Görmedim, duymadım, bilmiyorum
1990’lı yıllarda Güneydoğu’da işlenen cinayetleri Bıçak Timi diye bilinen bir derin yapının gerçekleştirildiği iddia ediliyor. Haberlere göre bu timin isim listesine ulaşılmış.. İlk kez şubat ayında Milat gazetesinde bu konuda bir haber çıkmıştı. Savcılar işin peşine düşünce bu konuda önemli mesafeler kaydedildi..
Bu işlerin sağı solu, Alevisi, Sünnisi yok. Ya da Türkiye’de uygulananla Suriye’de Esed rejiminde ya da Mısır’da Mübarek rejimi tarafından uygulanan farklı değil. Hepsi sanki aynı Şeytani sistemin bir parçası gibi..
BALTACILAR” ya da “BIÇAK TİMİ”! Yine birileri bu iddialar karşısında 3 maymunları oynayacak: Görmedim, duymadım, bilmiyorum.. Aslında gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar, kalpleri var hissetmezler!
Hâlâ JİTEM’i bile itiraf etmiyorlar ki, Beyaz Kuvvetleri, Kara Gömleklileri itiraf etsinler.. “Ağızları kan çanağına dönecek, ama kızılcık şerbeti içtim diyecekler”. Kolları kırılacak ama yen içinde kalacak.. Öyle yemin etmişler, Allah’a verdikleri sözü unutup.. Efendilerini ilah ve Rab edinmiş olmalılar ki, bu dünyaya gelirken ya da bu dünyada Müslümanlığın temel kitabını işittiklerinde amenna-saddakna (iman ettim) dedikleri halde..
Mısır ya da Türkiye ne fark eder ki! Türkiye niye laik ise, Mısır onun için bir tek parti diktatörlüğüdür..
Türkiye’de Arap düşmanı Türk milliyetçilerinin fikir babaları ve sponsorları ile, Mısır’daki Türk düşmanı Arap milliyetçiliğinin fikir babaları ve sponsorları aynı değil mi?
Tezgah böyle kurulmuş. Bu efendiler öyle istedikleri için Türk Milliyetçileri sağcı, Arap Milliyetçileri solcudur!
Mısır’daki infaz timlerinin adı “Baltacı” bizdekilerinki “Bıçakçı”..
Şu itirafa ne dersiniz? İlker Çınar: Piyade uzman erbaş olarak 1992’de göreve başladım. 1993’te misyonerliğe karşı oluşturulan TUSHAD’da görevlendirildim. Çok gizli bir görev olan Beyaz Kuvvetler’e seçildim. TUSHAD’ın başında Tolon vardı.
Ersöz: İlker Çınar isimli silahlı kuvvetlerden atılmış askeri personeli tanımam. Genelkurmay’da TUSHAD diye bir birim mevcut değildir. Ne Beyaz ne de Siyah Kuvvetleri duymuş değilim. JİTEM diye bir birim de söz konusu değildir.
Sormak gerek, “Özel Harp”i biliyor mu ya da “Kozmik oda” hakkında bilgisi var mı? Onu da reddedecektir herhalde.. Muhsin Yazıcıoğlu suikastı davası açılsın, o zaman öğrenecektir Siyah ve Beyaz Kuvvetleri herhalde..
Ersöz’ün bu konuda bir iddiası da “O gün Şırnak’taydım, nasıl öldüreyim?” diyor.
90 sonrası, bu özel işlerde görevlendirilen tanıdığım biri vardı. Mesela Azerbaycan’da görevlendirildiği bir iş için ülke dışına çıkmadan önce, burada basit bir suçtan hapse atılmıştı.. O hapiste biliniyordu, ama başka bir iş için yurtdışında bulunuyordu.
O dönemde bu tür işler sıradan işlerdi. Bu işin de öyle bir iş olup olmadığını bilmem.. Kanıt gerekir.. Ama JİTEM’i, Beyaz Kuvvetleri, Siyah Kuvvetleri o seviyede birinin bilmemesi bana garip geldi..
Geçen yıllarda, Fidan öncesi MİT’e bir yazı yazdım, “hatıralarımı yazacağım, gizlilik taşımayan hakkımdaki bilgi ve belgeleri bana verebilir misiniz” diye. Bir cevap geldi: Hakkınızda MİT’de bilgi belge bulunmamaktadır diye. Ya yalan söylüyor ya da bu adamlar görevlerini yapmamışlar.. İkisi de suç aslında! Hani çık de ki: Veremeyiz. Çok daha anlaşılır bir tutum.. Bir diplomata CIA hakkında sordum. Kendi hakkınızdaki bilgileri ya da genel ülke raporlarını almak isterseniz, gizlilik damgası taşımayan bilgileri para ile satıyormuş. Hatta, hani CIA belgelerinde şu iddialar var falan diye basında yer alan bilgi ve belgeler de Pentagon’un altındaki kitapevinde zaten satıştaki bilgi ve belgelermiş.. Ya da geniş bir biyografinizi gönderip, eksik ya da yanlış varsa düzeltip bize gönderirseniz diye cevap veriyormuş.. Hakan Fidan’a sordum geçen gün, hepsini imha ettik dedi..
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüne ilişkin başlatılan soruşturmanın tek sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün savunma taktiği Ergenekoncuların ve Balyozcuların genel taktiği. “Bilmiyorum, reddediyorum!” diyorlar, başka bir şey demiyorlar. Ya da hakaret ediyor, meydan okuyor, tehdit ediyorlar.. Bu da inandırıcılıklarının dibe vurmasına sebeb oluyor..
Geçen gün Özal döneminin bakanlarından Vehbi Dinçerler ve Ekrem Pakdemirli, 1988 yılındaki ANAP kongresinde Özal’a düzenlenen suikastla ilgili sırrı bilen Mehmet Keçeciler ve Korkut Özal’ı, bu sırrı açıklamaya çağırdı.
Sahi şu Bahtiyar Aydın meselesi nasıl çözülecek.
Bu işler “organize işler”. Çete hapisteki adamı alıyor, dışarı çıkartıyor, cinayet işletiyor ve sonra geri içeri tıkıyor. Bunlar da kayıtdışı işlemler.. Adama seni nasıl çıkartıyorsam dışarı, günü gelince çıkartıp salıvereceğim, dediğimizi yaparsan; yoksa, orada işini bitiririm de diyebiliyor. Şimdi sen cinayet saatinde hücrede yatan adamın tetikçi olduğunu isbat et bakalım.
Kendilerine göre sağlam bir düzen kurmuşlar ama, olmadı işte.. Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.