Nöronikler geliyor!
Her kış Kafkaslar’dan komünistlerin, Bulgaristan üzerinden Dimitrilerin geleceğini beklerdik. “Buzlar çözülmeden gelip Anadolu’yu işgal edecekler” korkusu ile yaşadık. Bu korku canlı tutulmalıydı ki, “Türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir, her görüldüğü yerde ezilmelidir” sloganının arkasına saklanıp, soğuk savaşa ucuz asker olalım..
Nasıl da bizi kandırdılar. Oysa Doğu Halkları konferansında, “Şûrevilik/ Komünizm Kur’an’ın mehdiyetidir” diyorlardı bizimkilere.. Sahneye dev harflerle, “Ve emrihüm şûra beynehüm” yazmışlardı.. “Aranızda şûra ile hükmedin” ayetini Rusça’ya çevirdiğinizde “Aranızda Sovyet’le hükmedin” anlamı çıkıyordu..
Ne oyundu ama, Sünnileri sağ partilere ucuz oy deposu yapıp solculara saldırtanlar, Alevilere Dersim’i unutturup onların eline “Bursa Nutku”nu sıkıştırıp, “irtica ile mücadele, istila ile mücadeleden daha zor ve elzem hadisedir” diye birileri onları kışkırtıyordu..
Bugünki Türk-Kürt kavgası da aynı şey bana kalırsa.. Tavşana kaç, tazıya tut diyorlar. Aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretiyorlar.. Kanlı, karanlık, kirli bir oyun bu..
Konum bu değil. Dünyada başka şeyler de oluyor.. Artık Kerim Korcan’ın “Dimitriler Geliyor”u değil gündemdeki konu, Nöronikler geliyor..
Kimileri uzaylıların dünyayı işgal edeceğinden korkuyor ama Nöroniklerin istilası başladı bile.. Cin şişeden çıktı!
Uzaylıların dünyayı işgal edeceğini sananlar kendilerinin de bir uzaylı olduğunu ve dünyalıların uzayı keşfe çıktıklarını nedense hiç düşünmüyorlar!
Kim bu nöronikler derseniz, yeni kuşak bilişim teknolojisi..
Bulut teknolojisinden sonra Glass teknolojisi gündemde idi. Google ilk ürününü test ederken, bütün sistem altyapısının Glass’a uygun hale gelmesinin yıllar alacağı düşünülüyordu.. Ekran yok, klavye yok, kamera ve mikrofon sistem içine gizlenmiş. USB de yok, CD de. Web tabanlı bir sistemden söz ediyoruz. Dolayısı ile HD’ye de gerek yok.. Küçük bir connect kartla sorunlar çözülüyor.. Sistem sayesinde GSP ve bilgisayar tekleşiyor. Artık bu teknoloji sayesinde dil bilmemek de sorun olmaktan çıkacak. Ya da dil öğrenmek sorun olmayacak.. Baktığınız her şeyi tanımak, her yazıyı okuyup anlamak nasıl bir duygu size göre.. Adamın yüzüne bakacaksınız. Google image search çalışacak ve size o kişinin kimliği hakkında bilgi verecek. Dilerseniz, onun hakkında yazılanları da okuyabilirsiniz anında.. Bu herhangi bir ürün de olabilir..
Beni, şu ürüne en ucuza ulaşacağım yere götür derseniz, size sağa dön-sola dön diye götürecek.. Artık yok yok, sormak yok. Ya da vapur kaçta kalkıyor diye sormak da.. Siz boğazda deniz sahilinde derin maviliklere bakarken, Atlantik ötesinde bir sohbete de dalabilirsiniz artık..
Facebook’muş, Twitter’miş, geçin bunları.. Hayata bakışınız, din algınız, cemaat ilişkileriniz, üretim tüketim ilişkileri, siyasal ve sosyal ilişkileriniz her şey değişecek.. e-demokrasi ile tanışacaksınız mesela. Kendi Avatarınızı üreteceksiniz. E-huddam, cin şişeden çıkıyor artık. Alaeddin’in lambasından çıkan cin gerçek oluyor.. Bu e-Pir sizin adınıza sanal dünyada her işi yapacak ve sizinle ilgili bilgileri toplayabilecek. Tam bir sanal sekreter. Hatta sizin yetkilendirdiğiniz ölçüde sizin adınıza karar verebilecek ve görüş açıklayabilecek, sorarsanız sizin karar vermeniz gereken bir konuda tahminde bulunabilecek.. Midori ile tanışacaksınız, Watson’la tanışacaksınız..
E-Demokrasi ile tanışacaksınız mesela..
Peki Glass sonrası ne var derseniz. Nöronikler geliyor.. Ve daha şimdiden Samsung yeni taleplerinde bunun ilk örneklerini sunmaya başladı bile.. El-kol hareketlerinizi, nabız atışlarınızı, vücud ısınızı, dudak, göz, yanak hareketlerinden sizing ruh halinizi anlayacak bir bilgisayar geliyor.. “Halden anlayan” bir bilgisayar bu. Hangi filmleri izliyorsunuz, onların ortak teması ne ya da artistler kimler, senarist, rejisör kim, hepsini aklında tutup sizin beklentilerinize cevap verecek yeni bir hizmetkâr..
Dahası beyin dalgalarını okuyarak düşüncelerinizi algılayan ve ona göre cevap hazırlayan bir sistem. Sadece bu kadar mı? Cevapları da ekran ya da klavye ile, sesli ya da görüntü ile ya da barkotla veren bir sistem değil. Sadece kulağınıza bir küpe takıyorsunuz. Taleplerinizi beyin dalgalarınız vasıtası ile alıyor ve cevabını elektronik radio dalgaları ile beyninize iletiyor. Görüntü, ses, mesaj beyninizin içinde oluşuyor.. Cin ve Şeytan da bize vesveselerini böyle aktarıyor olmasın sakın!
Bu arada fareler arasında elektromanyetik iletişim gerçekleştirilmiş.. İnsanlar üzerindeki çalışmalar başarılı. Hatta sağlıkta kullanılmaya başladı bile bu yöntem.. Sinir uçlarındaki elektromanyetik dalgalar alınarak o sinirle irtibatlı organların MR’ı alınabildiği gibi, engelliler için elektromanyetik sensörlerle de el-kol hareketlerine kumanda edilebiliyor.. Yeni bir dünya kuruluyor kardeşler. “Açıl susam açıl” diyorsunuz, asansörün kapısı açılıyor!!! Peki ya bir adım sonrası.. Bu gelişmeler için iyi ya da kötü demiyorum. Sadece soruyorum: Böyle bir dünyaya hazır mısınız?
Başka bir emriniz var mı?
Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal..
Gelecek dünde kaldı cancağızım. Şimdi yeni hayaller kurma zamanıdır.
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.