Hilafet rüyası, hayal midir?
Günümüzde ne kadar zihin bulanıklığı ve zihin bulandıranlar var! Sorma gitsin! Bu zihin bulanıklarından birisi de hilafetin tarihselliğidir. Hilafete bir daha geri dönülemeyeceğidir. Günümüzde hilafetle ilgili olumsuz iki bakış açısı var. Bunlardan birisi hilafetin günümüzde hayal mahsulü olmasıdır.
İkincisi de, Amerikan projesi olmasıdır! Esbaba dayalı hayal olduğu fikri biraz da İbni Halduncu bakış açısıdır. Tarihe mekanik olarak bakar. Olgular üzerinden bakar ve olguları harekete geçiren faktörleri de maddi alanla sınırlar. Bu zaviyeden, günümüzde Mehdi’nin zuhuru Mesih’in inişi ve hilafetin ihyası gibi meselelere hayal ve hurafe olarak bakanlar çok. Bu modernizmin bir eseridir. Elbette zamanın bir hükmü var ama zaman da değiştir. Bundan dolayı zamana tapıcılık dehriye olarak anılmıştır. Hakikat ise aşkındır, zamana bağımlı olarak hareket etmez. Bundan dolayı İskilipli Atıf Hoca ‘İslam asri değil, a’saridir’ demiştir. Zaman ile hakikat ayrıldığında Müslüman zamanın değil hakikatin eteğine yapışır. Zamanın rüzgarlarının dinmesini ve geçmesini bekler. Bundan dolayı ‘dur haysü dare’hak, la tedür haysü dare’z zaman’ demişlerdir.
Müslümanın hayatı zaman değil, hakikat çarklıdır. Lakin zamana teslim olmadığı gibi onu göz ardı da etmez. Zamanın sert rüzgarları karşısında inanç sığınağına girer. Zaman bazen hakikatin yörüngesinden ve çarkından çıksa da bazen de geri döner. Bundan dolayı zaman rüzgarıyla geri dönen tarih uzunlamasına değil, dairevi ve yuvarlaktır. Bundan dolayı kendini tekrarlar. Ama zaman adına sihirbazlık yapanlar bizi zaman bağı üzerinden kandırmaya ve dehri yapmaya çalışırlar.
¥
Bunlardan birisi de Suudlu yazar ve akademisyen Ali Saa’d Musa’dır ve Hilafet Devleti ve Tarih Teorisyenlerinin Sefaleti (http://www.alarabiya.net/ar/politics/2013/06/22/) başlıklı yazısında hiç hilafeti hayal etmeyin diyor. Hilafet rüyasını uyanıkken rüya görmeye benzetiyor. Ali Saa’d Musa adlı yazar da hilafeti hayal mahsulü görenlerden birisi. Yine de, en azından, bizdeki bazı ulusalcılar gibi yuvarlayıp, atıp tutup Amerikan projesi olarak görmüyor. Öyle görenler de var. Suudlu Yazar Ali Saa’d Musa tarih nehrinin hilafet tümseğini aştığı görüşünde. Hilafet anlamında tarihin yeniden tekerrür etmeyeceğini ileri sürmektedir. Hilafeti reddetmek için tarihin tekerrürünü de reddediyor. Tarihin tekerrürü iddiasının tarihin en büyük yalanlarından birisi olduğunu söylemektedir. Doğru, tarih kıyamete kadar akar gider ama dönemeçleri ve kıvrımları da vardır. Bundan dolayı tarih dirilmez ama tekerrür eder. Bu anlamda Hazreti Ebubekir Radiyallahu Anh yeniden dirilmeyecektir. Yöntemi dirilecektir. Hilafet başka şartlar altında dirilecektir. Ümmet olduğuna göre siyasi projesi de olacaktır. Bu projenin veya kurumun şartlar dairesinde vakıaya yakınlaşıp uzaklaşması başka bir meseledir. Hilafetin yeniden tesis edileceğine dair sahih hadisler vardır ve erbabına malumdur.
¥
Her ülkenin ve bölgenin ulusalcıları hilafete düşmandır. Zamanla yeni sistem altında kimyaları bozulmuş ve hilafeti ya karalamakta ya da kurum olarak yeniden dirilme imkanını reddetmektedirler. Ali Saa’d Musa’ya göre, hilafete geri dönmek yatağından çıkmış ve denize dökülmüş nehri yeniden yatağına geri çevirmekle eşdeğerdir. Binaenaleyh ona göre, mümkün değildir. Halbuki, tarihte de Allah diriden ölü ve ölüden diri çıkartır. Bu kurumlar için de geçerlidir. Kur’an-ı Kerim’in haber verdiği gibi (İsra Suresi ayet: 104) Beni İsrail, 3000 yıl sonra dünyadan toplanmış ve Filistin’e dönmüştür. Bunu görmüyor mu? Ona karşı mukabele de, beklenen halifenin veya Mehdi ve Mesih’in görevleri arasında olacaktır. Halbuki, müellif hilafetin dirilmesini Roma, Bizans ve Firavunlara ait devlet ve medeniyetlerin geri gelmesine benzetmekte ve bu benzetme üzerinden imkan dışı olduğuna hükmetmektedir. Bilakis, Kur’an-ı Kerim Beni İsrail’in yeniden dirileceğini haber vermiş ve bu gerçekleşmiştir. Yunan İmparatorluğu geri gelmese de Yunanlılar tarih ağacı üzerinden yeniden filiz vermişlerdir. Tarih ilmi hilafetin dirilmesini değil aksine Ali Saa’d Musa’nın anti tezini ret ve tekzip ediyor. Hadisler cahiliyet adetlerinin ve sosyal yaşamının geri döneceğini haber vermiştir. Aynen vaki olmuştur. Cahiliyetin sosyal adetleri geri döndüğüne göre İslam’ın siyasi projesi niye geri dönmesin? Modernizm müellifin basiretini bağlamıştır.
Velhasıl, hilafetin tarihin nehir yatağına uzak düştüğünü ve anakronik bir kurum haline geldiğini iddia etmektedir. 2006 yılında da İngilizlerin think tank kurumlarından veya eski ifadesiyle fikri salonlarından veya mahfillerinden Chatham House’un düzenlediği hilafetle ilgili kapalı bir toplantıya da katılmış.
Hilafeti inkar noktasında buradan ilham almış olabilir. İngilizler geleceği görebilmek için onun da içinde bulunduğu bir heyeti ağırlamışlar. Toplantıya Kemal Helbavi, Sadettin İbrahim, Raşit Gannuşi, Münsif Marzuki, Cemal Benna gibi isimler katılmış. Ali Saa’d Musa hilafetin orjinaline de toz konduruyor. Dört fasıl halinde gerçekleşen hilafetin sancılı bir süreç takip ettiğini söylüyor. Akabinde, Emeviler döneminde hilafetin federasyona dönüştüğünü ve Abbasiler döneminde ise konfederal bir yapı kazandığını ileri sürdükten sonra lafı Osmanlılara getiriyor.
Osmanlı hilafetinin Arapları fakru zaruret ve cehalet içinde bıraktığını söylüyor ve dolayısıyla meseleyi ‘böyle hilafet olmaz olsun’ noktasına getiriyor. Hilafeti reddeden adam İttihad-ı İslam’ı da reddetmiş olur. Ona göre, İngilizler ve Amerikalılar ve geride bıraktıkları ulus devlet modeli varken neden yeniden Müslümanlar bir çatı altında toplansınlar ki? O la ki İngilizler gücenebilirler! Onun keyfine göre değil elbet. Tarih dairevidir ve tarih döngüsü içinde hilafet de döner.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.