Kezman, Fener’e ilk geldiğinde yer yerinden oynamıştı. ‘İyi bir golcü’ apoletli Kezman atacağı gollerle, Fener’i yalnız Türkiye Ligi’nde değil, Avrupa arenasında da başarıya başarıya uçuracak diye beklemiştik. Olmadı...

Fenerbahçe’de attığı sayılı gollere sığınarak ‘Ben büyük golcüyüm’ dedi, biz buna katılmadık. Zaman zaman kaçırdığı goller sonrasında bunalıma girdi. Agresif oldu. Kendine bile kızdığı zaman, cam çerçeve indirmeye başladı. Kezman PSV’deki performansının dışında, kısa metrajlı Chelsea başarısızlığından dolayı İspanya’ya uçmuştu. Atletico Madrid’de de atamadığı gollerle seyredenleri kahrediyordu. Bu kadar acımasız terimler kullanan asla ben olmamalıydım. Ama ne yapalım ki gördüğüm Kezman bana futbolcu olarak beklediğim gibi gelmedi. Sonuçta Aragones’in de Fener’in başına gelmesiyle, ‘Kalmak mı zor gitmek mi!’yi oynamaya başladı.

Şimdi PSG, Kezman’ı istiyor. Okasyon bir transfer. Fransızlar ne kadar ucuza kapatırsa kendini o kadar başarılı kabul edecek. Giderse hem onun için, hem de Fenerbahçe için hayırlı olur...

Gelelim Aurelio’dan sonraki ön libero problemine. Elinde böyle bir oyuncu var, pasaport değişikliği yapmış Türk Milli Takımı’nın ası olmuş. Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı her maçta beğeni kazanmış. Bir takım oyuncusu olarak her türlü vasıflara sahipken, hiçbir bonservis ücreti ödenmeden, elini kolunu sallaya sallaya gitti. Aurelio’nun gidişi tamamen Fenerbahçe Yönetimi’nin vurdumduymazlığıdır.

Şimdi Aurelio’nun yerini doldurabilmek için Xabi Alonso’nun peşinde Fener. ücretine bakarsak 4-5 Aurelio fiyatına gelir. Ne akıl ama!.. Bedavaya yolla, onun yerine servet derecesinde milyon dolarları Alonso’nun önüne koy!. Yine de Alonso büyük futbolcu... Gelirse, Fenerbahçe’ye katkı yapar ve Aurelio’nun yerini doldurur...