Manas’ın ülkesinde Şiir Şöleniv
“Manas” bize Kırgızistan’ı hatırlatır. Kırgızistan yerine “Manaseli” desek yanlış olmaz! Kırgızistan, destan kahramanı Er Manas’ı yaşatıyor. Manas destanı adını bu kahramandan alıyor. Onun efsanevî doğuşu, düşmandan korumak için isminin gizlenmesi, 12 yaşına gelince düşmanlara karşı mücadeleye başlaması, ölümü ve yeniden dirilişi ve nihayet ikinci ölümü…
Destan, Manas’ın son ölümüyle de bitmiyor. Onun oğlu Semetey’in, torunlarının maceraları ile devam ediyor. Söylendiğine göre, 8 nesil süren bir destan Manas. 500.000 mısradan fazla olduğu ifade edilen dünyanın en büyük ve hâlâ anlatılmaya devam eden destanından öz ediyoruz.
Bir “manasçı”yı, yani Manas anlatıcısını, canlı olarak dinlemediyseniz, bu destanı tam mânasıyla kavramanız mümkün değil. Söyleyeceğimiz şu: Manas’ı kitaptan okumakla dinlemek arasında dağlar kadar fark var!
Manasçı sandalyesine oturup “heey!” diye başladığı andan itibaren kendinizi masalların, efsanelerin, destanların dünyasına ait hissediyorsunuz. Belli bir âhenkle, adeta soluk almadan okunan destan, sizi dünyanızdan koparıyor. Manasçı ile anlattıkları iç içe geçtiği gibi, dinleyici manasçının büyüsüne kapılıyor, sözleri tam olarak anlamasa dahi ahengin, onu tamamlayan yüz, el ve kol hareketlerinin tesiriyle zengin bir masal âleminin adeta parçası oluyor.
Manas Kırgızların bin yıllık efsanevi tarihi demek. Kırgızlar onu yaşatıyor, o da Kırgızları.
Türkçenin 10. Uluslararası şiir şöleni 29 Mayıs’ta Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te başladı. Bişkek Flarmoniya Konser Salonu’nda yapılan açılışta, Kırgızistan Kültür Bakanı Sultan Raev de bulundu ve güzel bir konuşma yaptı. Türkiye Cumhurbaşkanlığının himayesinde gerçekleştirilen şölenin açılışında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen’in bulunması da güzel bir tesadüftü. İlki Bursa ve Konya’da yapılan Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni’nin düzenleyici heyetinde o da yer alıyordu. Türk Dünyası Aksakalları toplantısı için Bişkek’e gelen İsen, ilk şölenden 21 yıl sonra yapılan 10. Şölenin açılışına katıldı ve konuşma yaptı.
Kırgızistan Yazarlar Birliği ve Manas Üniversitesi’nin desteği ile yapılan şölenin açılışında Türk dünyasının şairleri 10. defa bir araya geldiler. Doğu’da Saha-Yakut bölgesinden batıda Hollanda’ya kadar 20’den fazla ülke ve bölgeden şairlerin katıldığı şölenin açılışı şenlik havası içinde geçti.
Biz de açış konuşmamızda, Kırgızistan’la coğrafi uzaklığın, dil, din ve kültürel yakınlığımızı etkilemeyeceğini, iki ülkenin halklarının tarihen güçlü bağlarla birbirine bağlı olduğunu söyledik. Konuşmamızın sonunda üzerinde durduğumuz bazı hususları okuyucularımıza aynen aktarmak istiyorum:
“Bursa’dan 21 yıl sonra, Türk dünyasının şiir ustaları, Bişkek’de onuncu defa bir araya geldiler. Onlar gelince kıt’alar, coğrafyalar, ülkeler bir araya geldi. Arayışımız, yüzlerce yıllık ortak sesimizi, ezgimizi bulmak içindir.
Değişik coğrafyalardan gelen, farklı lehçelerle, şivelerle konuşan şairler ve yazarlar topluluğunun üzerinde bilhassa düşünmesi gereken hususlar var; Bişkek’te de bir daha hatırlatmadan geçemeyeceğim.
