Yüzlerce Kötülüklerinden Yirmisinin Listesi...
(1)Türkiye’nin iki ana unsuru olan Türklerle Kürtleri birbirine düşman etmek için ellerinden geleni yaptılar, şeytana parmak ısırtacak melanetler sergilediler.
(2) Müslüman Kürtlerin çoğunluğunun bu oyunlara gelmeyeceğini iyi bildikleri için onların bir kısmını İslâm’dan uzaklaştırıp dinsiz yapmak için çalıştılar.
(3) Sünnîlerle Alevîleri birbirine düşman etmek istediler. Kahramanmaraş, Sivas, Başbağlar katliamı, İstanbul’daki Gazi Mahallesi olayları hep onların işidir.
(4) Müslüman tarikatların, cemaatlerin, grupların arasına casuslar, ajanlar, provokatörler soktular.
(5) Memlekette irtica var. Şeriat tehlikesi var diye bağırabilmek için düzmece olaylar çıkarttılar.
(6) PKK onların eseridir. Onlar kurdurttular.
(7) PKK çoktan bitirilebilirdi. Onlar bitirtmediler.
(8) PKK, silâh ve cephane kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, gizli ilişkiler hakkında önemli bilgiler elde eden ve bunları yayınlamaya hazırlanan gazeteci Uğur Mumcu’yu havaya uçurdular ve ardından timsah gözyaşları döktüler.
(9) Ankara’da güpegündüz önemli bir devlet dairesini basıp büyük bir bürokratı öldürdüler.
(10) Yine büyük bir iş adamını ve yardımcılarını, bürosunu basıp öldürdüler.
(11) Bu işleri birtakım basının ve tv’lerin yardımı ve işbirliği ile yaptılar.
(12) Halk tedirgin olsun, ülke karışsın, devlet sarsılsın diye nice meşhur kişiyi faili meçhul cinayetlerle katlettiler.
(13) Dünyanın bütün (Fransa dahil) medenî, demokrat, hukuklu, insan haklarına bağlı ve saygılı ülkesinin üniversitelerinde serbest olan başörtüsünün bizim üniversitelerimizde yasak olması için direnip durdular.
(14) PKK terörünün sürmesini isteyerek binlerce vatandaşın ölmesine, askerlerimizin şehid olmasına, ülkemizin bir kısmının harap olmasına yol açtılar.
(15) Devletle siyasî sistemi, düzeni özdeşleştirerek her türlü ıslah yolunu tıkadılar patlamalara, tıkanmalara sebebiyet verdiler.
(16) Aşırı ve jakoben lâikçilik yaparak, lâikliği bir din, bir tabu haline getirdiler.
(17) Krizi sürdürmek için lâikliğin tarifinin yapılmasını istemediler.
(18) Halkın çoğunluğunu cumhuriyet için bir tehdit ve tehlike olarak gösterdiler.
(19) Dedeleri İttihadçılar Osmanlı imparatorluğunu komitacılık yaparak batırdılar, bunlar da Cumhuriyet Türkiye’sinin mezarını kazmak için çalıştılar.
(20) Müslümanların, küçük çocuklarına din ve Kur’ân dersleri vermesini engellemek için çalıştılar.
Hilmi özkök Paşa’ya Milletçe Minnet ve Teşekkür Borçluyuz
ESKİ Genel Kurmay Başkanı muhterem Hilmi özkök Paşa’ya milletçe teşekkür borçluyuz. Kellesini koltuğuna alarak bin bir sıkıntı ve baskı içinde ülkemizi, halkımızı, devletimizi darbe felâketinden korumaya çalışmıştır.
5 yıldızlı koskoca general, yemeklerini evinden sefertasıyla getirerek yemiştir... Evden makamına, makamından evine resmî otomobiliyle gidememiş, minibüsle gitmiştir. Uçağı havada berhava edilerek şehit edilen Eşref Bitlis Paşa gibi o da büyük tehditler ve tehlikeler içinde yaşamıştır.
Mevkiine, makamına, rütbesine, hizmetine, devletine, ülkesine, halkına ihanet etmemiş ve darbecilere fırsat vermemiştir.
Helâl süt emmiş bir Türkiyeliymiş. Türkiye’yi korumuş, gözetmiş...
Her an bir suikasta kurban gidebilirdi.
27 Mayıs 1960’ta darbeciler o zamanın Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun’u yakalamışlar, bin bir eza, cefa, hakaretten sonra (hattâ tokatlandığı rivayet ediliyor), Yassıada zindan/adasına atmışlardı.
Hilmi özkök Paşa hukuka, insan haklarına, demokrasiye, millî iradeye, millî kimlik ve kültüre bağlı ve saygılı bir askerdi. Kendisine minnet borcumuz vardır, sıhhat, afiyet ve selametle nice yıllar muammer olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.
Aşağıdaki yazıyı //www.dunyabulteni.net// sitesinden (28.07.2008) aldım. Dikkatinize sunarım.
Ergenekon İddianamesi’nin satır aralarında ilginç ayrıntılar yer alıyor. Operasyon kapsamında tutuklanan gazeteci Hayrullah Mahmud’a ait İstanbul Beşiktaş’ta bulunan adresinde yapılan aramada el konulan dokümanlar arasında ilginç bir bilgi yer aldı. 1’den 10’a kadar numaralandırılmış dokümanların ‘6.numaralı’ belgesinde, bugüne kadar ortaya çıkmayan bir suikast girişimine yer veriliyor. özkök’ün Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu 2000-2002 döneminde Siirt’te öldürülmeye çalışıldığı bilgisinin yer aldığı notlarda şu ifadeler yer alıyor:
KORUNDUĞUNU BİLMİYORDU
“özkök’ün başarılı olması istenmiyordu. Kendisini istemeyen ekibin emriyle Siirt’te birlik denetimleri sırasında helikopterine bir gün öncesinden parça sökülerek sabotaj yapılan ancak sabah teknisyen kontrolünde ortaya çıkmayan olay. Fakat bu olayı takip eden özel kuvvetler personeli özkök gibi ordu içerisinde para yemeyen ve temiz bir komutanın varlığının istenmesi sebebiyle kendi bilgisi dışında bu birim tarafından korumaya alınmıştır. Başına bu işler geleceği bilindiğinden dolayı bu personel görevli olmadıkları halde bu korumayı sağlıyorlardı. Bu koruma sırasında da helikoptere yapılan sabotajı tim personeli tespit etti ve sabah özkök’ün helikoptere bineceği sırada bu tim personeli komutanı çekerek diğer helikoptere binmesini sağladı. Sabotaj yapılan helikopter kalkması sonrasında iki dakika sonra yere acil iniş yaptı.”
Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993’de, uçağının henüz aydınlanamayan nedenlerle düşmesi sonucu şehit oldu.