ABD gezisinden sonra malûm Gezi!
Başbakanımızın mayıs ayında yaptığı ABD ziyareti çok önemsenmişti. Sadece Türkiye cenahından değil, görünüşe göre asıl ABD tarafından.
O günlerde yapılan açıklamaları hatırlayalım. Türkiye’nin başbakanına bu sefer çok özel, istisnaî bir protokol uygulanıyordu. Ancak büyük devlet başkanları böyle ağırlanırdı ABD’de…
Başbakan’ın ABD gezisi boyunca çok güzel resimler verildi. Türkiye ABD ilişkilerinin nasıl da güzel seyrettiği ve edeceği böylece âdeta gözümüzün içine sokuluyordu.
İlk bu ziyaretin bu kadar abartılmasından kuşkulandım. ABD, yani dünyaya nizamat vermek iddiasında olan bir devlet Türkiye’den ne istiyor ki, böyle bir yola başvuruyor?
Büyük beklentilerin tantanalı, şatafatlı gösterilerle elde edilmek istenmesi yeni bir durum değildir.
Ziyaret sona ererken çekilen resim her şeyin ziyadesiyle güllük gülistanlık olduğunu gösteriyordu.
Resim buydu. Ya gerçek?
İkinci kuşkum, ABD ile Türkiye’nin her hususta mutabık kalmalarının imkânsızlığına rağmen bu resmin verilmesi ile ilgili idi.
Eğer Türkiye ve ABD her hususta mutabık kalırlarsa, bu Türkiye’de çok zayıf bir hükümetin varlığına delalet eder. Böyle hükümetleri geçen yüzyılda, yani 20. yüzyılda geride bıraktık. Bülent Ecevit’le ABD başkanının o meşhur resmini hatırlayın!
Tahminim, Türkiye ile ABD’nin en azından bazı hususlarda mutabık kalmadıkları/anlaşamadıkları yönündeydi. ABD yönetimi, mutabık kalınmayan konular önemliyse, bunu bir şekilde Türk hükümetine gösterecekti.
Gezi olaylarının şunu bunu beni çok fazla ilgilendirmiyor. Çünkü bu olaylar bir araç, bu olaylar üzerinden söylenmek istenenler var. Bu sadece hükümete değil, Türkiye’ye söyleniyor. Birazcık iz’anı olan bunu anlar.
Gezi olaylarının ABD ziyaretinin sonrasına rastlaması “tesadüf” olabilir. Fakat bu olaylarla ilgili ABD yetkililerinin açıklamaları elbette tesadüf değil! Tabii ki taammüd!
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Tayyip Erdoğan’a “İnanılmaz derecede zor bir bölgede harikulade bir iş çıkardınız” diyor, tarih 16 mayıs! Başbakanımızın liderliği mükemmeldir ona göre. Joe (Co) dün böyle söylüyor. Üzerinden çok fazla zaman geçmeden neler söylüyor peki?
Türkiye’deki sokak protestolarından kaygı duyulmaktadır. ABD’nin bu gibi durumlarda ilkeleri açıktır. Bunlar, hükümet ve göstericilerin şiddetten uzak durması, toplanma özgürlüğüne, bağımsız ve özgür basına saygı gösterilmesidir... ABD Türkiye’nin geleceğine kayıtsız kalmayacaktır!
Biz de ABD’nin geleceğine kayıtsız kalamayız elbette!
Türkiye’nin yönetimi, ABD’nin son görüşmelerde elde edemedikleri konusunda tatmin edici bir tutum takınırsa, Gezi-mezi vız gelir! ABD’nin insan hakları, demokrasi umurunda olsa idi, bunu en yakın müttefikleri ile ilişkilerinde görürdük elbette.
ABD’nin kaba tertip söylediği şu: Benimle olan meseleleri halletmezsen, rahat edemezsin! Yarın göstericilerle görüşecekmişsin, ama asıl müzakereyi benimle yapacaksın!
CNN’de ne oldu?
Bu yeni bir başlık değil. Konunun bir parçası. ABD harici siyasetinin araçlarından CNN televizyonu, Taksim olayları ile ilgili başbakanın baş danışmanı ile bir mülakat yapıyor. Yapan da maruf sunucu Chiristiane Amanpour.
Konuşma bir yerde kesiliyor. Gazetelerimizin çoğuna göre, Başbakanlık danışmanının sözleri üzerine bu kesilme oluyor. O da mealen şöyle: “ABD elçiliğine saldırdıklarında terörist, polisimize saldırdıklarında gösterici! Beyaz Saray’a molotoflu, taşlı sopalı bir saldırı olsa ne yapardınız?”
Amonpour’un bu soru üzerine “Sayın Kalın, bitirmek zorundayız. Program bitti” dediğini diğer basın yazıyor.
Tek Radikal farklı anlamış. CNN sunucusu Başbakanlık danışmanına “Bayım gösteri bitti” demiş! Ve ona göre, başbakanlık başdanışmanı bizim özetlediğimiz görüşleri hiç dile getirmemiş!
Ortada çok “radikal” bir ahlâksızlık olduğunu söylemek zorundayız!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.