlar.
Şu sözümü unutma oğul! Kurtlaşan generalleri devletlü paşalardan ayırmadıkça felâh ve huzur bulmak zordur.
---------------------------------------------
İLÂVE YAZI:
GÖNLÜME DÜŞENLER
KSÜ Kültür ve Medeniyet Topluluğu Başkanlığı yönetimince tertip edilen “Maraş Kurtuluşu ve İlk Kurşun” adlı oyunun sergilendiğini, programı topluluğun kurucularından Mehmet Yaşar’ın takdim ettiğini, Maraş Kurtuluşu üstüne okuduğu şiirlerle dinleyenleri cezbeye soktuğunu duydum. Programın esas teması olan “İlk Kurşun” adlı oyunda Sütçü İmam tipini oynayan, topluluğun üyelerinden Akın Burak Soylu’nun söz ve beden diliyle temsil ettiği kahramanını bir rol olarak değil de, yürekten temsil ettiği ve herkesin takdirini topladığı anlatıldı. Dr. Gökhan Gökşen, Maraş Kurtuluşu ve Abdal Halil Ağa üstüne duygulu bir konuşma yapmış. Öğrt. Gör. İsmail Göktürk’ün talebe-i güzideleri olan Kültür ve Medeniyet Topluluğunun mensupları H. Ahmet Eralp, Bekir Büyükkurt, Yasin Keskin, Akın Burak Soylu, Mehmet Can Tezekici “melâli anlayan nesil”dendir ve bu güzel insanlara gönlümüz âşinadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.