Türk kahvesi Yunan’ın mıdır?
Postkolonyal teorinin temeli doğu batı ilişkisi içerisinde müstemleke tarihi ile ortaya çıkan ikili zıtlıkları ortaya koymak, bu ikili sistemde güzel, doğru, demokratik, haklı vesaire vesaire değerler grubunu bu değerlerin her birinin muhalifi ile karşı karşıya getirir ve Batının kendini meşrulaştırdığı ve yeniden ve bir dahi ürettiği gerçeğinin zincirlerini kırmaya teşebbüs eder. Postkolonyal eleştiri yerleşmiş etkin simgesel sistemleri parçalara ayırır ve kral çıplak der. Bu işi de bir dizi ispatları devreye sokarak yapar. Sonuç itibariyle de modern çağda batının endüstriyel üstünlüğü ile bilgi üretimini tekeline almış olması onun üstünlüğünü kuvvetlendirmesine, işgalci zihnini yayılmacı siyasetle diğer topraklarda derinleştirmesine sebep olur. Bilgi üretiminde selektivizm esastır ve batı açısından gereksiz bilgiler ayıklanır, hiçbir şey olmazsa en azından ikinci sınıflaştırılır. Kendi lensinden dünyaya bakar ve ne görüyorsa onu kendi-merkezli bir dille yazıya döker. Bunu aktarır, aktarılan tekrar aktarılır ve içi dolu veya boş hiç fark etmez ne dediyse o kural olur, anlamsız olup içi doldurulması gereken sonradan işlenir.
Bu iki polarlı tarihsel okumada ‘tutunan’ her şey, ki iyi olmalıdır ki kalıcı olabilmiştir o da ancak Batı’dan gelir. Batı’dan kaynaklanır. Batı sahiplenir. Onun malıdır. Bu olamıyorsa yani Batı kendini merkeze oturtamıyorsa o zaman Batının uydusu konumunda olan yerlere ait gösterilir. Nerelerdir bunlar? Batı tedrisatindan geçmiş eski müstemlekeler.
Postkolonyal okumanın temel taşlarından söz etmemin sebebi Doktor Mehmet Öz’ün birkaç gün önce Amerika’da yayınlanan programında sarf ettiği ‘Yunan’ kahvesi sözü. Türk kahvesini Yunan’a atfetmesi. Buna şaşırmalı mıyız?.. İtiraf etmeliyim Türk kahvesine Yunan kahvesi diyeni ilk defa duydum. Ama yine de buna şaşırmak gerekir mi diye retorik soruyu sormaya devam ediyorum. Çünkü Türkiye’ye ait olup başkalarına ve özellikle de Yunanlılara atfedilen ilk kültürel hazinemiz Türk kahvesi değil. Döner, Yunanlıya mal edilir ve adı gyrodur. Keza yaprak dolması. Yunan dolması olarak bir de üstelik Yunan alfebesiyle ama Türkçe olarak ‘yalancı dolma’ adıyla satılırken… Son Yunan marifeti yoğurttur. ABD’de son yıllarda trend haline gelen Yunan yoğurdu diğer markalara nazaran revacda gözüküyor.
Baklavayı ve şiş kebabı emperyalist güçlere değilse de ona en azından Türklerden daha yakın gözüken eski müstemlekeleri olan Araplara çoktan kaybettik. Batıda kimse baklavaya Türklere ait gözüyle bakmıyor. Kebap Araplara ‘paylaştırılırken’ döner Yunan’ın kısmetine düşürülmüş…
Ama ne yalan söylemeli kahveye Türk yerine Arap diyeni duymuştum da Yunan’ın hanesine yazanı ilk defa görüyorum. Bunun altındaki psikolojiye ait amatör okumamı ise kendime saklayacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.