Siyasî sınırlar, kültürleri, medeniyetleri sınırlayamaz; tahdit edemez. Bizim sınırları aşan güçlü bir medeniyetimiz var, ortak değerlerimiz var. Kardeşler arasındaki siyasî soğukluklar/çekişmeler ortak medeniyetimizi zedelememeli, ortak değerlerimizi unutturmamalı.
Türk dilli halkların coğrafya olarak, nüfus olarak dünya içinde bir dünya olduğunu akıldan çıkarmayalım. Bu dünya bunun farkına varırsa, hem kendini değiştirecek güce sahibi olur, hem de kendi dışındaki dünyayı değiştirecek kudret elde eder.
Gittikçe küçülen dünyaya rağmen yaşayan yazarlarımız, şairlerimiz birbirini tanımıyor, birbirinin klasiklerini bilmiyor. İnanıyorum ki, geçmiş büyüklerimizi tanısak, eserlerinden haberdar olsak, 21. yüzyılda sesimiz daha gür çıkar.
Uzak yakın kardeşlerle kardeşcesine ilgilenmek. Onların sözünü, sesini işiterek mutlu olmak. Büyük şahsiyetlerini tanımak. Ve zamanımızın yeni, yepyeni sözünü söylemek, sentezini yapmak... Ve dünyaya bu ortak sözü söylemek. O günlerin uzak olmamasını diliyorum.
10. Şiir Şöleni’nin yapıldığı Bişkek’de sadece şiir okunmayacak. Bu konular üzerinde de konuşulacak, tartışılacak. Uzak yerlerden geldik, hasretimiz büyük. Kardeşlerin sohbet meclisinde konuşulacak çok şey var, elbette. Dört gün boyunca bunları bu salonlarda, odalarda, yolda, sokakta konuşup duracağız.
Bişkek şölenine ilk defa katılan bölgeler ve şairler var. Altay, Tuva, Hakas… Bu sevindirici elbette. Ya gelmeyenler, gelemeyenler?
Kıbrıslı şairimiz, İstanbul havalimanından dönmek zorunda kaldı. İranlı, Tebrizli şairimiz Manas havalimanından geri çevrildi. Türkmenistanlı, Özbekistanlı şairlerin gelemeyişi üzerine konuşmak istemiyorum!
21 yılı geride bırakan bu şölenin müdavimleri, katılımcıları, yürütenleri içinde artık aramızda olmayanlar var. Kazakistan’ın Almatı şehrinde yaptığımız ikinci şölenin ev sahibi, Kazakistan Yazarlar Birliği başkanı Kaldarbek Naymanbay vefat etti.
İlk şölenimize katılan Özbekistanlı şair Rauf Parfi, Kırımlı şair Yunus Kandim, Azerbaycanlı şair Hamid Nutki, Kıbrıslı şair Osman Türkay, Afganistanlı şair Ergeş Uçgun ve Türkiye’den M. Âkif İnan, Erdem Bayazıt, Arif Damar kaybettiklerimiz arasında. İlk şölenimizde ödül alan Kazakistanlı şair Tomanbay Moldagali’nin vefat ettiğini, tekrar davet etmek istediğimizde öğrendik. Hepsine rahmet diliyorum. Birkaç yıl önce vefat eden Kırım Tatar Yazarlar Birliği başkanı Şakir Selim ve evvelki yıl ebediyete intikal eden Üsküp şölenimize büyük emek veren genel sekreterimiz Rıfkı Kaymaz’ı da rahmetle yâd ediyoruz.
Söz hep vardı, bizi buraya güzel söylenmiş sözler getirdi. Sözün özünü, güzelini, tesirlisini söylemek; bunu bütün insanlığa duyurmak emelimiz olmalı.
Sözlerimi, Türkiye’den bir gazete haberi ile bitirmek istiyorum. Türkiye’de savunma sanayine imalat yapan bir kurum yeni bir zırhlı savaş aracı geliştirdi. Bu araca isim olarak da Manas destanında geçen kanatlı at “Tulpar”ı seçti!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.