Dikkat! Kerkük arada kaynamasın
Bir yanda Ergenekon fırtınası her gün yeni bir gökgürültüsüyle devam ederken, diğer yanda AK Parti’nin kapatılma dâvası neticelenmek üzere. Bu arada İstanbul’daki menfur saldırı da gündemin başına oturup hepimizi mateme boğdu. Bu hâdiseler yumağının içinde, Kerkük’te Türkmenlere yöneltilen saldırı ise, fazla dikkati çekmeden arada kaynayıp gidiyor.
Olayı biliyorsunuz... Talabani’nin usûl bakımından veto ederek Irak Parlamentosu’na iade ettiği yeni mahallî seçim kanununa göre, Kerkük’teki Türkmen, Arap ve Kürtlere il meclisinde eşit sayıda temsil hakkı tanınıyor. Böylece Kerkük’ün yönetimi bu üç unsur arasında paylaştırılmış oluyor. Peşmergeler, hâlen mahallî meclisteki sandalye sayısının haksız şekilde yarısına sahip bulundukları için yeni kanundan hoşnut değiller.
Bu kanunu protesto etmek için toplanan beşbin civarındaki Iraklı Kürdün arasında bir canlı bomba patlatılıyor; 25 kişi hayatını kaybediyor ve 185 kişi de yaralanıyor. Patlamanın hemen ardından, sanki önceden plânlanmış gibi, bir grup gösterici, Irak Türkmen Cephesi’ni (ITC) işgal ederek uzun namlulu silâhlarla ateş açıyor. Saldırıda, ITC Güvenlik Daire Başkanı Albay İmad ile 3 güvenlik görevlisi yaralanıyor. Saldırganlar, ayrıca Türkmeneli Televizyonu’na ateş açıyorlar, Türkmen Şehit Aileleri Derneği’ni işgal ediyorlar ve Türkmeneli Partisi binasını da kundaklıyorlar...
***
Kerkük olayları, fevkalâde vahim ve önemli bir gelişmenin başlangıcıdır. Bu olayların baştan sona bir kurgu neticesinde ortaya çıktığı ilk bakışta anlaşılmaktadır. Şöyle ki;
1. Canlı bomba ile Türkmenlerin hiçbir ilişkisi olamaz. Türkmen direniş hareketinde şimdiye kadar ‘canlı bomba’ kullanıldığı görülmemiştir.
2. Canlı bomba, daha ziyade ‘El-Kaide’ yi akla getirmekte ya da Kerkük’ü karıştırmak isteyenlerin taşeron kullandıkları intibaını vermektedir.
3. Kerkük’te bir Türkmen-Kürt çatışmasının körüklenmek istendiği ve Türkmenlerin can güvenliğinin olmadığı, BM Raporları tarafından da tespit edilmiş bir gerçektir.
4. Bombalama sonucunda, Irak Türkmen Cephesi’nin saldırıya uğraması, olayın bir ‘prova’ olduğu izlenimini uyandırmaktadır.
***
Türkiye’nin yaralı Kürtler ile ilgilenmesi ve tedavi için uçak göndermeyi teklif etmesi elbette çok müsbet bir davranıştır. Lâkin, ITC ve Türkmen kuruluşlarının maruz kaldığı saldırılar hususunda gösterilen tepki çok zayıf kalmıştır. Dışişleri’nin bu olayları ‘kınama’ lûtfunda dahi bulunmadığını esefle müşahade ediyoruz.
Şurası unutulmasın ki, Kerkük patlamaya hazır bir bombadır. Bindirilmiş peşmerge kıtalarının nüfusu değiştirme gayretlerine rağmen, hâlen Kerkük’te çok sayıda Türk yaşamaktadır. Muhtemel bir katliâmda müşkül duruma düşmemek için, olayları bugünden doğru değerlendirip gerekli tedbirleri almak ve yerinde tepki göstererek ağırlığımızı koymak mecburiyetindeyiz.
Irak ile kurulmak istenen ‘stratejik ortaklık’, Türkiye’nin başlangıçtan beri ilân ettiği kırmızı çizgilerden vazgeçtiği şeklinde anlaşılmamalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.