AYM kararı ve siyasî partiler
Anayasa Mahkemesi’nin kararı, demokrasinin, hukukun, temel hak ve hürriyetlerin özüne açıkça aykırıdır. İddianamede ileri sürülen eylemlerin hiçbiri, Batılı anlamda demokratik lâiklik karşıtı eylem teşkil etmez. Lâkin, yanlış da olsa bu kararıyla AYM, Türkiye’nin istikrarsızlaşmasına mâni olmuştur.
AYM’nin bu kararından sonraki siyasî ortamı, yalnız AK Parti’nin değil, başta CHP olmak üzere mevcut ve kurulması düşünülen bütün siyasî partilerin çok iyi değerlendirmesi lâzımdır.
***
AK Parti, Türkiye siyasetinin gerçeklerini iyi kavramalı; devletin içindeki antidemokratik güçleri değerlendirebilmeli ve artık kriz yönetimini öğrenmelidir. Merhum özal’ın ANAP iktidarı döneminde, atılacak adımlardan önce, millî irade dışı faktörleri ne yazık ki dikkate almak zorunda kalırdık.
Demokratikleşmede zamanlamanın ve gerçekçiliğin önemi büyüktür. Ayrıca, devlet idaresinde hukukî çerçeve de, antidemokratik odakların tehditleri kadar etkilidir.
Açıkçası şu ifade etmek istiyoruz: Parti kapatılması konusunda, Anayasa’nın 68. ve 69. maddeleri ile 12 Eylül kalıntısı Siyasî Partiler Kanunu ve jakoben yargı bürokrasisi bilinmekteyken, Demokles’in Kılıcı’nı demokrasinin üzerinden kaldırmadan özgürlüğe doğru ileri adımlar atılması mümkün değildir. Hâkeza, TSK’nın idareyle münasebetini demokratikleştirmeden de bu yapılamaz.
Siyaset bir satranç oyunu gibidir. İleri hamleleri ne derece iyi hesaplayabilirseniz o ölçüde muvaffak olursunuz. Hele, istişaresiz alınan günübirlik kararlarla bir yere ulaşamazsınız.
Burada kastım, AK Parti’nin korkup içine kapanması ve demokratikleşmeden vazgeçerek jakoben zorbalığa prim vermesi değildir. Bilâkis, süratle gerekli reformların yapılması ve Yeni Anayasa’nın yürürlüğe konulması hedef alınmalıdır.
***
CHP, son birbuçuk yıldır uyguladığı gerilim stratejisinde, kelimenin tam mânasıyla başarısız olmuştur. Muhtıra provokasyonu yapma pahasına, üzerinde tahakküm kurduğu ‘son kalesi’ elinden gitmiş; 22 Temmuz Seçimleri’nde açık bir skorla mağlûp olmuş; avukatlığına soyunduğu Ergenekon çetesi dâvasında yara almış ve bütün çabalarına rağmen AK Parti’yi kapattıramamıştır.
CHP’nin ve Baykal’ın körüklediği lâik-antilâik çatışmasına rağmen toplumun tabanı birlik ve bütünlüğünü devam ettirmektedir. AK Parti’nin kapatılması ve siyasetin istikrarsızlaştırılması üzerine kurduğu strateji tümüyle iflâs etmiştir.
CHP’nin, 21. yüzyılın açık toplumunda, Türk halkının değerleriyle ve demokrasiyle çatışarak netice alamayacağını artık görmesi lâzımdır. Aksi taktirde, toplumun huzurunu bozmaktan başka bir sonuç alması mümkün değildir.
***
MHP, 22 Temmuz sonrasında olağanüstü bir demokratik performans göstermiş ve millî meselelerde kendisinden beklenen hassasiyetle davranmıştır. Ancak, AK Parti’nin kapatılması krizi sırasında uyguladığı strateji iyi anlaşılamamış ve bu tutumu eleştirilmesine yol açmıştır. MHP’nin, Yeni Anayasa ve demokratikleşme reformları konusunda, bunu telâfi edecek bir tavır alması lâzımdır.
***
DTP, artık terör örgütünün TBMM’deki temsilcisi olmaktan vazgeçmelidir. Güngören vahşeti konusundaki tavrı gözden kaçmamıştır. Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü tahribe yönelik federasyon benzeri tekliflerini sürdürdüğü takdirde, kapatılmadan kalsa bile (ki, kapatılması yanlış olur), hiçbir siyasî sonuç alamayacağı açıktır.
***
Yeni kurulacak siyasî partilere gelince; Abdullâtif Şener, kapatma dâvası döneminde acele ve yanlış hareket etmiştir. Osman Pamukoğlu Paşa’yı terörle mücadelesi bakımından çok severiz ama siyaset başka bir şeydir. DP ile ANAP’ı değerlendirerek merkezde kurulacak bir parti ile yeni bir sosyal demokrat partinin ise, AK Parti ve CHP’nin bundan sonraki politikalarına bağlı olarak, uzun vâdede netice alması mümkündür.
Sayın Baykal’a geçmiş olsun diyor ve âcil şifalar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.