Tepeleme Yok, Müebbet Var
Balyoz darbe planına son şekli verilirken 1. Ordu Komutanı Org. Çetin Doğan komutası altında buluna subaylara şöyle sesleniyordu: “Toplumsal olaylarda artık acıma, bilmem ne yapma filan yok... Tepeleme var, başka bir şey yok.”
Bütün bir toplumun kafasına Balyoz indirmeyi, Balyozla toplumu tepelemeyi, dipçikle halkı hizaya getirmeyi meslek edinmiş kişi, örgüt ve çevreler Balyoz’un ikiz kardeşi Ergenekon için savcılar tarafından hazırlanan esas hakkındaki mütalaayla beraber ikinci kez sarsıldılar. Halkı tepelemeyi alışkanlık haline getirmiş, halkı tepeleme siyasetiyle iktidarı elinde tutmak için yanıp tutuşanların önüne artık sağlam bir duvar örülüyor.
Uzaklarda Arama, Taht Kurmuşlar Karargâha
Kim ne derse desin bundan böyle iktidarını korumak veya iktidarı ele geçirmek için Balyoz’a sarılanlar, elini tetiğe uzatanlar, Ergenekon’un emir ve talimatlarıyla harekete geçenler “şerefli subaylar” muamelesi değil ağırlaştırılmış müebbet hapis muamelesine tabi tutulacaklar. İddianamede belirtildiği gibi “Ergenekon, Avrupa’da adına kontrgerilla denilen gizli örgütün Türkiye’deki adıdır.”
Yıllarını Türkiye’deki kontrgerilla örgütlenmesi ve cinayetlerini aydınlatmaya sarf etmiş kimi sol-sosyalist kimi liberal kesimler hemen her zaman sorunun kaynağını Amerika’da, Avrupa’da aradılar. Ama uzaklarda aradıklarını hemen yanı başında, Genelkurmay Karargâhı’nda bulunca belki kendilerini değil ama iddialarını inkâra yeltendiler. Kemalist ve ulusalcı-milliyetçi çevrelerin Ergenekon ve Balyoz yargılamalarına karşı sergiledikleri muhafaza ve müdafaa siyaseti kadar değil elbet. Ancak sözde bir takım şüphelere yaslanarak ve daha büyük bir tehlikeye yani AK Parti iktidarına karşı aydınlanmış-ilerici saydıkları despotik Kemalist iktidar sınıflarına bitişik nizam siyaset yürütmeyi hayat-memat meselesi saydılar.
Sadece soyut olarak Kemalizme ve onun Halkevleri, Köy Enstitüleri, laik eğitim şartlandırmaları gibi uygulamalarına değil alenen ve resmen 28 Şubat ve 27 Nisan süreçlerine de sahip çıkmışlardı. Bu sebeple gözyaşlarını içine akıtmayıp CHP/Cumhuriyet ve İP/Aydınlık gibi ÖDP/Birgün, TKP/Sol, EMEP/Evrensel gibi siyasi parti ve yayın organları da Balyoz ve Ergenekon iddianameleri karşısında şüpheden inkâra değin tutumlar belirlediler. Niçin? Kemalist darbecilere mi yakıştırmadılar iddianamede gördüklerini yoksa toplumun İslami kimliğine karşı birlikte hareket ettikleri müttefiklerini mi mahpushaneye yakıştıramadılar?
Moral Değerleri de Mahkûm Edilmeli
Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’u Doğu Perinçek ve Kemal Gürüz’le, Veli ve Yalçın Küçük’ü Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’la bir araya getiren Ergenekon cuntası asıl itibariyle halkın siyasi tercihini zor yoluyla tasfiye etmek amacıyla hareket ediyordu. Arkalarında ABD/NATO-Gladyo vardı veya yoktu. Ancak Balyoz gibi Ergenekon da en temelde Kemalist moral değerlere yaslanarak girişilen bir darbe teşebbüsüdür. Darbecileri veya teşebbüslerini yargılayıp mahkûm etmek için ille de onların ABD/NATO-Gladyo menşeili olması gerekmiyordu.
Savcılık tarafından Ergenekon davasında yargılanan 64 isim hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenmesine şaşırmanın, karşı çıkmanın ahlaken ya da hukuken bir geçerliliği var mı? Bunun için Ergenekoncuların ne yapmak istediklerini şöyle bir hatırlayalım: Farklı etnik ve mezhebi unsurları birbirine düşürmek maksadıyla kışkırtıcı suikastlar düzenlemek, brifing ve andıçlarla siyaset ve toplumu dizayna kalkışmak, fişlemeler üzerinden psikolojik savaş yürütmek, üniversiteleri ve yargıyı resmi ideoloji adına tetikçi gibi kullanmak vs. vs.
Bu ve benzeri çok vahim plan ve organizasyonlar yaptıkları ele geçirilen örgüt dokümanları ve yapılan soruşturmalarla sabit olan cuntacılar karşısında saygı duruşu yapılmaz herhalde. Bakın savcılık tarafından verilen mütalaada bu husus nasıl vurgulanıyor: ‘’Yargı uygulaması dikkate alındığında en çok belge yakalatan örgütlerden birisi olduğu söylenebilecek olan ‘Ergenekon terör örgütü’ne ait çok fazla sayıda belge usulüne uygun aramalarda ele geçmiş, dava dosyasına girmiştir. Böylece örgütün yapısına, faaliyetlerine, eylemlerine, mensuplarına ve silahlarına ilişkin pek çok gizli husus deşifre edilmiştir.’’
Baro(n)lar Hukuku ve Gazetecileri Tepeliyor
Balyoz ve Ergenekon sanıklarıyla neredeyse bire bir özdeşleşen İstanbul ve Ankara barolarının yönetimi hukukçu kimliklerini terk edip Balyozcu Çetin Doğan’a özenmiş ve gazetemiz muhabiri Mehmet Özmen’i “tepelemeye” kalkışmıştır.
Halkı tepelemeyi iş edinenlerin, halkın sözcülerini tepelemek üzere cuşu huruca geçenlerin şimdilerde Silivri’de volta attıklarını hatırlatalım. Kabadayılık ve tepeleme hırsının hukuk ve ahlakla bir alakasının olmadığının, hakkını ve onurunu korumak isteyen bir halka karşı bu tip zorbalıkların hiçbir işe yaramayacağının Ümit Kocasakal komutasındaki militer avukatlar tarafından da iyi bilinmesi gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.