D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Abdülhamid’den “Kızıl Sultan”, Tayyip Erdoğan’dan “diktatör” çıkarmak!

Abdülhamid’den “Kızıl Sultan”, Tayyip Erdoğan’dan “diktatör” çıkarmak!

Hataları kutsamak, yalanları hakikat diye yutturmak, yanılgıları süreklileştirmek... İktidar hırsı ile ülkenin geleceğini tehlikeye atmak…

Bunlar yakın tarihin labirentlerinde dolaşanların sık rastladığı hallerdir.
Bugün Türkiye’de modernlik adına süren ne varsa, 2. Abdülhamid döneminde başlatılan veya yeni bir biçim verilen yapılarla ilgilidir. Cumhuriyetçiler Abdülhamid’in kurduğu altyapı üzerinde bazı üst yapı düzenlemeleri ile yetinmiştir.
Cumhuriyet’in başlangıcında bu görünür halde olduğu için, şiddetli bir Abdülhamid aleyhdarlığına ihtiyaç hissedilmiştir. Bunun için de 19. Yüzyılın sonunda Avrupa’da üretilen düşmanca ifadeler hakikatmişcesine resmî öğretimin parçası haline getirilmiştir.
Abdülhamid Kızıl Sultandır, müstebiddir, sansürcüdür, jurnalcidir, korkaktır vs. vs…
Hakikat bu mudur?
Özetleyelim: 2. Abdülhamid, Osmanlı Devleti’nin son dönemine damgasını vuran icraatları ile üzerinde en çok konuşulan, tartışılan şahsiyet olmuştur. 34 yıllık saltanatı döneminde Osmanlı Devleti belli bir istikrar içinde varlığını sürdürmüş, modern Türkiye’nin altyapısı oluşturulmuştur. Gelenekle çatışmadan devletin maddî yapısını güçlendirmiş, dış borçları geniş ölçüde tasfiye etmiş, yeni borçlanmalardan uzak durmuş, modern öğretim sistemini kurmuş, meslek okulları açmış, kara ve demiryollarını geliştirmiş, ilgisini bütün dünyaya bilhassa İslâm âlemine yöneltmiştir. İslâm dünyasının seçkinlerini İstanbul’da yetiştirerek aynı dille konuşan yeni bir yönetici sınıfı oluşturmuştur.
Osmanlının istikrarı ve dünya siyasetinde oynadığı rol, sömürgeci ülkeleri onunla ilgili olumsuz imaj oluşturma yönünde harekete geçirmiştir. Batıda oluşturulan “Kızıl sultan” imajı, onun açtığı okullarda yetişen memnuniyetsiz gençler tarafından benimsenerek dış destekli sert bir muhalefet için kullanılmıştır.  
2. Abdülhamid’in etkili bir düşmanı da siyonistler olmuştur. Filistin’e Yahudi yerleşmesine müsade etmediği için Siyonist Teşkilat’ın başkanı olan Teodor Herzl “Jön türklerle işbirliği yapılıp Sultan’ın devrilmesi veya Türkiye’nin dağıtılması” direktifini vermiştir.
Aradan bunca zaman geçtikten sonra tarihin tekerrür ettirildiğini gerçekten göremiyormuyuz?
Türkiye’nin 1960’dan sonrasını şuurlu olarak hatırlayanlardanız. 27 Mayıs darbesini, sonrasında millet vicdanını kanatan Yassıada Mahkemelerini, idamları, siyasî hayatın ağır baskılar altında şekillenmesini, 12 Mart müdahalesini, mahiyeti hâlâ tam aydınlığa kavuşturulamayan binlerce gencimizin canına mal olan sağ-sol çatışmasını, en yetkili ağızın deyimiyle hazinenin 70 sente muhtaç olduğu günleri, ardından gelen 12 Eylül darbesini, darbe sonrasında siyasi sistemi tanzim etme çabalarını… unutmamız mümkün değil.
Darbecilerin oluşturduğu yapıya rağmen Turgut Özal’ın seçimleri kazanarak, Türkiye’yi nisbeten istikrara kavuşturması, milletimizi dünyaya açarak başlattığı hamlenin sonuçlarını devşiremeden aramızdan ayrılması ve ardından 28 Şubat karanlığının tek parti dönemi restorasyonculuğu ile seçilmiş iktidarı bertaraf etme yönünde içde ve dışta sürdürdüğü kirli ittifaklar… asla zihnimizden silinemez.
Refahyol iktidarı sırasında Necmeddin Erbakan’ın içten ve dıştan nasıl saldırılara maruz kaldığını bizden daha genç olanlar da unutmuyor olmalıdırlar.
Bütün bu olumsuzluklardan sonra 21. Yüzyıla Türkiye’nin yeni ve güçlü bir liderle girmesi büyük bir şanstır. Türkiye on yıl içinde madden büyük gelişmeler kaydetti, IMF defteri kapatıldı. Anayasa ve ilgili mevzuatta yapılan düzenlemelerle hürriyetler daha önce hayal edilemeyecek ölçüde genişletildi. Bu gelişmişlik olmasa idi, Gezi Parkı’nın ne olacağı konusunda protestoya kimin gücü yeterdi?
Şimdi aklı selimle düşünmenin zamanı…
Yüz yıl önce Sultan Abdülhamid’e yakıştırılan olumsuz sıfatları, gafil aydınlarımız gerçekmiş gibi benimsedi. Bugün her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Abdülhamid asla Kızıl sultan değildi, Erdoğan da diktatör!
Geleceğimizi tehlikeye düşürecek, Türkiye’nin itibarını sarsacak her türlü tavırdan uzak durmak sorumluluk sahibi herkesin boynunun borcudur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi