İstanbul Barosu’ndaki militanlar!
Ağzımızı açamıyoruz! Bu gazetede yayınlanan her habere gıcıksınız çünkü! Yok, “Yeniakit Gazetesi hedef gösterdi”, yok, “nefret söylemi”… Mesele biz olunca, tek sesle ciyak ciyak bağırıyor, kamuoyunu bize karşı taammüden kışkırtıyorsunuz!
Attığımız her adımdan, söylediğimiz her sözden bir “nefret söylemi”, bir “hedef gösterme” niyeti üretmeye çalışıyorsunuz! Yeniakit’e karşı terör estirenlerin ekmeğine yağ sürerek, Yeniakit’e karşı düşmanlık edenlerle kol kola giriyorsunuz! Öteki mahalleye yalakalık etmek adına gazetemizin her satırından kinaye icat ederek üzerimize çullanıyorsunuz! El birliğiyle, kamuoyunu Yeniakit’e karşı kin ve düşmanlığa tahrik ediyorsunuz!
Susuyoruz. İçimize atıyoruz. Şikâyeti bırakın, sitem dahi etmiyoruz. Bizi düşürdüğünüz duruma rağmen, düşünce özgürlüğünüze saygı gösteriyoruz. Bu yüzden, hakkımızdaki yargısız infazlarınızın hikmetinizden sual dahi etmiyoruz!
Öteki mahallenin solcusuna, eşcinseline, transseksüeline, mahkûmuna, militanına sahip çıkan sizlerden söz ediyorum! İnsanların haklarına, farklılık gözetmeden sahip çıktığını savunan, zulme uğrayan kim olursa olsun yanında durmayı bir insanlık görevi sayan sizlerden!
Şimdi Allah aşkına söyleyin, Mehmet Özmen de bir insan değil mi? İşte, gözlerinizin önünde “Katil” diye yuhalandı, “vurun” diye tutulan tempo eşliğinde öldüresiye dövüldü! Linç edildi! İstanbul Barosu’na üye bazı militanlar, pitbullar gibi üzerine çullandı!
Söyleyin neden sessizsiniz? Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değil mi? Neden susuyorsunuz? Aynaya bakın ve söyleyin, kimsiniz siz, nesiniz? Yeniakit’e yönelik bu “nefret, düşmanlık, cinayet” söylemlerine karşı neden taş kesildiniz?
Hadi, eğer şeref sahibi iseniz İstanbul Barosu’ndaki hukuk skandalını da kınasanıza? Zerre kadar haysiyetiniz varsa, Mehmet Durakoğlu’nun, Mehmet Özmen’i “atın dışarı” diye hedef göstermesine, linç ettirmesine de ses çıkarsanıza? Sıkıyorsa öteki mahalleye bunun için hesap sorsanıza, kafa tutsanıza?
Hadi tatlısu muhafazakârları, itiraf edin! Mehmet Özmen’in şahsında, Yeniakit Gazetesi’ne karşı yapılan linç girişimi, solcu, ulusalcı, Kürtçü, liberal, Kemalist, Alevi, Ermeni… bir gazeteciye yapılsaydı böyle sessiz kalır mıydınız? Olayı tersine çevirin. Yeniakit Gazetesi’nin bir etkinliğinde, Cumhuriyet, Hürriyet, Sözcü gibi bir gazete mensubu “dışarı atın” emriyle hedef gösterilseydi, linç edilseydi ne yapardınız? En hafifinden imza toplayıp kınama mesajları yayınlamaz mıydınız? Eylem yapmaz mıydınız?
Yahu Allah aşkına, bu ne yaman çelişkidir sizdeki böyle? Yazıklar olsun size! Demek ki sizin nazarınızda, Müslüman olan bir mağdurun canı cehenneme! Öteki mahalle ne der diye susup geçiştireceksiniz bu olayı öylece!
Bakın, biz de kuluz nihayetinde! Sabrımızın da bir hududu var, bu böyle biline! İşte böyle ayna tutarız yüzünüze! Ele âleme rüsva olmak istemiyorsanız, bırakın çifte standartınızı..
Hani, “Hepimiz Ermeniyiz” diyordunuz ya? Biz de “hepimiz Mehmet Özmen’iz” diyoruz işte! Hakarete uğradık, kovulduk, “katil” diye yuhalandık, “vurun” sloganlarıyla vurulduk! Öldüresiye dövüldük! Sadece bedenimiz değil, ruhumuz da sızlıyor!
Savcıları, İstanbul Barosu başkan yardımcısı Mehmet Durakoğlu’nun, oradaki kalabalığı provoke etmesi, Yeniakit Gazetesi çalışanı Mehmet Özmen’e karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmesi, “cinayete azmettirmesi” karşısında göreve çağırıyorum!
Mehmet Durakoğlu, azmettirici olarak yargılanmalıdır! Adalet Bakanlığı bilmelidir ki bu hukuk cinayetinin suçluları cezalandırılmazsa, toplumun adalete olan güveni kalmayacaktır! Bu yüzden, İstanbul Barosu’nda, Mehmet Özmen’i barbarca linç eden hukukçular, meslekten ihraç edilmelidir!
Yoksa bu hukuk skandalı, sadece İstanbul Barosu’nun değil, Türk Adalet anlayışının alnına asfalt gibi yapışır!